Trumpomoni: Serbest piyasa ekonomisinin son durağı mı?

ADMİB Yönetim Kurulu Danışmanı Ekonomist Dr. Ahmet Yarız, dünyayı kasıp kavuran ABD kaynaklı küresel krizi Dünya Gazetesi'ne yorumladı.

Trumpomoni: Serbest piyasa ekonomisinin son durağı mı?
Trumpomoni: Serbest piyasa ekonomisinin son durağı mı?
GİRİŞ 09.08.2018 19:37 GÜNCELLEME 10.08.2018 14:48
Bu Habere 3 Yorum Yapılmış

İşte Ahmet Yarız'ın çarpıcı tespitleri;

Yılın ikinci yarısına girdiğimiz bugünlerde global piyasalarda kanıksanan gerilimlere, yine global ekonomik ve siyasal gelişmeler eşlik etmeye başladı. FED’ in faiz artırım süreci piyasalar tarafından satın alınırken ECB menşeli negatif beklentiler gündemde daha fazla yer almaya başladı. ECB’nin bilanço küçültme ve faizi artırımına yönelik takvimin global piyasalarda bir gerilime kaynaklık edeceği kabul edilse de FED kadar etkili olması beklenmemektedir.  Son iki yıldır global piyasalarda FED ve siyasal atmosferde ise ABD Başkanı Trump olumsuz gelişmelere kaynaklık ederken, dünya ticaret hacmindeki büyüme eğilimleri neredeyse tek olumlu alan idi.  Ancak Meksika ile başlayan akabinde AB ve Çin’e yönelen ve ticaret savaşları olarak tanımlanan ve Trumpomoni olarak tanımlanan bu hamleler olumlu gelişmelere ve beklentilere darbe vurdu. 

İthalatın zorlaştırılması hali Trumpomoni’yi ifade ediyor

Trumpomoni; korumacı politikalar ile ithalatın zorlaştırılması ve milli üretim unsurlarının gözetilmesi olarak ifade edilebilmektedir. Öte yandan korumacı politikaların, serbest piyasa ekonomisinin merkezi ABD’de yeniden hayat bulması liberalizm ve serbest piyasa yanlılarını hayal kırıklığına uğrattı. 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren geleneksel endüstri kollarında üretim ölçeği ve rekabetçi gücünü önce Almanya, ardından Japonya ve son olarak Çin’e karşı kaybetmeye başlayan ABD bu üstünlüğünü nisbeten savunma, uzay ve havacılık teknolojileri, sağlık ve finans alanında devam ettirebilmektedir. Üstünlüğün, azalarak da olsa devam ettiği bu alanlarda da uzun süreli korunamayacağını bilen ABD bir yandan dünya parası olan USD’nin temelini oluşturduğu finansal sistemin kurallarına aykırılık gerekçesiyle diğer ülke bankalarına ceza yağdırmakta diğer yandan da körfez ülkeleri ve Almanya’ya savunmalarını üstlendiği gerekçesiyle yeni faturalar ödetmeye çalışmaktadır. 

ABD, serbest piyasa ekonomisinin tüm paradigmalarını değiştiriyor

Gelir getirici bu yöntemlerin de bir süre sonra anlamını yitireceğini iyi bilen ABD şimdi de serbest piyasa ekonomisinin bilinen tüm paradigmalarını alt üst etmeye hazırlanıyor. Serbest ticaret anlaşmalarının iptali tehdidi, gümrük duvarlarının yükseltilmesi ve benzeri uygulamaların nereye kadar hayata geçirileceği ve ne zaman duracağı bütün dünya tarafından dikkat ve biraz da endişeyle izlenmektedir. Serbest piyasa ekonomisinin mümtaz örneği ABD kendi geliştirdiği ve rol model olarak dünyaya pazarladığı ve dayattığı ekonomik modelden bugüne kadar söylediklerinin aksine olsa da yine kendisi mi vaz geçecek? Veya söylemi bir tehdit olarak kullanıp başka hedeflere mi ulaşmaya çalışacak? Bunu tam olarak anlamak için zamana ihtiyaç duyulmaktadır.Ekonomi tarafındaki bu gelişmelerin yanında İran, İsrail, Kuzey Kore ve Arap Yarımadası’ndaki politik eksenli sorunlar gündemde daha fazla öne çıkmaya ve global düzeyde karamsarlığı da artırmaya başladı. ABD’nin başlattığı ticaret savaşlarının yaygınlaşması veya bir başka ifadeyle serbest piyasa ekonomisi anlayışının Trump’ın temsil ettiği son istasyona varmış olması halinde global düzeyde ve ülkemiz bazında olabileceklere bir göz atalım:

Ülkeleri yeni dönemde, kısa ve uzun vadeli yorgunluklar bekliyor 

Serbest piyasa ekonomisi anlayışının egemenliğini kaybetmeye başlaması ve korumacı politikaların yaygınlaşma sürecine girmesi doğal olarak uzun bir zamana yayılacaktır. Bu sürecin ülkeleri; kısa ve uzun vadede coğrafi konumları, ekonomilerinin ihracat veya iç talep odaklı özelliği ve nüfus dinamikleri açısından farklı yönlerde ve farklı düzeyler
de etkileyeceği düşünülmektedir.  

Global açıdan bakıldığında; dünya ticaret hacmindeki artışın yavaşlamasına bağlı olarak başlangıçta lojistik ve finansal piyasaların çok çabuk ve negatif etkilenmesi beklenmektedir. Üretim maliyetlerinin artmasına bağlı olarak mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesi de beraberinde enflasyonun önemli bir tehdit olmasına neden olacaktır. Uygun fiyatlı ve kaliteli ürünlerin dünya pazarlarında hızlı dolaşımının engellenmesi ile yeni ürün geliştirme ve yatırım girişimleri de azalacak, global ve yerel düzeyde GSYH daralma sürecine girecektir. Bu durum beraberinde düşen istihdam düzeyi, artan işsizlik, bütçe açıklarının artışı vb. ülkelerin makro ekonomik ve siyasal zeminlerinde sorunlar üretebilecektir. - Bu olumsuz gelişmelere karşın bir süre sonra kâr marjlarının artışı yerel ekonomilerde sermaye birikimlerine ve yeni yatırım fırsatlarına zemin hazırlayabilecektir.

Genç nüfusumuz ve iç talebin potansiyeliyle buradan çıkarız 

Ülkemiz açısından bakıldığında son iki yılda bölgemiz ve ülkemize özgü politik, coğrafi ve ekonomik atmosfer, global düzeydeki olumsuz gelişmelerin içeride daha şiddetli etkiler üretmesine neden olmuştur. Haziran ayındaki seçimlerin sona ermesi ile de önemli bir eşik geçilmiştir. - Ülkemizde; ödemeler dengesi, enflasyon, kamu maliyesi, döviz fiyatlarındaki yükselişler ve faiz artışları mücadele edilmesi gereken ekonomik başlıklar iken ABD ve AB ile ilişkiler, PKK, FETÖ, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki gelişmeler de siyasal  alanda mücadele edilmesi gereken önemli başlıklardır.

- Ekonomi başlığı altındaki ödemeler dengesi, enflasyon, kamu maliyesi, döviz fiyatları ve faiz seviyelerinin olumsuzluk anlamında zirve yaptığı ve bundan sonra (çok önemli iç ve dış gelişmeler olmadıkça) daha iyimser olunacağını düşünmekteyiz.  Politika başlığı altındaki konularda da daha olumlu bir sürecin oluşabileceğine yönelik sinyaller artmaya başladı.

- Bu konjonktürde korumacılık politikalarının yaygınlaşmaya başlaması ülkemizi enflasyon, büyüme, ödemeler dengesi ve kamu maliyesi yönünden kısa vadede yoracak olsa da ülkemizin genç nüfusu, iç talep potansiyeli ve diğer unsurlarla birlikte düşünüldüğünde uzun vade de daha olumlu etkileyeceğini düşünmekteyiz

YORUMLAR 3
  • Hasan doğru 5 yıl önce Şikayet Et
    Tüm abd karşıtı ülkeler birleşip doları kullanmayıp yasaklasın, abd üslerini kapatsın. Abd mallarına çok yüksek vergiler uygulasın. Abd çöker israil kediye döner. Ortadoğu ve tüm İslam coğrafyası huzura erer.
    Cevapla
  • hafiz ogul 5 yıl önce Şikayet Et
    3 dunya savasina hazirlik 3000 yili
    Cevapla
  • misafir 5 yıl önce Şikayet Et
    demekki bugune kadar dünyada kriz mriz yokmuş bütün krizleri abd çıkarıyormuş
    Cevapla