Özhaseki: 31 Mart’ta tokat gibi bir cevap alacaklar

Cumhur İttifakının Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, seçime sayılı günler kala önemli açıklamalarda bulundu. Özhaseki'ye göre Ankara kararını verdi.

GİRİŞ 26.03.2019 08:49 GÜNCELLEME 28.03.2019 17:12
Bu Habere 36 Yorum Yapılmış

Cumhur İttifakı ve AK Parti’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, Haber 7’den Halis Gökgöz'e konuştu. Özhaseki, sahte senet skandalı iddiaları nedeniyle zor günler geçiren rakibine meydan okudu.

 

İşte Özhaseki'nin açıklamaları:

ANKARA BUNU HAK ETMİYOR

- Sahte senet skandal iddiaları nedeniyle zor günler geçiren rakibiniz Mansur Yavaş'ın bu iddiaları unutturma çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ortada bir sahte senet var. Sahte senetle iş takibi yapmış. Yargıtay yakalamış ama kendisi cevap vermiyor. Cevap vermeyince millet öfkeyle ‘bir dakika’ diyor, Ankara bu kadar ucuz bir şehir değil. Ankara'da halk bunu hak etmiyor. Ankara halkı burada projeleriyle ortaya çıkan insanları görmek istiyor. Bende projelerime çok emek verdim, çok özendim. Zaten iki buçuk üç aydır da proje anlatıyorum. Fakat ne yazık ki karşı tarafta böyle bir görüntü yok. Bana göre vatandaş son 15 gündür iyice bu duruma karşı tepki koymaya başladı. Miting alanlarının dolmasının sebebi de bu.

Ankara mitingi ile başlayalım.Başkent görkemli bir mitingi daha geride bıraktı. Bize oradaki atmosferden biraz bahseder misiniz?

 

- Geçmişte yapılan birkaç Ankara mitingine şahidim ancak hepsine şahit değilim. O mitinglere gelmiş, o mitingleri yaşayan, hatta düzenleyen ekibe sordum 'Bu kadar kalabalık Ankara’da şimdiye kadar toplanmış mıydı?' diye, asla toplanmadı dediler. Ve Ankara’nın belki de tarihte gördüğü en büyük miting buydu. Ankara böyle bir mitinge ev sahipliği yaptı. Niye insanlar bu kadar motive oldular geldiler, miting alanına koştular? Partiler miting için gayret ederler, sağa sola koştururlar, bunlar olağan şeylerdir. Ancak insanlar ilgi duymuyorlarsa taşıma suyla değirmen dönmez. Bunun böyle olmasının birkaç sebebi var. Biz öyle bir seçime gidiyoruz ki Kandil taraf, teröristler taraf, evlatlarımızın katilleri taraf. ‘Biz niye duracağız?’ diyor insanlar. Bunun yanı sıra Pensilvanya da taraf, açık açık ilan ediyorlar. Üç, bu sadece belediye seçimi değil ki. Belediye seçimi gibi gözükse de listelerde teröristler var. Teröristlerin meclis üyesi olacağı bir ortamdan insanlar hoşlanırlar mı? Siz zannediyor musunuz ki Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde HDP’nin sözcüleri, PKK’nın sözcüleri, Kandil’in sözcüleri olacak ve insanlarda bunu hoş karşılayacak. Böyle bir şey olabilir mi? Meclis üyesi olacaklar. Böyle bir şey olabilir mi? Ankaralı seçmen bunlara tavrını koydu ve bundan dolayı gelmek istiyor.

- Buradan tabi tekrar siz sahte senet olayına girdiniz ama ben tekrar girmek istiyorum. Birincisi, siz sorular sordunuz cevap alabildiniz mi? İkincisi, başka konularda çıktı, şantaj iddiaları da gündeme geldi. Yavaş'ın muhatap olduğu bu iş adamı hakkında bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sorulara cevap alamadık tabi ki. Kirli, pis bir ilişki. Bu işin cevabı yok ki.

Şöyle bundan birkaç ay önce çıktığında gazetelerde okudum, aldırış etmedim. 15-20 gün önce yine gazetelerde başlık oldu. AK Parti sözcüsü Ömer Bey de bu gazetelerin ortaya koymuş olduğu iddiaları kendisine sordu. Kendisi cevap için basının karşısına geçtiğinde beklenti ile dinledik ama burada da eline tutuşturulmuş iki sayfalık metni okudu, hiç bir soru almadan kaçtı gitti. Ve işin garibi, beni suçladı. Belediye Başkan adayları belirlenirken ben milletvekiliydim, bakandım. Bakın şimdi söylemeye çalıştığım şu; 8-10 senedir süren bir ilişki var, bu arada siz berabersiniz. Sonra o ortağınızla ihtilafa düşmüşsünüz, birbirinizi yiyorsunuz. Bundan dolayı da mahkemelik olmuşsunuz. Mahkemelerde görülüyor, 30'a kadar dava var. Bir tanesi kesinleşmiş. Kesinleşen nokta, senedin sahte olduğu ve Mansur Yavaş’ın da sahte senetle iş takibi yaptığı. Yargıtay da bile onamış tek kesin dava bu. Şimdi, bütün bunlar olurken benim bunlardan haberim yokken, beni niye karıştırıyorsun kardeşim. Ben ne suçladığın o adamı bilirim, ne de seni bilirim. Senelerce onunla yiyip içmişsiniz ortaklık etmişsiniz, artık ne yaptıysanız. Ama benim bunlardan da haberim yok. Beni niye suçluyorsun kardeşim sen?

MANSUR YAVAŞ'IN ÖDEDİĞİ VERGİLERİ GÖRSENİZ GÜLERSİNİZ

Bende oturdum, dosyaya çalıştım. Birincisi, bu sahte senedi Mansur Yavaş mı hazırladı? Kimi ifadelerinde önümde imza atıldı diyor, kimi ifadesindeyse kendi getirdi diyor. Çelişkiler var. İkincisi, senin ne maharetin varda 600 bin dolarlık bir iş takibi yapıyorsun? Avukat mısın? Vekaletini göster, yok. Sözleşmeyle mi yapıyorsun bu işi? Çok büyük bir hukukçusun güya, ki öyle olmadığı vergi levhalarından belli. Kimisine 350-400 lira vergi vermiş. Yani asgari ücretlinin bile altında. Asgari ücretlinin verdiği verginin yanında dahi çok komik kalacak vergiler ödemiş. 2015, 2016, 2017 vergilerini çıkardım, görseniz gülersiniz. Ama kendisinin özeli diye çok da bir şey söylemiyorum ben. Peki çok büyük bir hukukçuysan ve sen bunun karşılığını alıyorsan, sözleşmen var mı? Hayır oda yok. Peki niye sözleşme yapmadın? Verdiğin cevap şu; "çok vergi doğardı" Allah seni ıslah etsin. Tabi vergi vereceksin kardeşim. Bu devlet vergiyle ayakta duruyor. Sonra bir de durmadan bir mağdur edebiyatı yap.

MANSUR YAVAŞ TOPU TACA ATIYOR

- Ben oraya gelmek istiyorum. “Ben mağdur edildim” diyor sayın Yavaş hem de bir takım şantaj mesajları gündeme geliyor. Bunu nasıl bağdaştırıyorsunuz?

Şimdi mağdur olan insan biraz mazlumdur. Biraz merhametli bir insandır, biraz kibardır. Fakat 1,5 sene boyunca çekilen mesajlara bakıyorsunuz, mağduriyet yok. Ne var orada: Tehditkâr, zalim, mağrur bir adam görüntüsü var. Yani halka gösterdiğiyle gerçeklikten çok farklı. Burada adama “Bak seni şimdi şikayet ederim savcılar tutuklar. Hapishanede çürürsün sen, diplomalarını iptal ettiririm tüm ailen senin tacizci olduğunu anlar. Ben sana bu hayatı zehir ederim. Ben senin düğününü basarım. Ben seni Ankara’da yaşatmam bak yaşatmam. Sen benim kim olduğumu biliyor musun lan” gibi cümleler kullanıyor. Affedersiniz ama ifadeler böyle...

Bütün bu sözleri 1,5 sene boyunca yazacaksınız. Hadi bir kere canınız sıkıldı, bir şey söylersiniz. Bu öyle değil ki bunu bir buçuk sene boyunca sitemli olarak yapmışsınız. O zaman demek ki siz mağdur falan değilsiniz. Orada ki bir para mevzusunda ihtilaf çıkmış, siz de fazladan parayı almaya çalışıyorsunuz ve o parayı almak için her türlü tehdidi yağdırıyorsunuz. Ama burada en çirkin olan şey de şu,  “Sen bu parayı verirsen ben susarım üstünü örterim” cümlesi. Ne kadar ayıp bir şey. Sonrada dönüp diyor ki “Bu adam şöyle kirli bir adam, böyle kötü adam, buna sahip çıkıyorlar.” Biz niye sahip çıkalım? Biz bu işin bir tarafında değiliz ki. Adamı tanımıyoruz bile. Ama 30’a yakın dava açılmış, mahkeme var ortada, senin hakkında soruşturmalar var. Bu soruşturmalarda sahtekârlık var, dolandırıcılık var, evrakta sahtecilik var. Yüz kızartıcı suçlar bunlar. Mağdur edebiyatı yapmaktan vazgeç de bir cevap ver. Biz o adamı tanımıyoruz, tanıyan ve ilişkisi olan da kendisi, “Büromdan çıkmazdı” diyen mahkemelere ifade veren de kendisi. Atış poligonlarına gitmişler, hakimlerle oturup yemişler, içmişler. Bu yüksek yargı üyelerinin kim olduğu da ortaya çıkıyor. Senin arkadaşın, neden adamı bize kötülüyorsun, suçluyorsun? Eğer kötüyse de senin arkadaşın. Hz. Ali efendimiz buyuruyor ki “Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu sana söyleyeyim.” Senin arkadaşın bu. O adam kirliyse, sen de kirlisin.10 sene boyunca yiyip içerken, iş bağlarken iyiydi. Sonra dönüp Mansur Yavaş ve ekibini CHP tarafının gazetecileri, televizyonculara şöyle bir pozisyona sokmaya çalışıyorlar. Bakın burada tek başına bir adam var, herkes karşısında. Devlet Bey konuşuyor, Tayyip Bey konuşuyor, Haseki Bey söylüyor. Onu bıraksınlar, 4 milyon insan söylüyor. Evet Mansur Yavaş ve CHP yönetimi orada karşısında tüm 4 milyon Ankaralı seçmen var. Ve herkes diyor ki ‘cevap ver’. Kim cevap verecek kendi. Topu niye taca atıyor?

- Bir de hak yerini bulacak türü afişler hazırlatılmış. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aynı mağduriyet edebiyatı, aynı numara. Bir hünerin varsa, Ankara gibi bir yere Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olmuşsun, çık projelerini konuş kardeşim. Bizim yazdırdığımız gibi kitap yazdır, altına imzanı at. Dön insanlara, ben bunları yapacağım de. Muhalefette olmama rağmen yaparım de, yiğitçe konuş. Belediyeciliği bilmiyor, bir hazırlığı da yok. Bizim gibi bir kitapta hazırlamadı. İnsanların karşısına çıkınca iki cümle söyleyecek sözü de yok. Durmadan mağdur edebiyatı. Geçen seçimlerde hakkım yendi diyor. Neden yensin kardeşim. Az bir oyla kaybettin sandıklar orada. İtirazın varsa söyleseydin bakılsaydı. Bakıldı, hiçbir yerde yanlışlık yok. Niye hakkın yenmiş olsun ki senin? Ağlak ağlak gezmeyi bırakmıyorlar bir türlü.

Ve şu anda içinde kaldıkları bir çamurun içinde debelenip duruyorlar. Bunun anlatılır bir tarafı yok. Dürüstçe söyleseler kurtulurlar. Çabaladıkça batıyorlar. Sahte senet var diyorlar şimdi. Yargıtay da kesinleşmiş, sen buna bağlı olarak iş takibi yapmışsın, yüz kızartıcı suçlardan dolayı da aday olmadan önce sana 9 tane dava açılmış. Peki şimdi niye ağlıyorsun? Bir tek tutunacakları dal kaldı, o da mağdur edebiyatı. Bunu CHP yönetimi iyi bilir. Geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yaptılar, genel seçimlerde de referandumda da yaptılar. Ama seçim günü geliyor, sandıklarda açılıyor, gerçeklik yüzlerine çarpıyor. O zaman yine başlıyorlar, oylarımız çalındı diye. Allah bunları ıslah etsin diyecek başka bir şey yok.

ÖZHASEKİ'NİN PROJELERİ

- Buradan isterseniz projelere doğru geçelim.. Siz “Projelerle konuşuyorum proje yok” dediniz. Tabi ben Ankara ile ilgili projelerinizi de anlatmanızı istiyorum. Çok başlık var 11 ana başlıkta ve 11 tane büyük projeniz var. Siz en çok hangisini önemsiyorsunuz. İlk icraatınız ne olacak?

Şimdi bazen anne ve babaya sorarlar ya, hangi çocuğunu seviyorsun? diye, bu soru da öyle bir soru. Bu sorular sorulduğunda bir duraksıyorum. Ankara’nın neye ihtiyacı olduğunu uzunca bir çalışmanın ardından ortaya koyduk. 11 ana başlıktan hepsi birbirinden önemli.

Ulaşım projeleri önemli, raylı sistemler trafiği rahatlatacak. Bu sebeple ulaşımı önemsiyorum. Orada raylı sistemler olmazsa olmaz. Pahalı sistemler ama yaparım ben onu. Arkasından çocuk bahçelerini, çocuk köyünü çok önemsiyorum.

Şu anda 64 km. bir raylı sistem hattı zaten var. Çoğunluğu metro olarak. Burada en önemli hat, Kızılay’dan Havaalanına bağlanan ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne devam eden hat. Arada 30 kilometreye yakın bir açık var. Kuyubaşı’ndan Havaalanına kadar 26 kilometre, AKM’den Kızılay’a kadar 3,3 kilometre... Kimi başladı, kimi bitme safhasında. Devam eden bir proje bana göre. Sonra Dışkapı’dan Siteleri içerisine alarak Karapürçek’e uzanacak hat da önemli. Etlik’e uzanacak hastanelere uzanacak hat da önemli.

Sonra Cebeci’den NATO Yolu’na uzanacak hat önemli. Şimdi düşünün bir tarafta Sincan-Etimesgut tarafı var, karşı tarafta da Çayyolu tarafı var. U gibi adeta. Aradan bir bağlantı hattının yapılması lazım. İnsanlar o tarafa ulaşabilmek için kilometrelerce yol yapmak zorundalar. Bunun yanı sıra raylı sistem hatlarının iyi çalışabilmesi için ‘Park Et Devam Et’ diye yurt dışında bir sistem var. Yani raylı sistem duraklarının olduğu yerlere geniş park alanları var. İnsanlar oraya gelip arabalarını park ettikten sonra raylı sistem hattına gelirler bilet alır, giderler. Bu park et devam et sistemlerinin otoparklarının yapılması lazım. Bu önemli. Bir kaç yerde trafiğin kesintisiz devam etmesi için yer altı geçitlerine ihtiyaç var. Aydınlıkevler kavşağında, Hasköy kavşağında, Fruko kavşağı derdik biz gençken oralarda bu yer altı geçitlerine ihtiyaç var. Bütün bu sistemlerin yapılması lazım. İnşallah biz bunları yaptığımızda Ankara trafiği rahatlamış olacak. 

DÜNYADA HİÇBİR YERDE YOK

Bunun dışında ben çocuk köyünü çok önemsiyorum. Çocuklarında ailelerinde çok iyi vakit geçireceği bir proje. Dünyada hiçbir yerde yok. Çocuklarımızı internetin başından, sanal alemden kurtarmak için hazırladım bunları. Bunu ilan ettiğimde her yerde ailelerin hoşuna gitti. Bu projeyi inşallah hayvanat bahçesinin olduğu yere yapacağız.

Dünyada bir örneği yok. Çocuğu geleceğe hazırlamak adına tam içerisinde 100 tane etkinlik var. Çocuk bir sokağa girdiğinde orada itfaiyecileri de görecek, karakolu da.. Sinemayı da 112 acil servisi de görecek.

Hayatı öğrenecek çocuk. Deney merkezleri, sinemalar var. Küçük hayvanat bahçeleri var. Çocuk geleceğe hazırlanacak burada. Önemli bir proje olarak görüyorum. Bunu yaptığımda inşallah bütün Türkiye bunu örnek alarak, küçük örneklerini her yerde yapacaklardır.

Biz ‘Kültür Yolu Projesi’ni de önemsiyoruz. Tarihte 5 kez başkentlik yapmış Ankara‘nın yüzlerce eseri varken bunları piyasaya çıkaramamak, turizm de bunu bir getiri hale dönüştürememek, kar haline dönüştürememek bizim ayıbımız herhalde. Ankara Kalesi’nde başlayarak Roma Hamamı, Hacı Bayram ve Ulus’tan devam edip Atakule’ye kadar hat tam 11 kilometre. 11 kilometre üzerinde 411 tane tescilli eser var. Bunların her birisi kıymetli, değerli eserler. İçerisinde Cumhuriyet döneminin ilk kamu binaları var, Selçuklu dönemine ait camiler var, hamamlar var, hanlar var. Ve aynı zamanda 72 tane müze var. Ben bu yolu önemsiyorum.

Üçüncü bir proje elbette ki Millet Bahçeleri. 13 yerde hazırladık bu projeyi. Tam 12 milyon 950 bin metrekare arazi üzerine yapılacak. Biz bunu 5 sene içerisinde bitiririz. 13 ayrı lokasyonda, insanların gelip orada nefes alacakları, spor yapacakları, yürüyecekleri, yiyip içecekleri, içerisinde millet kıraathaneleri bulunan yerler olacak Bu çok keyifli bir proje. Bunlar yapıldığında Ankara’daki yeşil alan tam 27 metreye çıkıyor. Kişi başına düşen yeşil alan ortalaması Dünya standartlarının çok üstüne çıkıyor, bu önemli.

Ayrıca stadyum projemiz var.19 mayıs stadyumunun yerine yapılacak stadyumun projesine çok emek verdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın da çok hoşuna gitti. Şu anda Spor Bakanlığımız bu projeyi ihaleye çıkarmak üzere. İnşallah bunu yaptırdığımızda artık milli maçlar Ankara’da oynanabilir hale gelecek. Bakın Ankaragücü bile zamanın da bir adım atılmadığı için gidip maçlarını dışarı da yapıyordu. Stat sorununu çözdüm çok şükür, maçları Ankara’da yapıyorlar şimdi. Tahtası kapalıydı, futbolcular kaçıyordu. Küme düşecek bir takım adayıydı Ankaragücü. Daha aday olduğum halde hamd olsun yaptığım yardımlarla, bulduğum formüllerle Ankaragücü’nün tahtasını açtırdık ve transfer yapabilir hale geldi, borç tarafını kapattık. Ve Ankaragücü artık ileriye doğru daha güvenle devam ediyor. 

GENÇLERLE İLGİLİ 3Ç PROJESİ: ÇAY, ÇORBA, ÇAMAŞIR

Gençlerle ilgili çok keyifli projelerimiz var. Birisi 3Ç projesi evet. çay, çorba, çamaşır. Şimdi sabah çocuklar okula gidiyorlar, öğleye kadar bir şey yemiyorlar. Olur mu öyle bir şey? Bende bildiğim için, öğrenci evinde kim çay kaynatacak? Bu projedeki amaçlardan birisi bu. Üniversite girişlerinde bir araç bulunacak, öğrenciler hijyenik bir ortam içerisinde bir kase çorba içsinler ve derslerine öyle girsinler diye. Çorba öğleye kadar idare eder zaten. Bunun yanında, çamaşır başlı başına bir sorun. Ben üniversite rektörlerimizden bazılarıyla görüştüm. Onlara dedim ki, bodrum katlarınızdan bize yer verebilir misiniz? Ne için dediler, çamaşırhane kuracağım dedim. O okulun öğrencisi çamaşırını getirsin, sabah bıraksın akşam tertemiz götürsün. Bundan güzel hizmet olabilir mi? 

GENÇLİĞİN BULUŞMA YERİ OLACAK

Kültür-sanat projesi olarak gençlere Saraçoğlu Mahallesi’ni vaat ettim ben. Saraçoğlu Mahallesi, Ankara’da önemli bir mahalle olmakla birlikte Ankaralı yüksek düzey bürokratların kaldığı ilk yerler. Bu mahalle tescilli eserlerden oluşuyor, ağaçlar bile tescilli. Oradaki her bir bina, kültür-sanat dalına ayrılacak. Yani kiminde keman, kiminde gitar, kiminde piyano, kiminde ud, kiminde resim yapılacak. Bütün sanatçılar ve sanat severler o binalarda toplanıp, faaliyet gösterecekler.Gençliğin buluşma yeri olacak.

Bir proje daha söyleyeyim gençlerle ilgili; “Uyanık Kütüphane.” Gençlerimiz 24 saat, istedikleri saat dilimi içerisinde, derslerini rahatça çalışabilecekleri bir ortama kavuşacaklar. İçerisinde tabi ki çay ve atıştırmalık poğaça, kek gibi şeyler olacak. Dışarı çıkmadan, nezih bir ortamda, 24 saat açık olan kütüphanelerde ders çalışacaklar. Buna Dünyada uyanık kütüphane deniliyor. Biz bunu da hazırladık. Ayrıca parkların yaşaması için, özellikle parkların köşesine, müzik köşeleri oluşturacağım. Amatör müzisyenler, müzik yapanlar, üniversiteli gençler, mahallenin gençleri orada müzik yapacaklar ve böylelikle parklar yaşayabilir hale gelecek. İnşallah bunlar yapıldığında parklarımız cıvıl cıvıl ve canlı olacak diye düşünüyorum.

"ÇEVRECİ PROJE BÖYLE OLUR!"

- Çevreci şehircilik ile ilgili projeler de oldukça önemli. Sizin çevreyle ilgili, akıllı şehirler oluşturmak amacıyla önemli projeleriniz var. Bize biraz da bunlardan bahsedebilir misiniz?

Ben Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaptım. Bakanlık yaptığımız dönemde arkadaşlarımızla bir proje üzerinde çalıştık. O da Sıfır Atık projesi.1 yıl kadar uyguladık bakanlıkta. Sonra da sağ olsun Emine Hanım'a da bahsedince kendisi çok sevdi ve projeyi devlet himayesine aldı. Şimdi her yerde yaygınlaştırmaya çalışıyor. Nedir bu proje? Önce temelde çöp dediğimiz atıkları ayrıştırıyoruz. Bunların bir maddi değeri var, bir ekonomik değeri var. Kağıt para ediyor, şişe, cam, pil, elektronik atık, aklınıza ne geliyor hepsi para ediyor. Bunu ayrıştırıyorsunuz. Niye bunu hoyratça atıp, çöplükleri biriktirip, başımıza bela edelim ki? Sonra organik atıklar var. Organik atık ne olacak? O da bir makineden geçiyor, işlem görüyor ve gübre olarak çıkıyor. Bunun makinesini yurt dışından bir tane getirttik, burada söktürttük, bizim sanayicilerimiz de baktılar. 4'te bir fiyatına yapıyorlar şimdi. Biz bunu Çevre Bakanlığı'nda uygulamaya başladık. 1 sene boyunca hiçbir çöp kamyonu girmedi bakanlığa. Sonra Cumhurbaşkanlığı da uygulamaya başladı, TBMM de uygulamaya başladı. Zannedersem bu ayın sonuna kadar Ankara’da 1700 tane kamu kurumu sıfır atığa geçiyor. Bunu Ankara’ya tamamen yaymak için çalışıyoruz. Çevreci proje böyle olur. Böyle olduğunda bir taraftan ekonomiye bir değer olarak dönüşü olacak, bir taraftan da artık çöp kamyonları sokaklarda gezmeyecek, çöp bidonları köşelerde olmayacak. Evlerimizde ayrıştırarak başlayacağız işe, en önemlisi bu zaten. Modern toplumlarda, modern şehirlerde sokaklarda çöp bidonları görmezsiniz, o pis kokularla karşılaşmazsınız. Ankara da bizim gözde kentimiz, bunu yapacağız. Şu an Türkiye'de ki çöpe attığımız atıkların sadece %8'i fabrikalara gidiyor ve yeniden kağıt oluyor. Öbürleri karpuz kabukları arasında çürüyüp gidiyor. Peki, bizim fabrikalarımıza eski kağıt lazım mı? Lazım. Türkiye her sene 200 milyon dolara yakın kağıt ithal ediyor, günah değil mi? Bu muhteşem bir dönüşüm bana göre, biz de bunu yapacağız.

ANKARALI SEÇMENE ÇAĞRI

- Artık son dönemece girdik. Seçime 3-4 gün kaldı. Son olarak ne söylersiniz hem Ankaralıya, hem seçmene? 

Ankaralı hemşehrilerimize tabi saygılarımı, hürmetlerimi iletiyorum. 3 ay boyunca biz hem kendimizi hem de projelerimizi anlatmaya çalıştık. Allah razı olsun, bizleri bağırlarına bastılar. Her gittiğimiz salonda, toplantı da binlerce insanla bir araya geldik, ilgi gösterdiler, bizi desteklediler. Sözleriyle, dualarıyla hep yanımızda oldular. 3 aylık kampanya süresi boyunca bir tek kem sözle karşılaşmadım. Çok şükür. Bende dürüstlükle neye inanıyorsam, Ankara’ya neler yapabileceksem bunları söylemeye çalıştım. Geçtiğimiz seçim dönemlerinde de çok şükür hiç seçmeni aldatmadım. Ne yapacaksam onu söyledim. 5 sene bittiğinde döndüm onlara, 'Söylediklerimi yaptım mı? Hakkınızı helal edin' diyerek helalleştim. Bugün de Ankara'mıza duyduğumuz saygıdan  ve insanları çok sevdiğimizden dolayı dersimize çalışıp, Ankaralılara 3 ay boyunca düşündüklerimizi ifade etmeye çalıştık. Tabi ki takdir bundan sonra milletimizin, Ankara halkının. Ben üzerime düşeni yaptım, dersime çalıştım ve Ankara’yı nereye götüreceğimi tek tek izah ettim. Ankara turizmden nasıl istifade eder, turizmde diğer şehirlerle yarışta daha öne nasıl çıkar, bunları yazdım. Ticarette neler yapabiliriz? Sanayi de neler yapabiliriz? Kadınlar için, gençler için neler yapabiliriz, yeşil alanlar çevre noktasında hangi projelerimiz var, kırsalı nasıl kalkındırırız? Bütün bunların çalışmalarını ekibimizle birlikte yaptık ve bir kitaba yazıp altına imza attık, insanlara dağıttık.

Eğer Ankara halkı da bizim bunları yapacağımıza inanıyorsa ki inandıklarını zannediyorum. Allah izin verirse 1 Nisan’dan itibaren gece gündüz demeden çalışırız ve bunları yaparız. 25 kişilik bir ekiple İlçe Belediye Başkanı arkadaşlarımızla kol kola gireriz, bunların altından kalkarız. Bizden 5 sene boyunca siyasi polemik duymazlar, kavga duymazlar, ilçe belediyeleriyle çekişme duymazlar. Ne duyarlar? Hizmet. Ya bizi temel atma da görürler, ya da açılışta. İnşallah biz de onların duasını alırız. Bir taraftan da şu geldiğimiz ortamda, bu seçimin Ankaralılar için çok önemli olduğunu söylüyorum ve dua ediyorum. Nedir duam? Allah Kandil’deki katilleri sevindirmesin. Onların iş birliği içerisinde olduğunu, meclislere ve belediyelere göz koyduğunu biliyoruz. Onların gülmesi demek, Ankara’nın ve tüm Türkiye’nin ağlaması demektir. Allah onları sevindirmesin. Bir taraftan da Amerika’nın göbeğinde oturup, onların emirlerini yerine getiren Pensilvanya’da ki o sapığı da sevindirmesin diye dua ediyorum.   

ANKARA KARARINI VERDİ

- Ankara’da karar verildi diyebilir miyiz? 

Ankara halkı kararını çoktan verdi.

 

 

 

YORUMLAR 36
  • imam 4 yıl önce Şikayet Et
    Aslanım benim! Senin belediyeciliğini tüm dünya gördü. Kayseriyi marka şehir yaptın. Yolun açık olsun. Ankara kadir bilmez bir şehir değildir. İnşallah iyi olur.
    Cevapla
  • ANKARALI 4 yıl önce Şikayet Et
    Oylarımız Belediyecilik hakkında bilgisi, alt yapısı, deneyimi ve Projeleri olan CUMHUR İTTİFAKI ADAYI MEHMET ÖZHASEKİ'ye. Ankara Özhaseki'ye Yakışır.
    Cevapla
  • BOZKURT 4 yıl önce Şikayet Et
    Mansur yavaşın hangi kirli ittifaklara ve kirli işlere bulaştığı ortada iken.Ankaralı seçmen çok iyi düşünüp öyle Oy vermelidir. Ankarayı teröristlerin ve terör sevicilerin ellerine teslim etmeyeceğiz.Yoksa kaybeden Türkiye olur,Kaybeden Ankara olur.Onun için Oylarımız Cumhur ittifakına.
    Cevapla
  • ANKARALI 5 yıl önce Şikayet Et
    Küsmeyeceğiz,Kızmayacağız. 31 mart'da OY kullanmaya gidip oylarımızı Cumhur ittifakına vereceğiz.İçerideki ve dışardaki hainleri ve iş birlikçileri sevindirmeyeceğiz.DURMAK YOK YOLA DEVAM.
    Cevapla
  • yüregir 5 yıl önce Şikayet Et
    mansur yavaşın ödediği vergi tutarını görünce acıdım adama demek ki avukat olarak işsiz durumda gelsin işyerimde asgari ücretle çalışsın gariban...benim arsalarımın takibini yapsın aç kalmasın garip.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Emekli maaşlarına düzenleme geliyor! Zam oranı için ilk tahmin geldi
Akşener’in çıldırmasının arkasındaki 'zorbalık'