Erdoğan Washington Post'a yazdı: 21. yüzyılın en tartışmalı olayı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Washington Post için kaleme aldığı makalede Cemal Kaşıkçı cinayetinin Suudi Arabistan devleti içerisinde yuvalanmış bir çetenin işi olduğunu ve Türkiye'nin cinayeti aydınlatmak için çabalarını sürdüreceğini söyledi.

GİRİŞ 30.09.2019 10:16 GÜNCELLEME 30.09.2019 11:33
Bu Habere 7 Yorum Yapılmış

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin yıldönümü yaklaşırken, Amerikan Washington Post gazetesi için bir yazı kaleme aldı.

 

 

Erdoğan yazdığı yazıda Kaşıkçı cinayeti için "21. yüzyılın en tartışmalı olayı" ifadelerini kullanırken, cinayetin Suudi devleti içerisine yuvalanmış bir çete tarafından işlendiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Türkiye, Kaşıkçı cinayetini aydınlatma çalışmalarını sürdürecek' başlıklı yazısının tercümesi şu şekilde:

 

 

"Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi, 11 Eylül terör saldırılarını saymazsak, 21. yüzyılın en büyük ve tartışmalı olayı sayılabilir. Zira 11 Eylül’den beri hiçbir olay, uluslararası düzeni bu denli tehdit etmemiş; dünyanın kabul ettiği kurallara meydan okumamıştır. Aradan bir yıl geçmesine rağmen cinayetle ilgili bildiklerimizin hâlâ sınırlı olması ise uluslararası toplumun üzerinde düşünmesi gereken üzücü bir gerçektir. Suudi gazetecinin ölümünün tüm yönleriyle aydınlatılıp aydınlatılmayacağı, çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağını belirleyecektir.

Yönetimim, ilk günden itibaren bu konuda tam şeffaflık politikasını benimsemiştir. Geride bıraktığımız bir yıllık dönemde istihbarat ve emniyet teşkilatlarımız ile diplomatlarımız ve savcılarımız, meselenin takipçisi olarak muhataplarıyla işbirliği yapmış; ulusal ve uluslararası kamuoyunu aydınlatmak için gereken adımları atmışlardır. Bu kapsamda Suudi Arabistan’ın yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın aralarında bulunduğu ülkelerle elimizdeki kanıtları paylaştık. İlaveten Birleşmiş Milletler Özel Raportörü Agnes Callamard’ın soruşturmasına katkıda bulunduk. Son olarak Kaşıkçı’nın katillerinin, suçun işlediği yer olan Türkiye’ye gönderilmesi için Suudi Arabistan nezdinde girişimlerde bulunduk.

"DOST ACI SÖYLER"

Türkiye’nin bu meseleye yaklaşımı, kurallara dayalı uluslararası düzenin kararlı bir destekçisi olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle sürecin başından itibaren Kaşıkçı cinayetinin ülkelerimiz arasında ikili bir mesele hâline getirilmesine karşı çıktık. Washington Post yazarını hunharca katleden çete ile Kral Selman bin Abdülaziz ve Suudi Arabistan halkı arasında açık ve net bir ayrım gözettik.

Öte yandan kadim dostluğumuz, gerçekleri söylememize engel değildir. Bilakis "dost acı söyler."

Cemal Kaşıkçı’yı Suudi Arabistan’ın İstanbul başkonsolosluğunda katledip, cesedini parçalara ayıranlar, devletlerine ve milletlerine değil; Suudi Arabistan devletinin içinde yuvalanmış bir çetenin çıkarlarına hizmet ediyordu. Bunun aksine inansaydık yaşanan olayı ikili bir ihtilaf olarak değerlendirebilirdik. Ancak Kaşıkçı cinayetini siyasetin değil, adaletin konusu olarak görüyor; adaletin ise ancak ulusal ve uluslararası mahkemeler eliyle tecelli edeceğine inancımızı koruyoruz.

Kaşıkçı suikastı, insani boyutunun yanı sıra diplomatik dokunulmazlık ilkesinin istismar edilmesi nedeniyle de endişe vericidir. Katillerin diplomatik pasaportlarla seyahat etmeleri, diplomatik bir binayı suç mahalline çevirmeleri ve Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki bir numaralı diplomatının olayın üstünü örtmeye çalışması, çok tehlikeli bir emsal oluşturmuştur. Belki de daha tehlikeli olanı ise katillerin, kendi ülkelerinde hiçbir ceza almadan hayatlarına devam etmeleridir.

Suudi Arabistan’da devam eden yargı süreci hakkında soru işaretleri olduğu sır değildir. Sürecin şeffaflıktan uzak şekilde yönetilmesi, duruşmaların kapalı kapılar ardında yapılması ve sanıkların gayri resmî olarak serbest bırakıldığı iddiaları, uluslararası toplumun beklentilerini boşa çıkardığı gibi Suudi Arabistan’ın imajını olumsuz etkileyecektir. Suudi Arabistan’ın dost ve müttefiki olarak bunu asla istemeyiz.

Bu şeffaflık eksikliğinin ulusal güvenlik gerekçe gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Teröristlerin adalete teslim edilmesi için tüm imkanların seferber edilmesi başka bir şey, masum insanların siyasi görüşleri nedeniyle önceden planlanarak katledilmesi başka bir şeydir. Örneğin Nazi savaş suçlusu Adolf Eichmann’ın kaçırılarak adalete teslim edilmesi meşru bir adımdır. Kaşıkçı cinayetinin adalet davasına herhangi bir şekilde hizmet ettiğini iddia etmek ise gülünç olacaktır.

Türkiye olarak önümüzdeki dönemde de Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılması için çabalarımızı sürdürmeye söz veriyoruz. Geçtiğimiz yıl yine bu gazetede yayımlanan makalemde ortaya attığım soruları sormaya devam edeceğiz: Cemal Kaşıkçı’nın cenazesi nerededir? Suudi gazetecinin ölüm fermanını kim imzalamıştır? Aralarında bir adli tıp uzmanının da bulunduğu 15 katili iki uçakla İstanbul’a kim göndermiştir?

Böyle bir suçun bir daha dünyanın hiçbir yerinde işlenmemesi, hem Türkiye’nin hem de insanlığın çıkarınadır. Suçluların cezasız kalmaması için mücadele etmek, bunu sağlamanın en kolay yoludur. Bu, Cemal’in ailesine borcumuzdur."

KAYNAK: AA
YORUMLAR 7
  • Çiçek 4 yıl önce Şikayet Et
    İşre bizim reis açık ve net konuşuyor başka devlet adamları gibi susmuyor saklamıyor adaletli Selman suçu kabul ediyorsa suçludur cezası verilmelidir kral olunca suçmu işleme lüksü oluyor katil yada azmettirici cezalandırılmassa devamı gelir her yerde
    Cevapla
  • Bay Y 4 yıl önce Şikayet Et
    Reis çok güzel verdin ama alacak olanlar maalesef kör sağır dilsiz ve de dinsiz bile diyebilirim çünkü hiç dinde böyle şeytani cinayet yoktur olamaz insanlık dışı çünkü.
    Cevapla
  • Memo 4 yıl önce Şikayet Et
    Herşey dinle alakalı yapmak doğru değil. Bu devlet çıkarına göre hamle yapmış ve ceza yemez, çünkü çok zenginler. Suriye ve Türkiye bunu yapsaydı neler olurdu....
    Cevapla
  • M.Zeki ARPACIK 4 yıl önce Şikayet Et
    Batının mantığı, insan insanın kurdudur, gerekçesi üzerine kurgulu olduğundan, el attıkları her alan ve her yer feleket, anarşizm, kan , gözyaşı, zülüm ve ızdırap la çalkalanmaktadır. Beşeriyet ve mazlumların hür ve gür sesi olan Sayın başkanımızın evrensel prensibi '' İnsan insanın yurdudur.'' hakikatı ve ilkesine dayandığından, reisul asır ünvanına layık olmuştur. Savunduğu ilke ve tezler insanlığın vijdanında anlam bulmuş, çözüm önerileri hep alkış almıştır. Üzüm üzüme baka baka kararır. diyor ecdadımız. Zatına bakıp düzelmeyen yöneticiler utansın.
    Cevapla
  • Vatan millet 4 yıl önce Şikayet Et
    İtiraf etti ya selman pisliği. Deccalin uşağı.
    Cevapla
  • dava adami 4 yıl önce Şikayet Et
    Gereken aynen yapilmali suudi yönetimi kasikci conayetinin bir numarali suphelisidir adalet yerini bulacak er yada gec
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Seçime 2 gün kala Milli Görüş Platformu'ndan 'İslambol' çağrısı: Bütün ümmet sevinecek
İsmail Kartal ve futbolculardan, 'Ligden çekilme' önerisine flaş cevap!