Kaşıkçı cinayeti Trump’ın ‘işlerini’ bozdu!

...

  • GİRİŞ23.10.2018 10:08
  • GÜNCELLEME23.10.2018 10:08

Cemal Kaşıkçı’nın katli ABD-Suudi ilişkisinde yeni bir çatlak açtı. Hem “Demokratlar” ve hem de azımsanmayacak sayıda “Cumhuriyetçi”, Trump’ın Suudi politikasını sorguluyorlar. Bu sorgulamalar Trump’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner’in Suudi Kraliyet Prensi Muhammed bin Selman ile yakın ilişkisini de kapsıyor. Trump’ın sözde “Ortadoğu Barış Heyeti”ne başkanlık yapan Kushner, içeriği hâlâ açıklanmayan ‘barış plânı’nın Filistinliler’e dayatılması için Prens Muhammed’e çok bel bağladı. Trump yönetimi ile Filistin yönetimi arasındaki temas, ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasıyla kopmuştu. Trump yönetimi Filistinliler’i müzakere masaya çekmek için şantaj niteliğinde bir dizi karara imza atmıştı.

Dikkatler “Kaşıkçı Cinayeti”ne yönelmişken Kudüs’te Filistinliler’e hizmet veren ABD Başkonsolosluğu kapatılarak Büyükelçiliğe devredildi. Konsolosluk artık Büyükelçilikte ‘Filistin İlişkileri Birimi’ olarak çalışacak. Kudüs Başkonsolosluğu, Batı Şeria’daki İsrail yerleşimlerinin işgal olarak değerlendirildiğini gösteriyordu. Konsolosluğun kapatılması bu politikanın değiştiğini gösteriyor. Bu kararla ABD’nin Filistinliler ile diplomatik ilişkisi kalmadı. Filistinliler, İsrail’in yasa dışı yerleşimlerini destekleyen ABD Büyükelçisi David Friedman ile muhatap olmaya zorlanacaklar. Filistin Başmüzakerecisi Saib Erekat ise kararın İsrail’i ödüllendirdiğini belirterek, “Trump yönetimi çözümün değil, sorunun parçası oldu” dedi.

Trump yönetiminin Prens Muhammed’e açtığı cömert krediler “Kaşıkçı Cinayeti”yle birlikte yeniden tartışmaya açıldı. Kongredeki senatörler, Kushner ile Prens Muhammed arasındaki yakınlığın perde arkasının soruşturulmasını da istiyorlar. Kushner’in Prens Muhammed’in pozisyonunu güçlendirmek için sadece ABD Başkanlarının görebildiği istihbarat bilgilerini paylaştığı iddiaları bir ara çok tartışılmıştı. İddialara göre bu bilgiler Kraliyet ailesi içinde Prensin yolunun üzerine çıkabilecek kudretli isimleri de içeriyordu. Prens Muhammed’in diğer prensleri tasfiye etmesinde bu bilgiler çok işine yaramıştı. Kongre’de birçok senatör “Kaşıkçı Cinayeti”nin azmettiricisi olarak Prens Muhammed’i işaret ediyorlar. Bu senatörlere göre Prensin pervasızca davranmasında Trump yönetiminin teşvikleri önemli rol oynadı.

Trump, Kongre’den gelen yaptırım çağrılarını püskürtmek için 110 milyar dolarlık silah anlaşmalarını öne sürüyor. Trump, Suudilere silah satışının durdurulmasını isteyenlere, “işlere zarar vermek istemiyorum. Başka cezalandırma yolları var” diyerek karşılık veriyor. Mart 2018’de Prens Muhammed, Beyaz Saray’ı ziyaret ettiğinde Trump ABD’ye gelecek işlerin sayısını 40 bin olarak söylemişti. 13 Ekim’de Trump iş sayısını 450 bine, 17 Ekim’de 500 bine, sonrasındaysa 600 bine çıkardı. Trump daha da ileri giderek toplamda 1 milyondan fazla iş üretileceğini söyledi. Oysa uzmanlar Mart 2018’de Trump’ın verdiği 40 bin işin abartılı olduğunu, bu sayının en fazla üçte biri kadar iş üretileceği görüşündeydiler.

Yorumculara göre “Kaşıkçı Cinayeti”nin ardından Trump’ın sayılarla oynaması, Kasım seçimleri öncesinde Amerikalıları etkilemeye yönelik bir argüman. Trump’ın Suudilerle ilişkisinde “İsrail faktörü” ön planda. Bütün hesaplar İsrail’in çıkarlarına endeksli. Oysa kamu oyu araştırmaları Trump’ın İsrail yanlısı politikasının Yahudi seçmenlerden bile ciddi oy kaymasına yol açmadığını gösteriyor. Nitekim “Yahudi Seçmen Enstitüsü” tarafından yaptırılan araştırmaya göre Yahudilerin yüzde 74’ü Kasım’daki seçimlerde Demokrat adaylara oy vereceğini söylüyor. Bu oran, önceki seçimlerdeki sonuçlarla da benzerlik gösteriyor. Trump’ın İsrail politikası sadece Siyonist milyarderlerin bağışlarının artmasını sağlıyor ve ayrıca “Evanjelik Hıristiyan-Siyonistler”in bağlılığını garanti ediyor. Trump’ın Ortadoğu politikasının yol açacağı sorunların faturasını ise tabii ki sıradan Amerikalılar ödeyecekler.

YENİ ŞAFAK

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat