Neden başaramadık?

.

  • GİRİŞ06.10.2017 07:08
  • GÜNCELLEME07.10.2017 09:03

Cumhuriyet kurulalı 94 yıl oldu.Yani yaklaşık bir asır. Muasır devletler seviyesine çıkma iddiasında olan gelmiş geçmiş yöneticiler gençlik ve eğitim üzerine ciddi bir mesafe alamadılar.  Eğitimde ve insan yetiştirme hususunda bütün iktidarlar toptan sınıfta kaldılar

Tek parti diktatörlüğü döneminde her alanda büyük bir yıkım, kıyım ve kırılma yaşadık.Ülkemiz ve insanımız adına CHP iktidarı 30 yılımızı boşa harcadı. Millet olarak hala bu inkarcı, taklitçi karanlık dönemde ekilen deve dikenleriyle uğraşıyor, ruh kültür ve mana aleminde yapılan zarar, ziyanın ve tahribatın faturasını ödüyoruz.

Cumhuriyetin başlangıcında toprağımıza ve coğrafyamıza, tarih ve kültürümüze daha bağlı ve yakın olmamız gerekirken ne yazık ki batıya öykünme sevdası düşünce ve bilinç dünyamızı devlet zoruyla bir intihara sürükledi.

Medeniyet ve kültürden , tarih ve coğrafyadan, ahlak ve maneviyatdan koparılan nesiller adeta mankurtlaştırılarak kendi değerlerine ve özüne düşman bir asker haline getirldi.

Ama siyasi iktidar’’ On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan’’ diyerek bu mankurlaştırma dönemini utanmadan sıkılmadan büyük bir başarı olarak göstermeye çalışarak millet ile alay etti. Hala bu yanlışı savunanlar ve bu yalana inananlar var ülkemizde.

İnsanımız kendi özünden ve tarihinden, kendi kültür ve geleneğinden, kendi din ve diyanetinden batılı emperyalist güçlerin isteği doğrultusunda bilinçli olarak koparılarak kimliğinden ve ruh köklerinden koparıldı. Gençliğimiz batılılaşma adına batı medeniyetinin uşağı ve ücretsiz köleleri haline getirilmeye çalışıldı.

1923 ve 1950 dönemi kendi değerlerimizi ve kimliğimizi isyan ve inkar, yabancılaşmaya teslimiyet ve övgü dönemi olarak geçti. Bu dönem kendi medeniyet ve değerlerimize ihanet, batı medeniyetine ve kültürüne gönüllü teslim olma dönemi olarak kullanıldi. Öyleki, bir dönem TRT de Türk Sanat ve Halk Müziği bile yasaklandı.

1950 ve 1960 dönemi geçmişi karşı olmakla birlikte kendinden önceki dönemle adeta ‘’Ben senden daha çok batılıyım’’ yarışıyla geçti. Bu dönem de eğitim ve öğretim adına çelikçomak oynama dönemidir.

İşte bu ruhsuz, amaçsız ve hedefsiz dönemde yapılması gereken ciddi reformlar, değişimler yapılamadığı için 1923 ve 1950 döneminde yetiştirilen Mankurlar 1960 da ezici bir üstinlükle seçilen siyasi iktidarı 1960 darbesi ile düşürdüler ve kendi karanlık emellerini yeniden hortlatmaya çalıştılar.

Tarihimize kara bir leke olarak düşen bu kanlı 27 Mayıs darbesi ve onun sonuçlarının yıkımı ve acısı hala kanayan bir yara olarak milletimizin yüreğini sızlatmaktadır.

Bu 10 yıllık dönemde de eğitim ve öğretim alanında yabancılaştırma seferberliği devam etti. Menderes her ne kadar iktidarı olsa da muktedir olamadı. Menderes ve ekibi CHP’nin mankurlaştırdığı askeri ve bürokratik kadrolara yenik düştü. Bu hatanın bedelini de canları ve kanlarıyla ödediler.Ama Türkiye her alanda bir 50 yıl daha geriye gitti.

1960-1970, 1970- 1980 Aralıklarında da yine Milli Eğitim alanında değişen çok fazla bir şey yok. 12 Eylül darbesinden sonra yeniden bir mankurtlaştırma seferberliği başlatıldı. Eğitim sistemi ve anlayıiı 1923- 1950 deki fabrika ayarlarına getirilmek istendi.Daha sonra gelen 28 Şubat dönemi ise yerli ve milli düşünceye karşı batıcı, laik ve Kemalist inkarcı bir anlayışın donkişotlarınca inat ver israrla 1000 yıl (!) sürdürülmek istendi. Bu donkişotlar da milletin duvarına çarparak tuz buz oldular.Gerilerinde sadece acı, kötü hatıralarla dolu bir zulüm dönemi bıraktılar.

15 yıllık AK Parti iktidarlarına gelince Eğitim ve öğretim üzerinde baskı ve ayrımcılıktan kaynaklanan özgürlük sorunlarının gevşetilmesinden başka ne yazık ki değişen ciddi bir şey yok. 2002- 2017 döneminde AK partinin en başarısız olduğu alan Milli Eğitim ve gençliktir.

Milli eğitimin ve gençliğin yıllardır çözülmeyen ve hala çözüm bekleyen  sorunları bir dağ gibi milletimizin baürında kanayan bir yara gibi hala bir çözüm bekliyor.Amaçsız, idealsiz, eğitimsiz herhangi bir hedefi olmadan yetişen bir gençlik her an patlamaya hazır serseri bir mayın gibi içimizde dolaşmaktadır. Bu işsiz güçsüz tembel ve idealsiz nesil yanlış bir rüzgarın tesiriyle kendini de, milleti de, ülkeyi de her an bir sıkıntı sokabilir.

Tekrar ‘’oyuna geldik’’, ‘’yanıldık’’, ‘’sırtımızdan hançerlendik’’, ‘’ihanete uğradık’’… dememek için şimdiden eğitim ve gençlik sorunlarını kökünden halletmek mecburiyetindeyiz.Eğitim ve gençlik her toplumun en yumuşak karnıdır,

Seçimlere ve oy hesabına endekslenmiş politik bir anlayışla bu sorunların aşılamayacağı artık anlaşılmalıdır.Bu bir milli seferberlik işidir savsaklamaya ve boşvermeye gelmez.Yeni Türkiye ancak yeni bir ruh ve anlayışla, yeni bir silkiniş ve diriliş hamlesiyle kurulabilir.

Hala celladına aşık olan, ona gönüllü, ücretsiz kölelik yapan mankurtlarla Türkiye gemisi yürümez ve yürütülemez. İktidarın ve bürokrasinin dizginleri Yeni Türkiye sevdalılarının eline geçmedikçe milleti ve milletin değerlerini inkar eden bu batılı eşkiya düzeni yıkılmaz. Düşmanlarımızın bize dikte ettirdiği batı kuklası sistem ve düzen ortadan kaldırılıp yerine yerli ve milli islami bir yapılanma getirilmediği sürece ne milli eğitim, ne kadrolaşma, ne de madde ve mana alanında yapılanma gerçekleştirilemez. Bu gerçekleşmezse bu ülkede hiçbir şey yolunda gitmez. Eski hamam eski tas, eski sistem eski düzen kör topal herşey bugünkü gibi devam eder ve sürüp gider.

Musibetler gelmeden nasihatlerden ders alanlar ancak geleceği şekillendirebilir, devrim niteliğinde değişimler yapabilirler.

Selam ve dua ile….

Arif Altunbaş, Haber 7

 

Yorumlar2

  • vatandaş 6 yıl önce Şikayet Et
    aynen Allah din düşmanlarının boynunu kırsın inşallah ve vatan hainlerinide üstüne bıraksın
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Zafer 6 yıl önce Şikayet Et
    Yiğitçe, çok ciddi ve can alıcı tespitlerden, çözüm ve tavsiyelerden dolayı teşekkürler Hocam. Doğru söylenmezse yanlışın yanlışlığı nasıl belli olacak?
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat