İyi günde ve varlık dönemlerinde herkes sizin dostunuzdur. Gerçek dostlarınızsa kötü günde, darlık zamanında belli olur.

Varlık ve yokluk dönemleri insanın karekter ve kişliliğini gün gibi ortaya çıkardığı özel zamanlardır. Bolluk zamanında aşırılıklara yelken açanlar, ölçü, sınır tanımayanlar zor zamanda gemide mücadele yerine gemiyi ilk terk edenler olurlar.

İyi zamanda bu tipleri korur ve onlara her türlü imkanı verirseniz yokluk zamanında da sizi ilk önce sırtınızdan vuran ve öldüm fiyatına düşmanınıza satan bu asalaklar olur.  Brütüsler kişilik ve karekter fakiri  zavallılardır.

Esas zenginlik parada pulda, makamda mevkide değil, gönül ve kalbin, inanç ve iman, saf bir kişilik ve karekter ile dolu olmasındadır.

Varlık döneminde liderlerin etrafı çıkar avcısı yağcılar, iki yüzlü sahtekarlar, zamana göre renk değiştiren bukalemunlar, imkana göre pozisyon alan tilkilerle çepecevre kuşatılır.Birçok liderin en kör bakış açısı da burasıdır. Hiç ummadığınız bir zamanda ve zeminde beslediğiniz bu Kargalar tarafından ihanete uğrarsınız.

En samimi dava adamları, liderin en yakın arkadaşları bırakın liderin yanına yaklaşmayı, kadrajda bile bulamazlar. Kervana yolda katılanlar ile sahte dostlar liderle aynı karede fotoğraf çektirebilmek için itişirler, kakışırlar, birbirlerini çiğnerler iken kabalıkta asla sınır tanımazlar.

Bir hareketin başarılı ve uzun soluklu olabilmesi için o davaya inanan kadroların liderin etrafında çelik gibi bir kale oluşturması gerekir.

Yolda sonradan trene binenler ve kervana katılanlardan önce davanın çilesini çekenler liderin etrafındaki çekirdek kadroyu oluşturmalıdırlar.Yoksa, liderin çevresi hemen kalın bir yağ tabakasıyla örülür. Bırak selam vermek için lidere yaklaşmayı, ortalık  hani derlerya ‘’Kurşun atsan işlemez’’ bir hal alır. İşte o zaman yol yoldan çıkar, amaç ve hedef gayesinden farklı bir yöne savrulur, bir çok sapmalarla karşı karşıya kalınır.

Gerçek dostlar ihmal veya terk edilir, yeni dostlar ve elemanlarla teşkilat ve devlet inşa edilmek istenirse o yapının geçmişiyle irtibatı kopar. Bu durumda tehlikeli badirelerden ve vadilerden geçmeye hazırlanmalısınız.

 ‘’Kökü mazide olan atileriz’’ diyorsanız eğer, yola birlikte çıktığınız dostlarınız ile tarihi köklerinizi, geleneğiniz ile kültürünüzü birlikte yoğuracak yeni bir ufka, vizyona, misyona yürümek zorundasınız. Bu da, derme çatma kadrolar ile olmaz. Birbirine ‘’Bünyanen mersus’’  gibi bağlanan, davası için yaşamayı hayat tarzı olarak benimseyen gerçek kadro ile olur. Yönetici veya lider olark bunu başaramazsanız Fizana gideceğiniz yerde mizana gidersiniz.

Tarihinden, kültüründen, ahlaki ve medeniyet değerlerinden kopuk bir hareketin doğru dürüst bir kadro ve yapı oluşturması, dış etkenlere, muhalefet ve düşmanlarına karşı durması, direnmesi gerçekten zordur.

Geçmiş ve gelecek arasında köprüler kuracak gönül erleri hakikatin meydanına çıkıp her biri bir kutup yıldızı gibi milleti aydınlatmasına muhtacız. Türkiye olarak büyük ve tarihi bir kırılmanın ve ayağa kalkıp doğrulmanın mücadelesi içindeyiz. Bu mücadele hamasi nutuklarla, slogan söylemelerle, gerginliklerden nemalanmaya çalışmakla              olmaz.  Millet olarak topyekün bir seferberlik içinde olmak, her alanda güçlü ve akıllı davranmak zorundayız. Tarihte kazananlar kaba kuvvet ve öfke ile hareket eden güçlüler değil, gücü ve öfkeyi aklın kontrolünde tutan, bunları akıllıca dizginleyen ve kullananlardır.

Zor zamanda başarmak kardeşlik ve dayanışma kültürünün zamana, mekana ve insana, adaletin de devlete ve millete hakim olması ile olur. İktidar yalakası ikiyüzlü sahte dostlar, yolda bulunan ahbap çavuşlar, olmamış olgunlaşmamış acemi çaylaklarla çetin yollar aşılmaz.

Ailenin temelini anne ve baba, toplumun temelini kardeşlik ve barış, devletin temelini adalet ve iyi yetiştirilmiş kadrolar oluşturur.Ne yapılacaksa da bunlar ile yapılır.

Arif Altunbaş, Haber 7