Edebiyat ve değişim üzerine

.

  • GİRİŞ17.11.2017 07:48
  • GÜNCELLEME18.11.2017 09:03

Edebiyat acı ve tatlı toplumsal olayları, olguları,  değişimleri gündeme getirmede en etkin bir anlatım araçıdır.Edebiyatçı bunları en iyi bir usul ve üslupla, en güzel bir anlatım ve sunum ile yiğitçe dile getirendir.

Edebiyatçı gözlemci yeteneğiyle toplumu kavrar, anlar ve onların sorunlarını ve isteklerini en güzel ifadeler ve eserleri ile  zamana ve gelecek çağlara taşır.

Geçmişte yaşanan sosyal ilişkiler, olaylar ve olayların yapıları edebi metinlere bakılarak anlaşılır. Bu yönüyle de edebiyat geçmiş ve gelecek arasında, geçmiş ve şimdiki zaman arasında sosyolojik bir köprü kurar. İnsanlar bu köprü üzerinden geçerek medeniyet yürüyüşünü sürdürürler.

Edebiyatçılar toplumların 5 duyusu, 6. Hissi, en hassas ve duyarlı yürekleridirler. Bir toplumun durumunu anlamak için önce o toplumun edebiyat ve sanat eserlerlerine bakılır.

Fuzulinin toplum içinde yaygınlaşan rüşveti anlatmak için İstanbuldaki Padişaha gönderdiği bir mektupta, ‘’Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar’’ ifadesinden daha güzel o toplumun durmunu hangi müfettiş izah edebilir?

Edebiyatçı toplumun içinden herhangi bir kişi gibi görünse de sıradan birisi değildir. Fildişi kulelerinde kibir ve gurur heykeli olarak kurulanlar iyi bir sanatçı olabilirler ama gerçek iyi bir edebiyatçı olamazlar.Gerçek edebiyatçı halkın içinde halktan kopmadan Hakkın sesi olandır. O milletin içinde ve ondan kopmaz bir parçadır.Toplumun gülen yüzü, ağlayan gözü, sızlayan yüreği, yıkılmaz bileğidir.

Edebiyatçılar her zaman tarihin dönüm noktalarında toplumsal dönüşümün ana dinamiklerinden birisi olmuşlardır.Fransız İhtilali, Bolşevik Devrimi, Mao devrimi, İran Devrimi ve benzerleri gibi…toplumu dönüştürmede en etkin rolü edebiyatçılar oynamışlardır.

Faşist rejimlerin ortaya çıkışından sonra edebiyatçıların emperyalizme, faşizme karşı direnen, mücadele veren gurupların içinde ne kadar aktif bir rol oynadığını düşünün…

Toplumu bir yerden bir yere taşımak veya dönüştürmek istiyorsanız ideolojik kimliği değil takıntısı olmayan dürüst ve korkusuz edebiyatçılara sahip olmak zorundasınınız. Bir toplum sadece ekonomik hamlelerle, politik ayak oyunları ile kıytırık günlük polemiklerle değiştirilemez, değişime uğratılamaz. Değişimin de kendine özgü yasaları vardır.

Bir toplumunun tarihsel değişiminin geçmişini alamak için o zamanın edebiyatı ve edebiyatçılarına müracaat edilir. Toplum içinde yaşanan sancılar, değişimler, devrimler, karşı devrimler o toplumun edebiyatçılarını ve edebiyatını anlamadan derinlemesine bir tahlil yapamazsınız.

Türkiye’deki edebiyat akımlarının ortaya çıkışında bu toplum yapısının dönüşümüyle paralellik arz ettiğini görürsünüz. Fransız devriminden, Rus devriminden, Mao devrimine kadar toplum üzerinde edebiyatçıların ne deneli etken bir rol oynadığını kimse inkar edemez.

Şimdi kendimize şu soruyu soralım; ‘’Biz bu toplumu değiştirmek istiyor isek toplumsal değişime öncülük yapacak olan romancılarımız, hikayecilerimiz, şairlerimiz, yazar, çizer, hatip, edebiyatçı ve sanatçılarımız nerede?

Kendimizi aşmak, yeni sınırlara ulaşmak, yeni bir dünya ile buluşmak için önce kendimizi, sonra toplumumuzu Hak ve hakikat çizgisinde yenilemek ve değiştirmek durumundayız. Değişim; topyekün milletçe verilmesi gereken büyük ve kapsamlı bir gönüllüler hareketidir.

Hala ben daha çok Atatürkçüyüm demogojisi ve algı operasyonlarıyla hangi değişim yapılabilir? Değişim; tarihi geçmiş, çürümüş, kokuşmuş fikir ve düşüncelere HAYIR demekle başlar.Toplumu yeniden inşa ederek devam eder. Değişim; toplumun yüreğinden kopup gelen bir çağlayan gibi  önüne geleni kucaklayan, önüne çıkanı kuşatarak alıp hedefe sürükleyen bir dönüşüm rüzgarıdır.

Eğer; bu topraklarda, bu coğrafyada bir değişim istiyor isek bütün gayret ve mücadelemizi bu rüzgarı oluşturmak ve bunu harekete geçirmek üzerine  yoğunlaştırmalıyız.

 Sığ ve ucuz politikalar ve kadrolarla köklü ve derin bir değişim yapılamaz.

Arif Altunbaş, Haber 7

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat