Stratejik ihanet

.

  • GİRİŞ30.03.2018 07:44
  • GÜNCELLEME31.03.2018 09:24

Türkiye NATO oyunuyla, AB ve batı medeniyeti cazibesiyle yarım asırdan fazla bir zamandır oyalanmakta, aldatılmakta müttefik ve dost denilen ikiyüzlü batılılar ve onların ülkemizdeki uzantılarıyla kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır.

Şimdiye kadar batılılar tarafından Türkiyeye verilen ekonomik, askeri, eğitim, teknik yardım ve destekler onu kendi plan ve proğramlarında figüran olarak kulanmak, ona her istediklerini itirazsız yaptırmak için bir havuç takdiğinden ibaret olduğu Kıbrıs çıkarmasında olduğu gibi, son 10 yıldır da ayan beyan ortadadır.

 

 

ABD, NATO, BM, AB gibi uluslararası kuruluşların Türkiyeye karşı iyi niyetli olduğunu sanmak, düşünmek veya kendimizi düşünmeye zorlamak ya ahmaklığın veya ihanetin ta kendisidir.

Kominist bloka karşı ABD ve batı blokunu olmak ve o tarafta durmak anlaşılabilir bir mazeret ve izaha olabilir. Ama, Sovyet bloku yıkıldıktan bu zamana kadar kendi kendimize yetecek askeri, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerimize sahip çıkmak ve onları hayatımıza, devlet ve milletimize yeniden mal etmek varken, hala iki yüzlü batılı sözümona müttefiklerle beraber olmaya, birliktr hareket etmeye, aynı cephede kalmaya çalışmak Türkiyenin faydasına değildir.

Başta PKK’ya karşı sürdürülen kararlı ve cesur adımlardan sonra, Afrin ‘’Zeytin Dalı’’ harekatından da anlaşıkacağı üzere devlet aklı ve mantığı kendi tarihi eksenine dönmüş ve bu meseleyi de anlamış görünüyor.

Rusya veya ABD’nin  gücüne ve kuvvetine güvenip onların kanatları altında onursuzca yaşamaktansa, tarih ve kültürümüzün, millet ve medeniyetimizin, din ve diyanetimizin değerlerine sarılarak mücadele meydanında aslan gibi ölmek bizim milletimize yakışan bir davranıştır.

Türkiye gibi asırlardır müslümanlıkla yuğrulmuş, islamın liderliderliğini yapmış bu topraklarda hala islami, ahlaki, kültürel ve tarihi değerlerimize sahip çıkalım, yüzümüzü batıdan kendi medeniyetimize döndürelim, müslüman olarak kendimiz İslam ve Kur’anla yeniden yeniliyelim demekten gocunan, korkan ve ürken bir muhalefetin inkar ve inadında ısrarla direndiğini görüyoruz.

Bu ülkede kimse islamın, islam medeniyet ve kültürünün düşmanıyım diyemiyor ama, müslüman maskesi altında islamın, medeniyet ve kültürümüzün, tarih ve coğrafyamızın düşmanlığını yapıyor.

Daha çok çalışmanın, çabalamanın, gayret etmenin milletimizle buluşmanın, onların içine karışmanın, bir elin parmalları gibi kardeş ve millet olduğumuzu hatırlamanın ve hatırlatmanın bütün yurt sathında bir seferberlik haline getirmesi gerekiyor.

Başta Amerika olmak üzere Türkiyenin bugünkü stratejik ortaklarının çoğu, yıllardır bize dost ve müttefik olarak görünen ‘’Stratejik ihanet ocaklarıdır’’. Bunlar ve bunların ülkemizdeki uzantıları Tanzimattan bu yana bizimle uğraşan fitnenin çocukları, emperyalizmin ileri karakolları, beyinleri kafataslarından çıkarılıp alınmış inkar ve tuğyanın mankurtları, düşmanımızın içimizde beslediği ve büyüttüğü iki yüzlü münafıklarıdır.

Müslümanlar olarak biz, önce benlik çukuru ve ego girdabından kurtularak Hakka ve hakikate teslim olmak, bir millet ve ümmet olarak, ‘’BİZ’’ olmak zorundayız. O zaman ‘Tam bağımsız ve özgür müslüman Türkiyeyi inşa edebiliriz.

Yanlış insanlarla, yanlış hesaplarla, yanlış metotlarla doğru hedeflere gidilmez.Yanlış müttefik ve ortaklarla doğru bir iş yapılamaz.Şimdiye kadar yapılmadığı gibi, bundan sonra da yapılamayacağı gibi…

Bizi rehin ve esir almaya kalkanlara karşı kendi göbeğimizi kendimiz kesecek, kendi işimizi kendimiz yapacak, kendi savunma hattımızı kendimiz örecek ve müdafaa edecek, kendi silahlarımızı kendimiz üretecek, kendi bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizi kendimiz verecek duruma gelmek zorundayız.

ABD’ye, AB’a, Rusya’ya, Çin’e ve BM’ye rağmen kendi kendimize ayakta durmaya ve tüm yerli ve yabancı düşmanlarımıza karşı savaşmaya alışmalıyız.

Arif Altunbaş, Haber 7

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat