Firavun soylular ve ezilenler

  • GİRİŞ05.10.2018 08:21
  • GÜNCELLEME06.10.2018 09:15

Tarih; firavun soylular ile ezilenler arasındaki mücadeleden ibarettir.

Sadece Allaha güvenen İbrahim ile her şeye hakim olduğınu zannedean Nemrut’un, köleleştirilen Beni İsrail ile kendini ilah sanan Firavunun, mütavazi Truvalılar ile azgın Yunanlıların, sakin Lidyalılar ile saldırgan Perslilerin, tüccar Fenikeliler ile istilacı Romalıların, göçebe Türkler ile işgalci Çinlilerin, Bedevi müslüman Araplar ile Bizanslıların, cahiller sürüsü Moğollular İle medeni Selçukluların… yani efendiler ile kölelerin veya köleleştirilmek isteyenler ile kendini efendi sayanlar arasındaki mücadeledir insanlık tarihi. İnsanlık bu çağda d bu tarihin devamını yaşıyor, gelecekte de bu süreç aynen bu çizgide devam edecek…

 

 

Bu mücadelede en büyük rolü din, ekonomik cazibe, güçlünün güçsüz üzerinde baskı ve sömürüsü veya güçsüzün güçlünün baskı ve sömürüsünden kurtulmak, özgür ve bağımsız olmak güdüsü oynuyor.

Geçmişin derin, geniş ve uçsuz bucaksız tarih bahçesine sakince girip hırs, saplantı, öfke ve kinden arınarak düşünün! Kendi tarihinizi hatırlayın önce ! Milletlerin tarih bilinci bu mücadelelerin acı ve tatlı gerçeklerinden damıtılarak elde edilen ve bize kadar gelen emanet bir bal kovanına benzediğini göreceksiniz.

Eğer; toplumun liderleri ve bilgeleri çağlarca elde edilerek sahip olunan bu tecrübeyi milletinin ve insanlığın sunabilmişse o toplum bir güç ve kuvvet, bir dinamik ve sinerci ortaya koyabiliyor. Bunu başarıp, kontrole edip yönlendirebilenlen devletler ve milletler toplumsal değişimlerini ve köklü devrimlerini de kolaylıkla gerçekleştirebiliyorlar.

Yok.Liderler ve toplumlar ben merkezli bir hortumun cazibesine kapılarak oraya buraya savrulurlar ise; o ülke baştan başa bir kaosun ve anarşinin, yıkımın ve parçalanmanın içine düşebiliyor. Bir müddet sonra veya hemen kenarda fırsat kollayan leş kargaları ve akbabalara yem olabiliyor. Veya güçe ve kuvvete tapan kent soylu firavunların işgal ve istilasına uğrayabiliyor.

Bu istila ve işgal baskınından sonra ne o millet ve toplumun elindeki varlıkları, ne de tarih boyu biriktirdikleri tecrübeler bir işe yaramıyor. Bu birikimler büyük bir ihtimalle işgal ve istilacı iki ayaklı vahşi ayılara bir ziyafet ve ikram oluyor.

İmparatorluklarının en güçlü bir döneminde Finikeliler ile amansız savaşlara giren Romalılar defalarca Kartacalılarla savaşırlar. Ama; bir türlü nihayi bir zafer de ulaşamazlar. Zaman zaman da Kartacanın savaşçıları karşısında yenilirler.Bu psikoloji Romalılar üzerinde öyle bir etki bırakır ki, senatoda kürsüye çıkan her hatip konuşması bitince yumruğunu sıkıp havalara kardırarak ‘’Kahrolsun Kartaca ve Hanibal ’’ diye bağırarak kürsüden iner.

Zamanımızın Roması şüphesiz dünyaya hükmeden ABD dir. Kendisini çağdaş Roma İmparatoru  Julis Sezar gibi gören Trump ve yandaşları da her konuşmalarından sonra; ya Çin, ya Rusya, ya da Türkiye, İran ve Kuzey Koreye meydan okuyarak öfke, kin ve nefretin sarmalında sağı solu tehdit ederek kürsüden iniyorlar.Ne yazık ki, karşılarında kendileriyle savaşacak ne bir Kartaca, ne de bir Hanibal yok.

Ama; Kur’an ve islami tarih bilinci bize birgün ezilenlerin ezenler üstünde bir üstünlük sağlayacağından , efendiler ile kölelerin yer, konum ve pozisyon değiştireceğinden bahseder. Üstün gelecek olanlar Firavun soylular ve onların varisleri değil, bedevi de olsa, taşralı da olsa, yoksul, fakir fukara da olsa Hak ve Hakikatten, vahyin çizgisinden sapmayanların olacağını Allah vadeder.

Türkiye de ve İslam aleminde şimdi inanan ve inancını zamana ve mekana hakim kılmak isteyen müslümanlarla azgın firavun soylular ve onları taklit eden sapkın ve şaşkın kent soylular arasında adı konmamış bir savaş sürmektedir.

Millet olarak batıya ve batıla karşı verdiğimiz bu mücadele ile zaman zaman siyasi, ekonomik, askeri olarak bu savaşın tahribatını yaşıyoruz. Özgür, bağımsız ve Yeniden Büyük Türkiye oluncaya kadar bu sinsi, bu alçak, bu adi savaş sürecek.

Arif Altunbaş, Haber 7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat