Sular kimin için ısınıyor?

  • GİRİŞ30.11.2018 08:36
  • GÜNCELLEME01.12.2018 08:55

Tarihçiler savaşların doğurduğu maddi ve manevi yıkımlardan ve oluşturduğu büyük insanlık dramlarından bahseder durur.İşgallerin ve istilaların sebep olduğu zulümlerin kimler tarafından niçin yapıldığı ve hangi sebepten dolayı dünyayı kana buladıkları çoğukez pas geçilir, anlatılmaz. Tarih, çağını dosdoğru ve pürüzsüz olarak yansıtabiliyorsa tarihtir.

 

 

İnsanlık tarihi boyunca firavun soylu müstekbirlerin herşeyi emir ve kontrolleri altına almak istedikleri gibi, tarihi de kendi amaçları doğrultusunda yazdırdıkları ve yansıttıklarını görülüyor. Çağın firavunları bugün de bir avuç toprak, bir varil petrol, 1 m3 gas için  insanlığın tüm ortak değerlerini ayaklar altına alıp çiğniyor.

Ne yazık ki insan, Allahın kendisi için gönderdiği değerleri yüceltmek ve onu zamana hakim kılmak, ona değer vermek için değil onu yok etmek için mücadele ediyor.İnsan, Allah’a ve insana karşı savaşıyor. Bu trajedi vahiyden kopan tüm geçmiş milletler ve zamanımız insanları için geçerli bir gerçek.Vahyin ruhundan ve ekseninden uzak olan, ’’ Muhakkak insan zalim ve cahildir’’ (Ahzap;72) ayeti çağlar boyu tekrarlanıp duruyor.

 

 

Batı medeniyeti ve kültürü ile onun askeri, siyasi, ekonomik  bloklarının, çağdaş aydınların ve gençlerin, politikacıların ve bilim adamlarının insanlığın kadim değerleri için değil, çıkar odaklı bir dünya için mücadele verdiğine şahit oluyoruz.

Güç odakları tarafından kullanılan kukla devlet adamlarının şovmenlikten başka bir şey yapmayan ikiyüzlü medya maymunları kadar bile hükmü yok. Politikacıların kahir ekseriyeti iktidarda kalmak için vermedikleri ödün, çiğnemedikleri ahlaki değeler yok. Kapitalizmi doğuran vahşi batı medeniyetinin menfaattan başka taptıkları bir put yok. Bu yabani anlayış insanı, insanlıktan uzaktırıp cani bir mahluk haline getiriyor. Modern (!), çağdaş (!) insanın en büyük açmazı da bu.

Suriye, Yemen, Irak, Afganistan, Libya, Somali ve dünyanın öbür mazlum coğrafyalarını sömüren ve oralarda savaş çıkaran batılı  güçler Akdenizdeki zengin petrol ve gas rezevlerinin kokusunu alır almaz aç sırtlan ve çakal sürüleri, leş kargaları ve akbabalar gibi hep birlikte  Doğu Akdenize üşüşüp savaş düzani aldılar. Yakıp-yıktıkları ülkelerden bir lokma ekmek, iş ve aş bulma umuduyla zengin batı ülkelerine iltica etmek isteyen ve bu yolda  Ege ve Akdenizin derin sularında çoluk çocuk boğulan insanların trajedileri onları hiç ilgilendirmiyor.

 ‘’Onların gözleri vardır; görmezler, kulakları vardır; işitmezler, kalplari vardır; hissetmezler’’ (Araf;179) ABD’ si ve Rusyasıyla, Almanyası ve Fransasıyla, Belçikası ve Hollandası ile… hepsi de Kabil soylu batı uygarlığının vampir çocuklarıdırlar.

Rusya’nın Kırımı ilhak’ı, doğu Ukraynayı ve Abhazayı işgali,  katil Esed’e sahip çıkması ve yaptığı sayısız katliamlar…Güney Kıbrıs Rum yönetiminin İsrail, ABD, İngiliz  ve batılı şirketlerle doğu Akdenizdeki gas ve petrol yataklarını yağmalamak için bir şer cephesi kurmaları…Türkiye bir dara düştüğünde Yunanistanın Ege Denizinde sorun üstüne sorun çıkarması bütün bunlar Karadenizde, Eğede ve Akdenizde suları ısıtmaktadır. Sadece Doğu Akdenizde 12 Ülkenin 72 gemisi leş kokusu almış gibi dolaşmaktadır.                  

Buradaki enerji yataklarını ele geçirme gerilimini üretenler, Ege ve Kıbrıstaki haklarımızı gaspetmeye çalışanlar, Kırımı İşgal edenler, Ukraynayı boğmaya çalışanlar, Karabağı işgal eden Eremenistanın arkasında duranlar, Karadenizin ve Akdenizin sularını fokur fokur kaynatmak için ateşle oynuyorlar.

Türkiye 1. ve 2. Dünya savaşında olduğu gibi değil Rusya, Avrupa ve Amerikanın oyunlarına karşı kendi oyununu kurmalı, kendi çıkarlarını korumlı, şimdiden her türlü olağanüstü durumlara hazır olmalıdır.

Afganistanı, Irakı, Suriyeyi, Yemeni, Libyayı,  yakıp yıkan aç gözlü Ruslar ve batılılar şimdi de Karadeniz ve Akdenizinde oynadıkları çirkin oyunlara Türkiyeyi de alet etmek isteyeceklerdir. Tarih bilincimiz ve hafızamız, millet olarak çağlar boyu verdiğimiz mücadeleler ve bu yolda ödediğimiz bedeller bize bölgemizde ve coğrafyamızda lider ve denge unsuru olma tecrübesini kazandırdı.

Özgür va bağımsız yaşamak için; dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku  vermeyi, barış ve esenlik içinde yaşamak için de; millet olarak her zaman savaşa hazır olmayı öğretti.

Osmanlı şairi Abdul Hak Mollanın dediği gibi;‘’Hazır ol ceng ü cidale istersen sulhu salah’’

Arif Altunbaş, haber 7

 

 

Yorumlar4

  • Salim Çankırı 5 yıl önce Şikayet Et
    Türkiye olarak artık kendimiz olmaya başladık ve kendimize ait ne varsa onu ne pahasına olursa olsun savunacağız, gerekirse uğrunda da savaşacağız Allahın izniyle...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • mehmet 5 yıl önce Şikayet Et
    merak etmeyin Arif bey bu ülkenin gerçek sahipleri, Allah dostları zor zamanlarda ortaya çıkar ve ülkeyi karanlık güçlerin pencesinden kurtarır inşaallah.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • melikşah kılıç 5 yıl önce Şikayet Et
    çok mükemmel bir yazı
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • melikşah kılıç 5 yıl önce Şikayet Et
    süper bir yazı çok çok doğru bir değerlendirme
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat