Haydi, İmam-Hatiplim; Bismillah!

  • GİRİŞ17.09.2018 08:06
  • GÜNCELLEME18.09.2018 08:27

 Ülkemizde bugün 2018- 2019 Eğitim ve Öğretim yılı açıldı. Hayra vesile olmasını diliyorum.

            Bütün çocuklar bizim, bütün okullarda yapılan hayırlı uygulamalar içimizi ısıtır; çünkü eğitim, halimizi belirler, geleceğimiz hakkında da bize ipucu verir.

 

 

            Fakat ben bugün İmam-Hatip neslini köşeme taşımak istiyorum:

            İmam-Hatip’te okuyan sevgili gençler!

            Sizleri yürekten selamlıyorum. Yüklenmiş olduğunuz ağır yükünüzü hissettiğimden, sizlere öncelik tanıdım. Sizler bu çağın Yusuflarısınız; önünüze çıkan kuyularda kişilik demleyerek Mısır’a sultan olma yolundasınız. Kuyular sizi asla korkutmasın ve yolunuzdan caydırmasın. İleride sizleri bir ümmet coğrafyası beklemektedir. Bugün kan ağlayan, aşağılanan, insan yerine konulmayanlar; kadınlar, yetim çocuklar, yaşlılar; velhasıl garip ve gurebanın umudu sizlersiniz.

            Bu nedenle önce kendi yeteneğinizi tanıyacak ve sonra bu yeteneğiniz doğrultusunda kiminiz doktor olup, Afrika kuytularında “aman” diye inleyen zavallılara ümit olacak; kiminiz avukat olacak, yeryüzünde hakkı yenen fakir-fukaranın hakkını koruyacaksınız. Kiminiz öğretmen olacak ve fıtratları doğrultusunda çocuklar yetiştirerek, zalimlerin perişan ettiği beyinleri onaracaksınız.

            Gerçek bilim adamı olacaksınız ve ilmini kanla yazan bilim soytarılarının foyasını meydana çıkaracaksınız. Sanatkâr olup, San’i olan Rabbimizin sanatını insanlara sunup kalplerini aydınlatacaksınız. Sizin sayenizde insanlar güzele âşık olacak, doğruyu sevecek, adaleti yeryüzüne hâkim kılacaktır. Tarihçi olmayı bir ata mirası olarak belleyeceksiniz ve size öğretilen resmi tarihi sorgulayarak, gerçek tarihinizi gün yüzüne çıkaracaksınız. Bunu başardığınız gün, bütün şüheda sizler için dua edecek ve asıl, vekille buluşacaktır. Bütün bunların banisi/ kurucusu sizler olacaksınız.

            Marifet; silah yapmaktan çok, o silahı haksızlığa karşı kullanabilme bilincini geliştirebilmektir. Dünyayı kana bulayanların çobanlar değil de üniversite mezunu olduklarını unutmamalısınız. Sizler üniversiteyi amaç değil, araç olarak bellemelisiniz; bu araçla insanlığa güzel şeyler armağan etmelisiniz.

            Fetret devresi geçmek üzere iken İmam-Hatip’leri gün yüzüne çıkarmaya çalışan, bu uğurda olmadık çilelere katlanan Celalettin Ökten Hoca’yı asla unutmayın. “Bizden ne olur, sayımız çok az.” gibi şeytani bahanelere sakın kapılmayın. Celal Hoca bir kişi olarak yola çıktı, bugün milyonlara ulaştınız. Aslolan sayı değil, kalitedir. Bir yere bir pislik bırakırsınız, oraya onlarca, yüzlerce sinek, haşerat uçar; fakat bal bıraktığınızda onun üzerine birkaç arı konar. Hindistan milyarı geçti de ne oldu? İnsanlığın dünya ve ahretine değer katanlar daima azınlıkta olmuşlardır; unutmayın!

            Celal Hoca’nın hayatından çok kısa bir anekdot sunmak istiyorum sizlere. (Celal Hoca isimli kitabı da mutlaka okumanızı öneriyorum!)

            Bir öğretmen arkadaşı anlatıyor: İmam-Hatip okulu ilk açıldığında, Fatih’te küçücük bir yerde birkaç öğrenci ile sınıf oluşturulmuş. Celal Hoca da okulun müdürü. Fakat öğretmen sıkıntısı bir tarafta, okulda hiçbir müstahdem de yoktur. Böyle olmasına rağmen, her sabah okula geldiğimizde, sınıflar pırıl pırıldır. Şaşırıp kalıyoruz; bu temizliği kim yapmış diye! Bir sabah, sabah namazını okulda kılmak üzere erken okula geldim. Okulun ışıkları yanıyor ve birileri temizlik yapıyor. Merakla sınıfa girdim, bir de baktım ki, Celal Hoca!

            “ Hocam ne yapıyorsun? Şurada yatılı çocuklar var, onlara temizletseydiniz.”

            Bana verdiği cevabı asla unutamıyorum:

            “ Sen ne diyorsun? Ben o çocukları geleceğin Türkiye’sinin yöneticileri olarak yetiştirmek istiyorum; onlara tuvalet temizlettirip, kişiliklerinin zedelenmesini istemem!”

            İmam-Hatiplim;

            Sen yaklaşan yeniçağın alınyazısı hükmündesin. Sadece memleketin için değil, dünya insanlığının da kurtuluşu için koşacaksın. Yetim kalan İslam coğrafyasını ayağa kaldıracaksın. Türki devletlerden birinde bir dönem, “ezan sesi duymuş!” toprak diyerek, İstanbul’dan götürmüş olduğu toprağı, vitrinine koyup, zaman zaman ona bakıp ağlayan ninenin ruh coğrafyasının mimarı sen olacaksın.

            Tarihe sığmayan seni, elbette küçücük köşeme sığdırmak mümkün değildir. Mânâ atomu olmalısın, ruh tufanları koparmalısın. Ebede uzanan yolda, Sevgililer Sevgilisi Efendimizin yolunu izlemelisin. Kur’an’ı rehber edinmelisin. Bu yolda yürüyüp güzel kokular bırakanları unutmamalısın. Bunun için de çok okumalı ve okuduklarını yaşamalısın. İlim-irfan ehli olmalısın. Kendin için istediğini başkaları için de istemelisin. Ahlak güneşi olarak parlamalısın.

            İnsanlık seni bekliyor, ruhlar senin kokuna muhtaç. Bu çağın yollarına, yıllarına medeniyet kokusu saçmalısın. Ruhlardaki secdeyi kışkırtarak secde devletini sen kurmalısın; İmam-Hatiplim!

            Haydi, İmam-Hatiplim; BİSMİLLAH!

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

 

 

Yorumlar12

  • Yasin 5 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun
    Cevapla
  • Nail Dural 5 yıl önce Şikayet Et
    Muhteşem
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Ayşe Özdemir 5 yıl önce Şikayet Et
    Amin amin...milyon kere amin.yureginze kaleminize saglik hocam.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Dede BÖKE 5 yıl önce Şikayet Et
    Bir imam hatip mezunu olarak çok güzel bir konuyu ele almışın Hocam rabbim imamlı gençlerin sayısını artırsın yüreğine sağlık hocam
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • M.Şahadettin ERARI 5 yıl önce Şikayet Et
    Murat Bey,ben merhum Hocanın hassasiyetinde bir güzel işi kişilik zedeleyici olarak görmek değil,o yaştaki öğrencinin psikolojini okuyup onları rencide etmemek gibi bir güzellik var ,diye düşünüyorum....yoksa kendisi yapmazdı..
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat