Asırlık fatura...

.

  • GİRİŞ19.10.2017 09:41
  • GÜNCELLEME19.10.2017 09:41

Önce kısa bir haber: "Filistinli bir grubun Balfour Deklarasyonu'yla İngiltere'nin Filistin topraklarını İsrail'e verdiğini ve işgal devletinin kurulmasına zemin hazırladığını anlatan afişleri Londra metrosuna asması yasaklandı." Afişleri hazırlayanlar kadar yasaklayanların da bildiği tarihi bir gerçeğin, en azından meraklı olup araştırmayan yeni nesiller tarafından bilinmesini istemiyorlar anlaşılan.
Yani düpedüz ifade ve basın özgürlüğüne aykırı davranıyor İngilizler.
Her şeyin sadece kendi değerlendirdikleri gibi anlaşılması, batılı devletlerin hemen tamamının peşinde olduğu bir husustur. Bu sebeple başka ülkeler söz konusu olduğunda 'ifade ve basın hürriyeti' konusunda nutuklar atarlar.
Mangalda kül bırakmamacasına hem de...
Ancak, kendi ülkelerinde de insanların başlarına gelenlerin tarihi arka planına ışık tutacak birtakım gerçekleri açıklamalarına -işlerine gelmiyorsa-, mani olur ve bunu da, mesela Londra Ulaşım yetkililerinin yaptığı gibi: 'Reklam politikalarına aykırılık' gerekçesiyle izah etmeye çalışırlar.
Filistinli grubun hazırladığı ve asılmasına müsaade edilmeyen afişlerden üçü haberde yer almış. 'Before' ve 'After', yani 'önce' ve 'sonra' başlıklarını taşıyan afişlerin ilkinde Filistinli bir anne ile kızının 1948 öncesi ve sonrası halleri sembolleştirilmiş. Tahmin edileceği gibi 'önce' var olan mutlu aile tablosu, 'sonra' yani İsrail'in kuruluşunu müteakip yerini acıya bırakmış durumda.
İkinci afişte, 'önce' evlerinde mutlu bir beraberlik sergileyen bir ailenin, 'sonra' mülteci kamplarında yaşamaya mecbur kalması vurgulanmış. Üçüncü afişte ise, Filistin'de insanların mutlu bir şekilde dolaştıkları bir sokak 'önce' olarak verilirken, 'sonra' da o sokağın bombalamalar sonucu aldığı yıkıntılarla dolu hal gösterilmiş.

TELAFİ ETMEK...
Afişlerin hepsinin altına, 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu'na muhtemelen Filistinliler'i ve Müslümanlar başta olmak üzere dünya kamuoyunu kandırmak üzere konulmuş bir madde yerleştirilmiş:
"Nothing shall be done which may prejudice the civil and religious rights of existing non-Jevish communites in Palestine." Yani: "Filistin'de Yahudi olmayan toplulukların sivil ve dini haklarına halel gelebilecek hiçbir şey yapılmayacak." 1917'de İngilizler'in Balfour Deklarasyonu ile başlatılan sürecin sonrasında nelere sebep olduğunu, 1948'den itibaren olup bitenleri ve vatansız bir halka verilmek üzere vatanları ellerinden alınan Filistinliler'in günümüzde halen yaşamaya devam ettiği sıkıntıları, hepimiz biliyoruz.
Başlarına dert olmaya başlayan 'Yahudi Meselesi'ni halledebilmek için, onları Ortadoğu'ya ihraç etme yolunu tercih eden ve bu yolda Siyonistlerle anlaşan İngilizler, aradan geçen bir asırdan sonra, konunun aldığı halden memnun mudur, bilinmez.
Ancak 1917 tarihli o deklarasyonun sebep olduğu gelişmelerin sadece Filistinliler'in vatanlarından uzaklaştırılması ile kalmadığının herhalde farkındadırlar. Çünkü o tarihte atılan adımları takiben olup bitenlerin faturası iyice birikti ve Filistin Meselesi, bütün dünya açısından ciddi bir problem haline geldi.
Filistin Meselesi'ne 'Meselelerin Anası' denilmesi boşuna değil.
Günümüzde olup biten birçok olayın arka planında da bu meselenin doğrudan ya da dolaylı etkileri var çünkü.
İngilizler'in, atalarının sebep olduğu kötülükleri torunlarının duymaması için gayret etmeleri, belki anlaşılabilir. Ancak 1 asır önce atılan o kötü adımın yaşattığı acıları, bütün Filistinliler iliklerine kadar hissediyor.
İngilizler tarihi gerçekleri saklamaya çalışmak yerine, yaptıkları kötülüklerin telafisine gayret etseler daha iyi olur... Bu faturanın bir şekilde ödenmesi gerekir çünkü....

TAKVİM

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat