Türkiye İttifakı nedir?

  • GİRİŞ25.04.2019 13:36
  • GÜNCELLEME25.04.2019 15:06

AK Parti’nin İstanbul üzerinden YSK’ya yaptığı itiraz sonuçlanınca “siyasette yeni dönem” tartışması başlayacak gibi görünüyor.

 

 

Başladı bile…

Erdoğan, “Türkiye İttifakı” diye bir tarif yaptı.

 

 

“Türkiye ittifakıyla 82 milyon vatandaşımızı kucaklamak istiyoruz” dedi.

Bahçeli, bunun ne demek olduğunu, Cumhur İttifakı dışında başka bir ittifaktan mı bahsedildiğini, durumu nasıl anlamaları gerektiğini sordu.

Erdoğan, salı günü 23 Nisan özel oturumuna katılmak üzere TBMM’ye geldi.

CHP adına konuşan Kılıçdaroğlu’nun, hitap protokolünde kendisini anmamasına, yeni sistemi tek adam sistemi olarak eleştirmesine rağmen sonuna kadar dinledi.

Konuşma sırası HDP’li Pervin Buldan’a gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan oturumu terk etti.

Daha sonra yaptığı açıklamada da, “Askerimizi şehit edenleri dinleyecek halim yok” dedi.

MHP olanı biteni dikkatle takip etti.

Erdoğan’ın bu tavrı, Bahçeli’nin, “Türkiye İttifakı” ile sorularına cevap oldu mu, bilemiyorum.

Fakat…

Yine de iki partiden, iki görüşten, iki gelenekten bahsediyoruz.

Türkiye’nin nasıl yönetileceğine dair bazı konularda farklı fikirlere sahip iki oluşumundan bahsediyoruz.

Seçimlerden önce Bahçeli’yi izledim.

MHP tabanından gelen, ülkücü geçmişe sahip olup İYİ Parti’de, BBP’de, hatta AK Parti’de siyaset yapan herkesi partisine geri çağırdı.

Adana’da, MHP’nin kuruluşunun 50. yılı dolayısıyla düzenlenen programda, “Size partinin kapılarını değil, yüreğimi açıyorum, yuvanıza geri dönün” dedi.

MHP, Cumhur İttifakı’na sadık kaldı, fakat bir taraftan da kendi tabanını toparlamaya çalıştı.

AK Parti ise partiden ayrılanların, yani trenden inenlerin bir daha binemeyeceğini söyledi.

Seçimden sonra Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın oyunu %53, MHP’nin oyunu da %18.81 olarak açıkladı.

Alınan %53’lük oyun, %18.81’i MHP’nindir, dedi.

Yıllar önce yazdığım bir yazının başlığı şöyleydi: “Tehlike anında MHP’nin zilini çalınız”.

Türkiye, tehlikeli bir süreçten geçti ve MHP’nin zilini çaldı.

Hâlâ aynı fikirdeyim…

MHP, Türkiye’nin siyasi teminatıdır, güvenli bölgesidir, tehlike anında Türkiye’ye ait olduğunu hisseden herkesin rahatlıkla zilini çalacağı ocaktır.

Fakat AK Parti’nin her ne şart altında olursa olsun, en azından eski sisteme göre tek başına iktidar olacağı oyu alması lazım.

Güvenlik politikaları konusunda MHP sonuna kadar haklıdır.

Ülke tehdit ediliyorsa, ‘vadedilmiş topraklar’dan bahsediliyorsa, özerklik, federasyon gibi devletin yapısını bozacak sistemler konuşuluyorsa, MHP, güvenlik politikaları konusunda son derece haklıdır.

Demokrasi, güçlü devlet sistemidir.

İçeride her şey tartışılır, konuşulur, nihayetinde bir sonuca varılır.

Fakat…

Ülkenin sınırları, rejimi, bayrağı, milli ve manevi değerleri tartışılıyorsa, o zaman demokrasiden bahsetmek pek hayırlı bir iş değildir.

Devlet aklı önemlidir…

Toplum olursunuz, topluluk olursunuz, hatta millet olursunuz ama devlet olamazsınız.

O apayrı bir şeydir…

Bu söylediklerimi sağduyulu, hatta solduyulu, ama mutlaka duyulu CHP’li arkadaşlar da takdir edeceklerdir.

Devlet denilen şey maneviyatçı, mukaddesatçı, milliyetçi ve aydınlıkçı fikirlerin toplandığı masadır.

İç içe geçmiş bir sürü değerlerimiz var bizim.

Dilimizi yumuşatalım, halkayı genişletelim, çok sesliliği hâkim kılalım; fakat bu kavramları birleştirmek için mi, yoksa ayrıştırmak için mi kullananlara da dikkat edelim.

“Türkiye benim vatanımdır, ben bu ülkenin sahibiyim, bu ülke de benim sahibimdir” diyen Kürt birliğimizin teminatıdır.

MHP’nin endişelenmesine gerek yoktur.

Sayın Bahçeli’nin ülkücüleri MHP’ye çağırması gibi, Sayın Erdoğan’ın da AK Parti adına çağrı yapması, partisinin ruh köklerine seslenmesi gayet doğaldır.

Demokrasimiz bütün kurumlarıyla işlediği müddetçe içerideki her soruna çare bulabiliriz.

Bulacağız da…

YENİ ŞAFAK GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat