“Ağabeyimin tayini cennete çıktı”

  • GİRİŞ14.12.2018 12:38
  • GÜNCELLEME14.12.2018 12:38

I Radyodan haberi duyduğumda; spiker, maktulün kardeşinin sosyal medyada yaptığı paylaşımı okuyordu: “Ağabeyimin tayini cennete çıktı.” Cümleyi duyunca elimdekini yere düşürdüm. Öylece kaldım bir müddet. Neden sonra oturmayı akıl ettim. Haberi bir türlü anlayamıyordum. Kelimeler kulağıma geliyor ama yan yana gelip bir anlama kavuşamıyordu. Rize’nin şehit emniyet müdürü Altuğ Verdi’nin hayat hikâyesini, başarılarını, idealizmini anlatıyordu radyodaki ses. Ama ben ne olduğunu bir türlü kavrayamıyordum. Kim öldürmüştü? Neden öldürmüştü? Haberin içinde bir kere bile terör kelimesi geçmiyordu.

 

 

Altuğ Verdi’yi kim öldürmüştü?

Aklımın reddettiğini kalbim mi kabul etti, yoksa gözümden akan sıcak yaşlar kendimden uzaklaşmamı sağladı da mı merhumun, maiyetindeki bir polis memuru tarafından, tayin isteği yerine getirilmedi diye hunharca, kalleşçe vuruluşunu idrak ettim...

 

 

Kalleş kurşununu idrak ettiğim noktada, dünya daha da karanlık bir yere dönüştü. Erken gidene, kalleş kurşunuyla gidene yanışımın yanına; onun arkasında bıraktıklarının hüznünün, kederinin, kavruluşunun yanına; toplumsal olarak bütün bunlarla nasıl başa çıkabileceğimizi düşünmenin ağırlığı da ilave oldu.

Tayin isteği ötelendi diye bir insan bir insanın canına nasıl kıyar! Bu cinnet hali mi? Hayır. Başka türlü bir benlik durumu ile karşı karşıyayız belki de... Nitekim uzun yıllar Erich Fromm’un asistanlığını ve editörlüğünü yapmış olan Rainer Funk, 2004 yılında yayımladığı Ben ve Biz/Postmodern İnsanın Psikanalizi adlı kitabında “ekonomik ve toplumsal yapıda ortaya çıkan her köklü değişim kişilik değişimine de yol açar” diyerek postmodern insanın benlik anlayışı konusunda çarpıcı analizler ortaya koymuştu.

2004 yılında hayatımızda sosyal ağların ve internetin etkisi henüz başlamamıştı. Hayatımıza akıllı telefonların dahil olması ile birlikte her geçen gün narsist davranışların kamusal temsili ile karşılaşıyor, düşüncesizliğin bir virüs gibi yayıldığına korku ve endişe ile tanık oluyoruz. Funk, düşüncesizliğin postmodern ben odaklı karakterin tipik bir kişilik özelliği olduğunu söylüyor.

Funk’un, postmodern ben-odaklılık ile ilgili şu çıkarımları, anlamakta zorlandığımız bazı davranışlar için “kullanma kılavuzu hükmünde. Postmodern ben-odaklı kişinin hayat felsefesi şöyle:

“Herkesle ve her şeyle adeta oyun oynar gibi ilişki kurulabilir ve kurulmalıdır. Olmayacak hiçbir şey yoktur ve bu nedenle her şey uyar. Ve uyan her şey “okey”dir. Hiçbir şey yoktur ki, akıp gitmesin. Her şey akıcıdır. Hiç kimsenin neyin iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış, sağlıklı ya da hasta, hakiki ya da yapay, gerçek ya da yanılsama olduğunu söyleme hakkı yoktur. Önemli olan tek şey, benim ben olduğum gerçeğinin ben odaklı biçimde üretilmesidir.”

Rize Emniyet Müdürünü katleden şahıs, savcılığa verdiği ifadede, olayı neden yaptığını hatırlamadığını söylüyor, pişman olup olmadığı yönündeki soruya, “Pişman olsam ne değişecek? Ben bu yaşanan olayları daha nasıl değiştireceğim? Hiçbir şey hatırlamıyorum” diye cevaplıyor.

Dikkat buyurunuz verdiği ifadede ufacık bir empati emaresi yok. Pişmanım demek yerine pişman olsam ne değişecek diyor. Bir adım ötesi benim dediğimi yapsaydı hem ben hapiste olmayacaktım hem de o ölmeyecektiye dönüşecek büyük ihtimal. Katil adeta Funk’un analizini ispat etmek üzere konuşuyor.

II-

Bağımlıları, sosyal hayata sağlıklı bireyler olarak kazandırmak için azami çaba gösteren merhum Altuğ Verdi’nin arkasından

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, “Şehit Altuğ Verdi Operasyonu” düzenleyerek, sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve madde kullanımını özendirmenin önüne geçmek için 26 ilde arama gerkçekleştirdi. 88 şüpheli şahıs hakkında yasal işlem başlatıldı. Bazı YouTuber’lar, takipçilerini uyuşturucuya özendirmek suçundan gözaltına alındı.

III-

Sosyal medya meselesini farklı disiplinlerin bakış açısından istifade ederek çok yönlü bir şekilde ele almak zorundayız.

Bireyler olarak suç unsuru taşıyan bildirimleri gerekli mercilere şikayet etmemiz, ebeveynler olarak çocuklarımıza daha az sosyal medya kullanmalarını sağlayacak zaman ve mekan bilinci vermemiz gerekiyor.

Ve de en önemlisi “beylik silah” taşıyanların düzenli olarak “benlik kontrolleri”nin, psikolojik testlerinin yapılması şart.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat