Ne Yapmalı?

.

  • GİRİŞ08.05.2019 09:02
  • GÜNCELLEME09.05.2019 09:44

Önceki gün akşam üzeri, beklenen İstanbul seçimleri ile ilgili karar sonuçlandı.

 

 

Yüksek Seçim Kurulu, AK PARTİ ve MHP’nin seçimlerin yenilenmesine yönelik başvurularını kabul ederek, 23 Haziran 2019 Pazar günü, İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin tekrarlanmasına karar verdi.

Bu karar, CHP ve İYİ PARTİ yönetimini memnun etmedi.

 

 

Karar açıklandıktan sonra CHP, MYK’yı topladı ve toplantının ardından parti sözcüsü Faik Öztrak bir açıklama yaptı.

Sözcü YSK’yı, kendi varlık sebebini inkar eden bir çeteye benzetti.

Çete deyince; CHP’nin, milletin oyları ile değil de, askeri darbeleri kışkırtarak iktidara gelmeye alışkın olması onun, Türkiye’de sürekli çetelerle, cuntalarla içli dışlı olduğunu hatırlattı bana.

31 Mart 2019 seçimleri de bunu kanıtladı.

Bu seçimde ilk kez, askeri cunta değil de, “Sivil Çete” ile işbirliği kanıtlanan CHP, FETÖ çetesi ile yaptığı organize hırsızlığın suçunu tam bir yavuz hırsız davranışı ile bastırmaya çalışıyor.

CHP bu sefer, FETÖ’nün, dolayısıyla CIA’nin uluslararası hırsızlık ve şantaj çetesi ile birlikte basılmış ve suçüstü yakalanmıştır.

YSK’nın, seçimlerin yenilenmesi ile ilgili kısa resmî kararında, bu çeteye yönelik suç duyurusunda da bulunulmuştur.

Savcılar umarım, titiz bir çalışmayla çeteyi ve işbirliği yaptığı partileri net olarak ortaya koyar.

İşin bu tarafı önemli, fakat ikinci ve asıl, daha önemli olan tarafı ise 23 Haziran’da yenilenecek olan İstanbul seçimlerinde AK PARTİ’nin, daha önce yaptığı hataları görüp göremeyeceği konusudur.

“Ben bilirim”.

“Ben yaptım oldu”.

“Bana mı öğretiyorsunuz? “.

Siyaseti, benden daha iyi mi biliyorsunuz? “.

“Onların kaç oyu var ki..? “....gibi söz, tavır ve davranışlardan şiddetle kaçınılmalıdır.

Bu mesele, hiç kimsenin şahsi meselesi değildir ortada, “memleket meselesi” diye ulvi bir amacı yüklenmiş bir ittifakla, küresel güçlerin projelerini yürüten bir ittifak var.

Sorumluluk sahibi olan her fert, hem tarafını seçmeli, hem de ona göre çalışmalıdır.

Bir hafta kadar önce, bizim sitenin bahçesinde karşılaştığım, 15 Temmuz Gazisi, sağlığının yüzde altmıştan fazlasını kaybeden, 40 yaşlarındaki yakın komşum Levent Bey bana, “Abi, İstanbul seçim sonuçlarından çok, benim oyuma sahip çıkılamaması, bana ağır geliyor, bu yükü taşıyamıyorum..” demişti.

Dün öğrendim, cesur ve yürek aklı ile yaşayan bu hassas kardeşimiz kalp krizi geçirmiş ve şu anda bir hastanenin yoğun bakım servisinde yatıyor.

Sorumluluk sahibi insanların her biri kendi gücü nispetinde bu memleketin yükünü omuzlamış durumdadır.

Bunu dikkate alarak, Cumhur İttifakının ilgili ve yetkili her şahsı da 2002 şuuruyla çalışmalıdır.

Ayrıca Şunlar da Yapılmalı :

1- AK PARTİ İstanbul teşkilatı birlik, beraberlik, dayanışma, koordine kardeşlik anlayışı ve sorumluluğu ile çalışmalıdır.

Mesela; Önceleri titizlikle yapıldığı halde, 31 Mart seçimlerinde yatalak hastalar evlerinden alınıp oy kullanmaya götürülmedi.

2- SAADET PARTİSİ yönetimi ne karar alırsa alsın, partili insanlar bizim kardeşlerimizdir.

Onlarla köprüler atılmamalı, kucaklaşılmalı hatta, birebir konuşularak bu kardeşlerimiz ikna edilmelidir.

3- Kılıçdaroğlu’nu kasetle göreve getiren küresel güçler, Kürtlerin CHP ile birlikte hareket etmesini başardılar ama, Cumhur İttifakı bırakalım tüm Kürtleri kucaklamayı, musalli olan Kürt kardeşlerimizin gönüllerini hoşnut edip, onları bile yanına alamadılar.

Tam tersine, o kardeşlerimizi ya sandığa gitmemeye ya da, sandığa gidip diğer tarafa oy vermeye itecek söz, tavır ve davranış sergilediler.

23 Haziran’da İstanbul’da, HÜDA PAR ile birlikte çalışılmalı, HÜDA PAR’ın hem İstanbulda aldığı oy küçümsenmemeli hem de, bütün Kürt seçmen üzerindeki psikolojik etkisi önemsenmeli ve düşünülmelidir.

Bu konuya, sadece seçimler açısından da bakılmamalıdır, madem “memleket meselesi” diyoruz, Türkiye’nin geleceği için de, mütedeyyin Kürtlerle Türklerin birlikte olması son derece önemlidir ve Türkiye’nin geleceğini hayati derecede ilgilendirir.

4- Başta Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka olmak üzere, Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan ve diğer Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da seçim kazanmış başkanlar 23 Haziran’a kadar İstanbul’da çalışmalıdırlar.

5- Millet İttifakının, her partisinin en az birer müşahidi olduğu halde İstanbulda, 31 Mart’ta, bazı sandıklarda MHP sandık görevlisi yoktu, bu durum telafi edilmelidir.

6- Burada isimlerini yazmayı uygun bulmuyorum ama, sadece İstanbul’da değil her yerde ve her ortamda mütedeyyin camianın çok ciddi eleştiri ve tenkitlerini alan üç bakanlık üzerinde yeniden düşünülmeli ve mümkünse seçimlere kadar bu bakanlar değiştirilmelidir.

7- ‘80-‘90 ve 2000 doğumlu gençler AK PARTİ’nin son seçimlerde kullandığı üslubu sert buluyor, AK PARTİ ilk yıllarda ki yapıcı, birleştirici, kucaklayıcı “kendi üslubuna” geri dönmelidir, CHP bu üslubu taklit ederek oy topluyor.

8- Eğer İstanbulda büyük bir miting yapılacaksa, AK PARTİ bu mitingi tek başına yapmalıdır.

9- AK PARTİ bu seçimin yenilenmesinin sebeplerini İstanbul teşkilatına iyi anlatmalı, teşkilatlar da halka, anlayacağı dilde ve üslupta anlatmalıdır aksi takdirde CHP, seçimlerin devlet gücü ile yeniletildiğini ve hakkının yenildiğini işleyecektir.

NOT1: Yardımlaşmak, farkına varmak ve arınmak ayı olan Ramazan başladı.

Feyzi, rahmeti, bereketi, tüm ümmetin, cümlemizin üzerine olsun.

Merhameti sonsuz olan RABBIMIZ bu kutlu ay hürmetine, bize yeniden diriliş, şuur ve zihin berraklığı versin.

Tüm ümmetin ve okurlarımızın ramazanını kutluyorum, hayır dualarınıızda ismen var olmayı umuyor, sıhhat ve afiyet diliyorum.

NOT2: Cumhuriyet döneminin gözü pek mücahitlerinden, çilekeş yazar, hukukçu, tarihçi ve eylem adamı Kadir Mısıroğlu HAK’kın rahmetine kavuştu, benim ve bizim kuşağın üzerinde çok emeği var, mekanı cennet olsun.

CÜMLEDEN CÜMLEYE....

Dil’de inkılâb olmaz.

İhtiyar tarih, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir çılgınlığa şahit olmamıştır....

Harf devrimi, kütüphaneleri tuğla yığınına çevirip, irfanımızı düne bağlayan köprüleri uçurmuştur.

Müstağribler, zaferin sarhoşluğuyla bedâhetlere meydan okurlar.

Hiç bir ülkenin eşine rastlamadığı bir vandalizme inkılâb adı verilir: Dil İnkılâbı.

Ferman Karaçam - Haber

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

 

Yorumlar1

  • Abdullah öztürk 4 yıl önce Şikayet Et
    Çok yerinde tesbitler. Teşekkür ederim.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat