ABD/PKK/DEAŞ/ Kirli ilişkiler üçgeni

.

  • GİRİŞ16.11.2017 15:24
  • GÜNCELLEME17.11.2017 07:48

Rakka’da ortaya çıkan görüntülere ne diyorsun diye sorulunca, beni dinleyenlere ilkin ABD Başkanı Trump’ın sözlerini hatırlatıyorum.

Trump’ın seçim döneminde birkaç kere tekrarladığı açıklamalarını.

Ne demişti?

“Deaş’ı Obama ve Hillary Clinton birlikte kurup yönetiyor” demişti.

Hadi seçim dönemlerinde dilin kemiği olmaz diyelim.

Peki, Trump bu sözlerini Başkan seçildikten sonra aradan geçen bir yıl içerisinde değiştirdi ya da revize etti mi?

Hayır.

İngilizce de bir sözü vardır.

“Open secret.”

Yani açık sır.

İngilizler, sır gibi duran ama herkesin bildiği bu tür durumlar için üretmişler bu tabiri.

Rakka’da çıkan pis ilişkileri tarif ediyor mu?

Tam anlamıyla evet.

PKK DEAŞ İŞBİRLİĞİ MESELESİ YENİ BİR MESELE DEĞİL

Rakka’da ABD-YPG-DEAŞ işbirliğiyle ortaya çıkan tahliye operasyonu, bizim buralarda yaşayanlar için ağızları açık bırakacak kadar şaşırtıcı bir durum değil.

Aynı kuşkular öteden beri birden fazla hadise de gündeme gelmişti zira.

Mesela Ankara’daki Gar saldırısını DEAŞ’ın yaptığı ortaya çıkmış, ancak yargı makamları saldırıda bir PKK/DEAŞ işbirliği olduğu yönündeki şüpheleri de soruşturma konusu yapmıştı.

Bu ilk elde aklıma gelen bir örnek.

Başka şüpheli vakalar da var.

Mesela, 2015 Haziran ayında YGP’nin eline geçen Telabyad’ın ele geçiriliş hikayesi de böyle bir işbirliğine örnek olarak sunulabilir.

2015 Haziran’ında ne mi olmuştu?

Şu olmuştu:

Türkiye 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını tartışırken, ülkede bir hükümet kurulabilecek mi endişesi yaşanırken, yani memleketin güneyde olup bitenlere bakacak mecalinin zayıfladığı günlerde Telabyad için bir gecelik operasyon yapıldı.

YPG’nin sözde Kobani ve Haseke Kantonları’nın birleşmesini engelleyen stratejik bir değeri olan bu yerleşim birimi, hiç çatışma yaşanmadan bir gece de DEAŞ’ın elinden çıktı, YPG’nin eline geçti.

Şimdi bandı sarıp geriye döndüğümüzde, muhtemelen orada da Rakka’dakine benzer bir tahliye operasyonunun yapıldığını düşünebiliriz.

Rakka meselesi yeni de değil.

Daha önce Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, böyle bir tahliyenin yapıldığını Rusya adına açıklamıştı.

Orada dönen kirli dolaplara vurgu yaparak.

Demek ki BBC’nin geçtiği görüntüler, ya da olayın kendisi daha önce Ruslar tarafından da tespit edilmişti.

Mesele bununla da sınırlı değil.

Yine bir süre önce Rakka’daki DEAŞ militanlarının bir ABD helikopteri ile kentten çıkarılıp bilinmeyen bir yere götürüldüğü yönünde haberler de çıkmıştı.

Şimdi bu haberleri de daha bir ciddiyetle hatırlayabiliriz.

Birbiriyle savaş halinde olan ya da birbiriyle savaş halindeymiş gibi görünen terör örgütlerinin daha yukarılardaki bir akıl tarafından yönetildiğine dair örnekler Rakka’da gördüklerimizle sınırlı değil.

Bunun bir örneği de Almanya’da var.

Kısaca anlatayım:

Almanya’da yılan hikayesine dönen bir NSU davası var biliyorsunuz.

Alman istihbaratıyla ilişkisi ortalığa saçılan, ırkçılık motivasyonuyla biri yunan 9 Türk’ü öldüren neo-nazi yapılanmanın davası.

Bu skandal ilk patladığında örgütün hücre evinde öldürülecek siyasi kişiliklerin listeleri ve bu cinayette kullanılacak silahlar elde edilmişti.

Kısa bir süre sonra El Kaide bağlantılı başka bir hücreye baskın yapıldığında şaşırtıcı bir tablo ortaya çıkmıştı.

Neo-nazi örgütünün hücresinde çıkan silahların seri numaralarıyla El Kaide bağlantılı yapının saklandığı yerde çıkan silahların seri numaraları aynı idi.

Üstelik iki örgütün öldürmeyi planladığı siyasetçilerin listesi de bir diğerinin kopyası idi.

Bütün bunlar komplo teorisi değil.

Hayatın içinden, hayatın olağan akışına uygun düşmeyen ama gerçek olduğu ortaya çıkınca da şaşırmadığımız vakalar.

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat