Sudan izlenimleri

.

  • GİRİŞ24.11.2017 07:26
  • GÜNCELLEME25.11.2017 09:19

Sudan, 2,5 milyon kilometrekarelik toprağıyla Afrika kıtasının en büyük ülkesi.

Beyaz ve Mavi Nil’in toprak renkli sularının iki yanı mümbit arazilerle çevrili.

Gelin görün ki, bu bereketli topraklar hak ettiği ölçüde değerlendirilememiş.

Fakir bir ülke Sudan.

Biraz bununla, biraz da bu fakirliği besleyen yılların birikimi ambargolar nedeniyle varlık içinde yokluk yaşıyorlar.

Ak Parti hükümetinin 2005 yılını Afrika yılı ilan etmesinden sonra, Türkiye’nin yakın ilgi alanlarından birisi de Sudan olmuştu.

Türkiye’nin ‘yumuşak gücünü’ temsil eden kuruluşların etkili ve başarılı işler çıkardığını iki günlük seyahatimizde kendi gözlerimizle de gördük.

TİKA, Sudan’ın toplam nüfusunun neredeyse yarısına dokunan işler yapıyor.

Yunus Emre Enstitüsü, 1000 civarında Sudanlıya Türkçe öğretiyor.

Yıllardır süren Amerikan ambargosu bir ay kadar önce kaldırılmış.

Amerikalılar perde gerisinde ne tür pazarlıklar yaptı bilmiyoruz ama, bu yeni durumun ciddi fırsatlar sunduğu bir gerçek.

Zaten son bir aydır, Çin’den Avrupa ülkelerine kadar pek çok ülke Hartum’a gelerek yeni yatırım imkanları üzerinde çalışmalar yapmışlar.

Sudan’ın çok geniş ve verimli tarım toprakları bünyesinde barındırdığından söz etmiştim.

Bu bağlamda, Hartum’da karşımıza çıkan bir sorundan söz etmek istiyorum.

Sudan yönetimi 4 yıl kadar önce TİGEM’in kullanımı için genişçe bir araziyi tahsis etmiş.

Ancak, bürokratik sorunlar ya da yeterli irade ortaya konamadığı için, bu iş hala sürüncemede kalmış.

Mesele kendine açıldığında Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Ankara’ya döndükten sonra ilk iş, Tarım Bakanı Eşref Fakıbaba’yla bu konuyu görüşeceğini söyledi.

SUDANLILARIN TÜRKİYE SEVDASI

Sudan’ın hem halkı, hem yönetimi Türkiye’yi çok seviyor.

Hartum’da 20 milyon dolar harcanarak yapımı süren büyükçe bir caminin bütünüyle Osmanlı mimarisi benimsenerek inşa edilmesi buna bir örnek.

Türk olduğumuzu öğrenen Sudanlıların güler yüzlü mukabeleleri bile, bu yakınlığı anlatmaya yetiyor.

Ama daha fazlası da var.

Uçağımız Hartum’dan Ankara’ya doğru yönelirken Bakan Kurtulmuş’un anlattığı bir hikaye.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında 7,8 bin Sudanlı bizim buralarda yaptığımız gibi nöbetler tutmuş.

Türkiye için Mehmet Ali Paşa’nın yaptırdığı Cami-i Kebir’de günlerce dualar etmişler.

Kurtulmuş bu konudan bahsedince, 15 Temmuz’un yıl dönümünde dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in Cuma hutbesini hatırladım.

Görmez Hoca, İslam coğrafyasının değişik bölgelerinde Türkiye bağlamında verilen hutbeleri sayarken Sudan’dan da bahsetmişti.

Sudan’ın Nur Camii’nde 15 Temmuz’dan bir hafta sonra hutbe okuyan hoca, cemaatine şöyle hitap etmişti:

“Ey kardeşlerim, bugün Allah’a hamdimizi artırma günüdür. İslam aleminin ateşler içinde yandığı bir dünyada eğer geçen hafta karanlık emellerin emrindeki zalimler, Türkiye’de başarılı olsaydı, umut bağladığımız, son umudumuz da yok olacaktı.”

Sudanlıların Osmanlıya, Türkiye’ye verdiği kıymeti anlatmak için bundan daha fazlasını söylemeye gerek yok sanırım.

Türk Hava Yolları, Hartum’a günlük seferler yapıyor.

Özellikle yaz aylarında talep arttığı için, kapasitesi daha büyük uçaklar tahsis ediliyormuş.

ÖMER EL BEŞİR

Ülkeyi 1989 yılından beri yöneten Ömer El Beşir’le ilgili ne kadarının tutarlı olduğunu anlayamadığımız iddialar, suçlamalar var.

Mesela, Darfur’da yaşanan çatışmalar nedeniyle Lahey’de yargılanması gündeme gelmiş, ancak Mahkeme yeterli delil olmadığı için hakkında bir hüküm geliştirememiş.

Wikileaks belgelerinde kendisinin İngiltere’de bir bankada 9 milyar dolarının olduğu yazıyor ama, banka Beşir’in kendilerinde açık bir hesaplarının olmadığını söylüyor.

Yaklaşık 30 yıldır ülkenin iplerini elinde bulunduran Ömer El Beşir’i sorduğumuz Sudanlılar ve Sudan’da yaşayan Türkler’den de birbiriyle uyumsuz yanıtlar aldık.

Kimi halkı kendisini seviyor dedi, kimi sevmiyor ama korkusundan bunu söyleyemiyor dedi.

İki günlük bir geziden bu bağlamda bir hüküm cümlesi çıkarmak zor olsa da, ambargonun kalkış nedenini de oluşturan Güney Sudan’ın bölünmesi meselesinin kirli bir yönünün olduğu ortada.

Sudan’ın 2011’de fiilen bölünmesinin arka planında petrol meselesi olduğunu söylesem pek şaşırmazsınız herhalde.

Görünür neden etnik gerilim.

Ancak, güneyimizdeki ülkelerde yaşanan sorunların petrolle ilişkisine dair ne söylenebilirse, benzeri burası için de söylenebilir.

Güney Sudan’ın zengin petrol yataklarını kim çıkarırsa, bu işin arkasında nasıl bir akıl olduğunu da o zaman görürüz.

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat