Trump MSB’yi kurtarabilecek mi?

.

  • GİRİŞ20.11.2018 08:34
  • GÜNCELLEME21.11.2018 08:35

Geçtiğimiz hafta sonu, Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda hayattayken yazılar yazdığı Washington Post gazetesi “Trump ne yapacak” sorusunu daha bir kıymetlendiren bir haber yayınladı.

 

 

Gazetenin Cumartesi günkü sayısında çıkan haber, Amerikan İstihbarat Dairesi CİA kaynaklı idi ve sızdırılan haber, CİA’nın Kaşıkçı cinayetinin emrini Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın verdiği sonucuna ulaştığını söylüyordu.

 

 

 

İlk günden itibaren elindeki kanıtlara bağlı olarak Kaşıkçı’nın vahşi bir şekilde katledildiğini Dünya’ya duyuran, Dünya’yı “Cinayet emrini kim verdi” sorusuyla ayağa kaldırmaya çalışan Türkiye’nin tezlerinin ilk defa basın dışında, Amerikan istihbaratı tarafından da teyit edildiği anlamına geliyordu bu haber.

Ki, CİA “Cinayet emrini MSB verdi” derken, dayanak olarak kullandığı kanıtların büyük bölümü de zaten Türkiye mahreçli idi.

Bakalım, ABD istihbaratı, elde ettiği sonucu ABD yönetimi ile cesurca paylaşabilecek mi?

 

Washington Post’taki haber, Trump yönetimini şöyle bir sendeletti.

CİA’nın kanaati böyle olsa bile, bunun kamuoyu tarafından bilinmesi kendisini huzursuz etmiş olmalıydı.

ABD Başkanı, CİA’nın nihai raporunun yayınlanacağı gün olan Salı’yı, yani bugünü işaret etti.

Devamında, politikalarına sorgusuz sualsiz destek veren FOX tv’ye çıkıp, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ne kadar önemli olduğuna dair ‘tekrar cümleleri’ kurdu.

Cinayet emrini MSB’mi verdi diye sorulunca, gözünü spikerden kaçırıp “Kim bilebilir ki!” diye karşılık verdi.

Bunu söylerken içinden muhtemelen “Ben şimdi Prensi kurtarırsam birkaç yüz milyar daha kotarırım” düşünüyor olabilirdi.

 

Aslında Washington Post haberinin doğruluğu konusunda aklı başında kimsenin kuşkusu bulunmuyor.

Bir tür “Açık sır” durumuyla karşı karşıyayız.

Haydi bir de size sorayım:

Sahi, MSB’nin haberi olmadan tuvalet ihtiyacını karşılamaya bile gidemeyecek kadar kendisinin kontrolünde olan bir düzineden fazla adamın, Veliaht Prens’ten habersiz böyle bir cinayeti işleyeceğine ihtimal veriyor musunuz?

 

Ama şöyle bir durum var.

CİA raporunun haberde çıktığı gibi çıkması demek, Trump’ın Kaşıkçı cinayeti konusundaki yol haritasının önüne kocaman bir taş koymak anlamına geliyor.

Çünkü bu durum, emri MSB verdi ortak kanaatinin ilk defa resmi bir Amerikan kurumu tarafından teyidi anlamına geliyor.

Hele hele Trump’a manevra alanı bırakmayacak kadar kesin bir dille söylenirse, yüz milyarlarla ifade edilen silah anlaşmalarının akıbeti ne olur bir düşünsenize…!

 

Trump ne yapacak sorusu, işte bu noktada önemli hale geliyor.

İstihbarat raporu, ‘milli çıkarlar’ gerekçe gösterilerek MSB’yi cinayet denkleminden çıkarma biçiminde açıklanırsa, Trump rahat bir nefes alacak.

Ama Washington Post’teki gibi Prens’in bu işteki ‘Baş sorumluluğu’ dillendirilirse, Trump yeni ‘kurtarma senaryoları’ üzerinde çalışmak zorunda kalacak.

 

CİA’nın sunacağı rapor ve bu raporla ilgili Beyaz Saray’ın belirleyeceği yol haritası Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.

Bir defa “Emri MSB verdi” kanaatinin resmi kurum görüşü haline dönüşmesi, 7 haftadır ‘Soru kipi’ kullanarak bu konuyu dünya kamuoyu önünde canlı tutan Ankara için ciddi bir zafer anlamına gelecektir.

Ayrıca böyle bir durumda, cinayetle ilgili Türkiye kaynaklı ne zaman bir kanıt çıksa, her birine kendince açıklamalar getirmeye çalışan Suudi yönetimi birçok kere olduğu gibi yine açığa düşecek.

 

Neler olup bittiğini göreceğiz.

Kendi diliyle işaret ettiğine göre bu Salı, Trump’ın kesinleşen CİA raporunu hem Amerikan, hem de Dünya kamuoyuna hangi kelimeler ve hangi kanaatlerle açıklayacağını merakla bekliyor olacağız.

Yorumlar1

  • bekir 5 yıl önce Şikayet Et
    MSB değil MbS
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat