Çavuşoğlu ne dedi, ne demedi?

  • GİRİŞ18.12.2018 08:35
  • GÜNCELLEME19.12.2018 08:44

İlk kim kullandı bilmiyorum ama ‘zincirleme haber kazası’ lafını pek bir tuttum.

 

 

Her gün gözümüzün önünden akıp giden tonla haberin, gerçek haber bütünlüğünü ne kadar yansıttığından emin olmak kolay olmuyor, biraz da o yüzden.

Sözünü ettiğimiz zincirleme haber kazasının son örneklerinden bir tanesi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Doha’da yaptığı bir konuşmadan sonra karşımıza çıktı. 

 

 

Haber kanallarının çoğu, kırmızıya bürünmüş “Çavuşoğlu: Esad ile görüşebiliriz” alt yazılarıyla haberi geçti.

Haber kanallarının böyle davrandığı bir ortamda internet sitelerinin, hele hele dünyaya gazeteci olarak geldiğini sanan yaygın sosyal medya kullanıcılarının  ‘gerçeğin bütününü’ araştıracak hali olamazdı haliyle.

 

Halbuki, haberin ilk halinin derli toplu metnine bakıldığı takdirde olgu ile algının ters istikametlerde nasıl ilerlediği kolayca anlaşılabilirdi.

 

Önce açıklamanın kaynağına dönelim.

Bakan Çavuşoğlu 18.Doha Forumu kapsamında CNBC muhabiri Hadley Gamble’ın moderatörlüğünde yapılan oturumda soruları yanıtlıyor.

Kendisine yöneltilen ilk soru, "Suriye'nin geleceğinde Esad'in de yer aldığı tablo olursa bu sizin içinize siner mi?" şeklinde geliyor.

Çavuşoğlu soruya "Şu an yapmaya çalıştığımız şey, ülke için bir anayasanın oluşturulması. Bir anayasa taslağını kendileri oluşturmalı" yanıtını veriyor.

 

Sonra şu şekilde devam ediyor:

 

“Bu süreç, Birleşmiş Milletlerin (BM) şemsiyesi altında olmalı. Kapsayıcı olmalı. Herkes hak sahibi olmalı. Suriye'deki ve Suriye'nin dışındaki herkesi kapsamalı, son yedi yılda yerlerinden edilen, benim ülkemdeki ve diğer ülkelerde mülteci olarak bulunanları kapsamalı. Güvenilir, şeffaf ve demokratik seçimler olmalı. Bu seçimlerden sonra Suriyeliler ülkeyi kimin yönetmesi gerektiğine karar vermeli."

 

Bakan bu ifadeleri kullandıktan sonra bir soruya daha muhatap oluyor ve diyalog şu şekilde gelişiyor:

-Eğer bu seçimlerde Esed seçilirse onunla çalışır mısınız?"

-Eğer demokratik ve güvenilir bir seçim olursa o zaman herkesin bunu değerlendirmesi gerekebilir"

 

Çavuşoğlu’nun cevabının meçhul bir geleceğe dönük ihtimale ve şartlara bağlı olduğu gayet net bir biçimde görülüyor olsa da, haber, çoğu kimsenin zihnine yerleştiği haliyle “Esad’la görüşebiliriz” biçiminde son dakika olarak dolaşıma giriyor.

 

Bakanın kullandığı ifadelerin öyle bir çağrışım yapmış olabileceğini kabul ediyorum.

Ama haber başka, çağrışım başka şeydir.

 

Nitekim kendisiyle ilgili haber 24 saat civarında dolaşımda kaldıktan sonra Çavuşoğlu haberin önceki halini yalanlayarak ne dediğini tekrarlamak durumunda kaldı:

 

“Esad’la çalışırız demedim. Demokratik bir çalışma olursa gözden geçiririz dedim” sözleriyle.

 

Dışişleri Bakanını sözlerinin tam halinin ne anlama geldiği konusunda benim de bir fikrim var.

Daha doğrusu iki fikrim var.

Birincisi, olayın kendisi, bakanın bir gazetecinin üst üste sorduğu sorular karşısında ülkesi adına bir ‘Bomba haber’ verme niyetinden daha çok, belirsiz ve uzun vadeli bir gelecek için ihtimale ve şartlara bağlı bir cevap verme güdüsüyle hareket ettiği intibaı uyandırıyor.

 

İkincisi, Çavuşoğlu açısından o sırada günümüzün şartlarına dönük bir mesaj verme güdüsü devreye girmişse eğer, bunu Fırat’ın doğusuna yapılacak bir operasyon öncesi Şam rejiminden medet uman PKK/YPG’yi zora sokma niyetiyle kullanılmış taktiksel ifadeler olarak görmek mümkün olabilir.

 

Tabi mesele, haberi olduğu gibi anlamak yerine beklenti ya da temenni olarak satın almak isteyenlerin eline düşünce böyle noktalara gelebiliyor.

Suriye’nin şehirleri taş devrine döndükten, bir milyona yakın insanı katledildikten, 8 milyonu göçe mecbur hale geldikten sonra, bir bardak soğuk su içip, bütün bunların birinci derecede sorumlusu olan bir katille yan yana resim verilmesini isteyenlerin sayısı da az olmadığı için, bu tür haber kazaları kaçınılmaz hale gelebiliyor.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat