İletişimde Eğitimin Önemi

.

  • GİRİŞ24.06.2017 08:27
  • GÜNCELLEME26.06.2017 10:35

Eğitim; bir toplumun en temel gelişmişlik göstergelerinden biridir. Ancak; eğitim sadece fenni ilerleme olarak değerlendirildiğinde daha net ifadeyle erdemden, manevi değerlerden, gelenek görenek ve kültürel birikimden ayrı tutulduğunda çoğu zaman insanın ve insanlığın felaketi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden eğitim kavramı ele alınırken niteliksel ve niceliksel değerlendirmelerin yanında “maddi olmayan değerler” çerçevesinde de değerlendirilmelidir.

Eğitimde; “insana saygı göstermeyi” öncelemeliyiz. Fikrini benimsemesek de, saygı duymasak da, kendini ifade etme özgürlüğü birey için önemlidir. Katılmadığınız bir fikre “saygı duyuyorum” demeniz, sağlıklı bir bilgi alışverişine katkı sağlayacağını düşünmüyorum. Samimi ve inandırıcı olduğumuz ölçüde karşılıklı saygın bir ortam oluşur. “Saygı duyduğumuz” fikri, kısmen de olsa benimsiyoruz demektir. Katılmadığımız fikre niçin saygı duyalım?

Toplumda sağlıklı, verimli, katma değer üreten, gerginlik, hakaret ve fitneye mahal bırakmayan fikir ortamının oluşması, düşüncelerin rahat, korkmadan, endişe duymadan ifade edilmesi hem insana saygıyı artırır, hem de kültürel hayatın gelişmesine büyük katkı sağlar. Saygı duyulan şey; fikirlerin kendisi değil, görüş ve düşüncelerin özgürlüğü, ifade hürriyetidir.  İnsanlar; ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi alanlarda benimsedikleri fikirlerini, düşüncelerini sahip oldukları değer ölçülerini ifade edebilmelidir. Onu için; “Müsademe-i Efkârdan, barike-i hakikat doğar” denilmiştir. Bu metod bizim farklı düşüncelere, bilgilere ulaşmamıza imkân sağlar. Farklı düşüncelerin ifade edilebilmesi; farklılığı, renkliliği, çeşitliliği ve rekabeti artırır. Fikir hayatını zenginleştirir. Üretim ve verimliliğe, kaliteye imkân sağlar. İlim hayatımız güçlenir. Fikir, Hikâye,  Roman ve Denemeler gibi yazımlarda seviyeyi yükseltir. Farklı fikir ve düşünce sahiplerini düşmanlarımız değil, arkadaş olarak görürüz. Olgunluğun gereği budur. Farklı görüşteki insanların bir olaya, konuya nasıl baktıkları, nasıl değerlendirdikleri ve neyi önerdiklerini karşılıklı bilmemiz, ufkumuzu genişletir. Hangi yolla fikirlerimizi belirtirsek belirtelim, dikkat edeceğimiz husus; hakaret, aşağılama, yok sayma, ötekileştirme yolunu tercih etmememizdir. Bu durum fikrin ve düşüncenin bittiği çekişmenin ve düşmanlığın başladığı noktadır. Bir kimsenin özeline ve kutsalına hakaret etmek, söz ve eylem de bulunmak özgürlük değildir. Görevimiz; insanın ve fikriyatın kalitesini geliştirip, toplumun istifadesine sunabilmektir. Maalesef ülkemizde farklı söylemler geliştikçe, nazik bir ortam oluşturmak yerine hakareti yeğliyoruz. Bu da haliyle şiddeti doğuruyor.

Eğitim yoluyla, çocuklarımıza ve gençlerimize evde, okulda sosyal çevrede ve iş hayatında birbirimize karşı nasıl davranmamız gerektiğini, konuşma usul ve adabını vermemiz hayati bir konudur. Gençlerimiz karşılıklı konuşmalarında “canım kardeşim” der gibi “aptal mısın”?, “Manyak mısın”? şeklinde hitaplar kullanır oldular.  Eğitim sistemimiz tek tipleştirici, ideolojik, merkeziyetçi ve vesayetçi anlayıştan yani “insan insanın kurdudur” politikasından çıkarılarak “insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır”  ilkesiyle hareket edilmelidir.  Eğitim, sınıf temelli ve ideolojik bir kavganın tarafı da aracı da olmamalıdır.

Dostluk, kardeşlik, arkadaşlık ve samimiyet üzerine bina edilmiş damarı, eğitim yoluyla iyi beslemeliyiz. Kin, nefret ve intikam duygularını hayatımızdan çıkarmalıyız. Kulun kula kulluğu değil, kulun Allah’a kulluğunu, tevhid akidesini kalbimize, dünyamıza, hayatımıza ölçü yapmalıyız. Bu enerji, ancak aile-okul ve sosyal çevrenin elbirliği ve adaletle tesis edilebilir.

Alkolün, içkinin, kumarın, zinanın, faizin vb. toplumu olumsuz yönde etkileyen, esrar, eroin… gibi zararlı madde kullanımına karşı çıkmayı eğitimin bir gereği, insanın yegane görevi olarak nitelemeliyiz. Çocuklarımıza, gençlerimize bunun zararlarını, hazırladığı aile facialarını ve toplumsal geleceğimizin tehlikede olduğu örnekleriyle anlatılmalıdır ve kavratılmalıdır. Ama içki içeni de oruç tutmayanı da caddenin ortasında dövmek gibi bir hakkımızın olmadığını da bilmemiz gerekir. Bir zararı başka bir zararla, ortadan kaldırmanın yanlışlığı gibi. Çocuklarımızı ve gençlerimizi bu baş döndürücü yıkım, kaos, aymazlık, fikir ve davranış anarşisi, kin, nefret, yalan, aldatma vatan, millet ve İslam düşmanlığından kurtarıp, ahlaki sınırlar içerisine çekmek, toplumsal değer ölçülerimiz içinde var olmalarını sağlamak elzemdir. Zira bir neslin değerlerine uygun olarak var olması, gelişmesi, ilerlemesi, idealleriyle mümkündür. Bunu Okul-Aile-Sivil Toplum dayanışması ile yapabiliriz. Milli kimlik ve medeniyet değerlerimizden koparmadan bilimsel disiplinleri rahatça verebiliriz. Çünkü elektronik çağda gençlerimizi hızlı gelişen teknolojiden ve dünyadan koparmamızın imkânı da gereği de yoktur.  Seküler temelli bilimi, İslam karşıtı “bilimcilik dini” olarak ileri sürülmemelidir. Bilim bağnazlığı; bilginin üretildiği, insanın yetiştirildiği, geleceğimizin inşa edileceği okul ve üniversitelerimizde hegomanik baskı aracı olarak kullanılmamalı. Geçmişte evrim teorisi mutlak hakikatin tek kaynağı gibi sunuldu. Şükür ki; yeni müfredat programıyla modern toplum perspektifine uymayan bu gerici, çağdışı ve bağnaz düşünce, eğitim-öğretim alanından çekilmeye başlandı. Zira bu değerler dizisi sınıfsal yapıyı körükledi. Toplumsal eşitsizlikleri üretti. Özgüveni ortadan kaldırdı. Özgürleşmeyi; Batı ideolojisin müsaade ettiği sınırlar içerisine hapsetti.

Eğitim politikasının “Yerli ve Milli” olması gelişmiş dünyadan kopma kendi sınırları içine kapanma olarak düşünülmemelidir. Zaten bu mümkün de değildir. Küreselleşme bilimsel yarış ve rekabet zaten buna müsaade etmez. Bize de pozitif bir katkı sağlamaz.

Diğer alanlarda olduğu gibi eğitimde de Batı modellemesi ve medeniyeti en önemli unsur olarak empoze edilmekte. Maalesef Batı medeniyeti; ayrımcılık, ırkçı söylemlerin artması, işsizlik, gelecekte ilgili umutların karşılığını verememesi, gettolaşma, polis baskısı, yabancı düşmanlığını körüklemesiyle bizzat sorunun kaynağı olmuş durumdadır. Eşitsizlik ve sömürü üzerine kurulmuş bir Batı niçin modern olsun?  İnsanlık tarihinin en büyük katliamını yapan günümüz Batı ve ABD’si neden hala modern ideallerin adresi olsun? Müslüman dünya, değerlerinin ve zenginlik kaynaklarının farkına vardığı gün emperyalizm ve sömürgeciliği yenecektir. Bu farkındalık ancak eğitimle kazandırılır. Bugün Körfez ve Ortadoğu’da olduğu üzere ABD ve Batı; tehdit, korku ve şantaja dayalı politika üretmek, sömürü çarkını nükleer ve kimyasal silahlarla sürdürmeyi nereye kadar başarabilecektir? Ortadoğu’da yaşananlar göstermiştir ki; insani değerlerden, erdemden yoksun bir eğitim ve onun üretime yansıması insanlığı felaha ulaştıran bir sonuçtan ziyade; binlerce insanın ölümü, milyonlarca insanın evsiz barksız kalması ve on milyonlarca insanın sömürülmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı’nın eğitim anlayışındaki temel unsur kendinden olmayanları düşman ilan etmesi, aşağılamasıdır. İkiz kulelerin enkazını görmek için gelen Merhum Muhammed Ali’ye bir gazeteci “Burada üç bin insanı öldüren teröristle aynı dinden olmak size nasıl bir duygu veriyor?”

Muhammed Ali gazeteciye şöyle cevap veriyor “ Beş milyon insanı yakan Hitlerle aynı dinden olmak sana nasıl bir duygu veriyorsa…”

Büyük düşünmemiz gerekir. Zira 1000 yılı aşan büyük bir medeniyetin mensuplarıyız. Unutmayalım Hak ve Adalet temelli bir İslam Medeniyeti, bütün medeniyetlerin önündedir. ABD ve Batı’nın  dünyayı sürüklediği şiddet ve ırkçılık sarmalından ancak İslam Medeniyeti ile kurtulunabilinir. Unutulmamalıdır ki, medeniyet ile teknik üretim aynı şey değildir.  Medeniyet bir değer yansımasıdır.

Vahiyden beslenen Endülüs, Selçuklu, Abbasi ve Osmanlı medeniyeti sadece kendi dindaşları ve yurttaşları tarafından değil realist düşünebilen Batı aydınları tarafından da övülmüştür. Batının “Aydınlanma” kaynağı, Avrupa’nın üzerine doğan İslam güneşi olmuştur. Araştırmacı Alman yazar Dr. Zigrid Hünge; “Batı herhangi bir alanda (tıp, matematik, kimya, astronomi, fizik vb.) birkaç bilim insanı çıkarmış ise, İslam Medeniyeti her alanda dâhiler bölüğünü ortaya çıkarmıştır” diyerek Batıda bilimin gelişmesinde İslam bilgilerinin büyük etkisi olduğuna vurgu yapmıştır.  

Geçmişte olduğu gibi bu gün ve gelecekte de adalet, erdem, diğergamlık, üretim, paylaşım, sosyal yardımlaşma gibi temel değerler etrafında şekillenecek medeniyet tasavvuruyla bu düşünce yapısını somutlaştırarak yeniden El Medinetü’l Fazıla = Erdemli Şehir/İdeal Devlet, İslam medeniyetiyle şahlandırmalıyız.  Bizim medeniyetimizde “insan insanın kurdu” değil, “yurdu” olacaktır. Batının “medeniyetler ittifakı” veya “medeniyetler çatışması” gibi sloganik söylemlerle değil; tüm canlıları içine alan, bütün insanlığı ve tüm coğrafyayı kapsayan bir medeniyet tahayyülüyle yola koyulmalıyız. Eğitim politikamız bu amaç doğrultusunda olmalıdır. Allah (cc)’ın bizlere yüklediği misyona göre hareket etmeliyiz. Çok çalıştığımız, ter döktüğümüz, dürüst ve samimi olduğumuz zaman, Rabbim kaybettiğimiz değerlere yeniden kavuşmamızı sağlayacak ve dünyamızı “Salih insanların yurdu olarak” yeniden bizlere lütfedecektir. Bunun da yolu eğitim, öğretim ve irfandır.

Vesselam.

Yorumlar12

  • Aytekin 6 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet bey elinize yüreğinize sağlık.Gerçekten insan kendi,samimi olduğu şekilde anlar,anlatır,ve idrak eder.Hayırlı günler.
    Cevapla
  • Feyzullah 6 yıl önce Şikayet Et
    Hocamizin fikir ve düşünce özgürlüğü n de deginmedegi konu kalmamış tşk hocam
    Cevapla
  • halise akgül 6 yıl önce Şikayet Et
    Çok teşekkür ederim Mehmet Bey ,Salih ve Saliha insanların yurdu olması temennisi ile kaleminize ve yüreğinize sağlık.
    Cevapla
  • Nezir Demircan 6 yıl önce Şikayet Et
    Evet Hocam,dediğiniz gibi,eğitimde insana saygı,temel taşlardan biridir.Sizdeki bu düşünce,yüce inancınızdan gelmektedir. Ne yazık ki,batının insanı birbirine karşı kurt görmesi,ondaki eğitim maksadını ortaya koymaktadır.Mataryalist felsefenin sonucu budur.Saygılarımla.
    Cevapla
  • Huriye 6 yıl önce Şikayet Et
    Yüzde yüz katılıyorum abicim eline yüreğine sağlık
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat