X,Y,Z Nesli ve Geleceğimiz

  • GİRİŞ29.09.2018 08:59
  • GÜNCELLEME01.10.2018 08:16

 Hiroşima’yı bombalayıp on binlerce insanı, koskoca bir şehri yerle bir eden ABD’lilerin 1940’lı ve 50’li yıllarında dünyaya gelen “baby  boomer”ların  dünyalarında açan çiçekler ve geleceğe dair umutlarından bahsetmeyeceğim. Zira küresel, popüler kültürü taklit ve kendi değerlerimize düşmanlıktan öte bir arpa boyu yol kat etmedik. Bizde 1930 – 1950 arasında doğan insanların yırtılan elbiselerine yama vurmaları, onarmaları, sökülen, delinen ayakkabılarını ''Köşger’lere” diktirmeleri, öğrencilerin bir önceki seneden yarım kalmış defterleri kullanmaya devam etmeleri, eskiciden kitap almaları ya da değiştirerek kullanmaları, dedelerinden kalma kitapları ciltletmeleri imkânsızlıkla beraber daha çok tutumluluğun ve kanaatkâr olmanın bir ifadesiydi. İnsanlarımızın “imece usulü” işlerinde birbirleriyle yardımlaşmaları, ailelerine olan bağlılıkları, çevresine olan sadakatleri, saygı ve hürmetleri hayata ayrı bir güzellik katmaktaydı.

         Ana babalarıyla, eşleriyle ve konu komşu ile aralarında bir kırgınlık olduğunda; ilim, irfan sahibi, sözü sohbeti dinlenen, güvenilir önder insanların hakemliğine başvurulur, işler kavuşturulur, araları düzeltilirdi. Eş dost, akraba ve komşuların husumetlerine izin verilmezdi. Toplumun kanaat önderleri; “hâkim, onarıcı, telafi edici, tamir edici, arabulucu” rolleriyle ailevî ve toplumsal barış ve huzurun teminatıydılar. Köy, ilçe ve şehir meydanları hayatın ruhuydu.  Bu meydanlarda yaşlılarla çocuklar ve gençler buluşur, geçmişe yönelik hatıralar paylaşılır, örf, âdet, gelenek ve değerlerimiz anlatılır, edep, adap ve saygı öğretilir, cami ve namaz teşvik edilirdi. Merkezden çevreye doğru uzanan sert bir rüzgâr bu güzelim iklimi bozmaya başladı. Büyüklerimizin bu samimi çaba ve gayretlerinin; “Çaresizlikten, yokluk ve yoksulluktan ve hatta cimrilikten geldiğini” düşünen seküler kuşağı (1960 – 2000  ) olan  ‘X’  nesli, verilen bu toplumsal ve kültürel mesajı alamadı.  Özellikle bu kuşak dini ve toplumsal değerlerimize karşı isyan kültürü ile yetiştikleri/yetiştirildikleri için büyük bir toplumsal bozulmanın aracısı ve taşıyıcısı oldular. İslâm’a, ahlâka, örf, âdet ve geleneklere ait her türlü değerden kurtulup batılı hayat tarzına sahip olursak, geri kalmışlıktan kurtularak uygarlık ve bilim yolunda gelişeceklerini, ilerleyeceklerini söylediler, yazdılar ve okuttular. Peki, sonra ne oldu?  Geri kalmışlık kader, vatanımız darbeler ülkesi oldu. Yakıldı, yıkıldı. Gençliğimiz ve geleceğimiz imha ve heba edildi. II. Dünya Harbinde yerle bir edilen Almanya’ya,  galip bir devletin çocukları işçi oldu. Nerede o teknolojik atılım ve uygar dünya standardına yükselme? Resmen devletin teknoloji ve savunma sanayi üretimine, transferine engel olduğu yılları okudukça hayıflandık ve derin bir ah çektik. Gelinen nokta koskoca bir hiç ve yalan. İşte hâkim ‘X’ kuşağının hikayesi bu.

 

 

         1980’li – 90’lı yıllarda dünyaya gelenlere ‘Y’ nesli denildi(!) Şu anda bu nesil 20 – 30 yaşlarını sürüyorlar.  Bugün varlığı ile övündükleri bu neslin; 18 yaşından itibaren ailelerinden ayrı ve bağımsız yaşama istekleri, manevi değerleri benimsemeyen, dindar olmayan, evlerde kızlı erkekli birlikte yaşayan, nikâhsız birliktelikler... Hatta sayısı nadiren az da olsa bir çocuktan sonra evlenmeye karar verenler. Aile içinde bireysel özgürlüklerin ön plana çıkması,  kız ve erkeklerin birliktelikleri, kürtajlar, ihanetler… Bırakın yapsınlar, bırakın yaşasınlar çığırtkanlığıyla sefalete sürüklenmiş, geleceği çalınmış bir nesil. Bitmedi; Anne, baba ve büyüklere karşı saygısız söz, tutum ve davranışlar. Yalnızlık, bireycilik, çok kazanma, doyumsuzluk, sık sık iş değiştirme, tatminsizlik, ruhi ve manevi boşluk, kavga, kıskançlık, çekememezlik ve olumsuz rekabet, şeytani vehimler, vesveseler, şüpheler, öfke ve düşmanlıklar hâkim oldu. Kötülüğün taşıyıcısı ve yayıcısı durumuna düştüler. Genel olarak özendirilen hayat tarzı bu çerçevede cereyan etmektedir. Böyle bir hayat tarzının nesiyle övüneceğiz? Kaide ve kural tanımama, saygısızlık gibi saçmalıkların nesini hoş göreceğiz? Yalan, hile ve aldatmaya teslim olmuş bir hayat… Bu jenerasyonun hayatından bilimsel rekabet, kendimize ve dünyaya ait sanat, kültür, edebiyat, eğitim, teknolojik alanlarda insanlık yararına yeni yeni gelişmelere imza atmak şeklinde gelişse. Kibarlık, kalp kırmama, aşağılamama, kibirli olmama hayatlarının yegâne değeri olsa, eyvallah, baş göz üstüne.

         2000’den sonra doğanlar da ‘Z’ nesliymiş. Bugün bunların en büyüğü 18 yaşında. Bir köşeye çekilirler, internete dolaşırlar, hem filim izlerler hem de tweet atarlar. Evde, yolda, okulda, otobüste, tramvayda, metrobüste, metroda, serviste ve her yerde telefon kulaklarından ve ellerinden düşmez.  Filim seyrederler,  sosyal medya üzerinden sosyalleşirler. Sorumluluk almazlar, söz dinlemez, ders çalışmazlar, anne ve babayı azarlarlar. Peki, hangi anne, baba ve öğretmen bu durumdan memnun, şikâyetçi değil?  Din, iman, ahlâk, ibadet, edep, hayâ, saygı, hürmet, irfan ve söz tutma gibi değerler; ‘X’, ‘Y’ ve ‘Z’ neslinin hayatında yeri yok. Daha 5- 6 yaşlarında kızını dans, bale ve benzeri kurs ve etkinliklere gönderiyor, Mozart dinliyorlarsa bu ‘çağdaşlık’, ama ‘Kur’an’ öğrenmeye gönderiyorsanız; “Aaa bu yaşta zavallı çocukların zihinleri nelerle dolduruluyor, ne ile meşgul ediliyor, bakar mısınız olacak şey değil” derler. Hemen laiklik karşıtı gerici ve mürteci damgasını yersiniz. Çocuklarınızı İmam-Hatip Okullarına gönderiyorsanız, inançlı, imanlı, dindar ve saygılı yetiştiriyorsanız,  ‘Z’ neslinin tümünü “imam” yapmak istiyorsunuz, demektir. Sekülerizm adına nefret duygunuzu ne zaman yeneceksiniz? Laisizm adına Müslümanlardan rövanş almanız yetmedi mi?

 Allah korkusundan uzak, saygısız, sorumsuz, ruhsuz, ateist, bencil, düşüncesiz, vitrin güzeli, empati ve sempati yoksunu, kendini hayatın merkezine koyan batıcı popüler kültür hastalığına çocuklarımızı ve gençliğimizi teslim etmeyeceğiz. Şerde hayır aramayacağız. Doğru, dürüst ve adaletli olacağız. Kitapla aramıza mesafe koymayacağız. Sözümüzle özümüz bir olacak. Fikri ve düşüncesi ne olursa olsun insanlarla iletişimimizi devam ettireceğiz. Fitne, fesat ve düşmanlığa sebebiyet veren davranış ve sözlerden uzak duracağız. Cehalet, gaflet ve sefaletin bizim dünyamızda yeri yoktur. Yanlış ve hata yaptığımızda; özür dileme ve pişmanlık erdeminden uzaklaşıp egomuzun kurbanı olmayacağız. İffetin, adaletin, özgürlüğün, insan hak ve hukukunun,  bilimin timsali ve yılmaz savunucusu olacağız. Dün, bugün ve yarın idealimizdeki neslin, değiştirilemez özellikleri böyle olacaktır.  Unutulmamalıdır ki geleceğin inşası geçmişin malzemeleriyle yapılır.

 Vesselam.

Yorumlar22

  • Sevilay Meral 5 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize, yüreğinize sağlık hocam. İnşallah sizin gibi hocalarımızın önderliğinde nesillerimizi doğruya, ve en önemlisi 'Kitaba' yönlendirebiliriz. Saygı ve dua ile..
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Ferdi 5 yıl önce Şikayet Et
    X.y.z nesli ile ilgili Yılmaz Özdilinde bir yazısı var. Bu yazının tam karşıtı... sanırım cevap niteliğinde olmuş... yoksa bu x.y.z neslini başkaları da mı kullanıyor bizim haberimiz yok??
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Mehmet Doğan 5 yıl önce Şikayet Et
    Aynen öyle. Çok teşekkür ederim
    Toplam 1 beğeni
  • Ahmet sarıhan 5 yıl önce Şikayet Et
    Sayın hocam allah sizlerde her iki cihanda razı olsun okada güze okada üzen ve ihtiyaç ola bir yazılım olmuş bunda fazlası olamaz rahmetli erbakan hoca diyordu sizi gıdı taklitçiler yani bizi alıştıra alıştıra üzümde uzaklaştırırlar biz üzümünü kayıp etmişiz teknolojik bir çağdayız internet ortamısorumsuz ve sorgusuz bir meydanda herkes bu meydanda süresiz koşuyor aklı telefonlar evde ailenin mühabetini bitirmiş saygılar
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Kamil 5 yıl önce Şikayet Et
    Hükümet bunca yıl bir çözüm üretmeliydi , eğitim konusunda hep yanlış kararlar alındı. Ecdadımıza düşman azınlık bir grup hep baskı yaptı ve doğru kararlar almamızı hep engelledi. Bir insanın imansız ölmesi bütün insanlığın yaşamını kaybetmesinden bile ağır bir sonuçtur. Canımızı bile ortaya koyup İslam ahlakını gençlerimize kazandırmalıyız. Bizim önderimiz Hz Muhammed (SAV) diyoruz ama bunu ders kitaplarında göremiyoruz. Bu kısır döngü ne zaman bitecek . Allah yardımcımız olsun.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Ahmet 5 yıl önce Şikayet Et
    sorumlu bir nesil değilde sorunlu bir nesil yetiştiriyoruz.Bunun farkında olarak Çareler üretenler selam olsun
    Cevapla
  • Mehmet Doğan 5 yıl önce Şikayet Et
    Aynen öyle Ahmet Abi, Sorulu nesiller üretiyoruz
  • hasan mutluoglu 5 yıl önce Şikayet Et
    1960 lı yillarindan gunumuze kadar yasadiklarimi ve bir egitimci olarak gozlemlerimi ozetlediniz.Tesekkurler. Hasan Mutluoğlu Konya
    Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat