Cemal Kaşıkçı olayının arka yüzü

  • GİRİŞ20.10.2018 09:57
  • GÜNCELLEME22.10.2018 08:21

Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın evlilik işlemlerini yürütmek üzere 2 Ekim 2018 tarihinde Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki Konsolosluğu’na girip bir daha çıkmamasının sır perdesi aralanmaya çalışılıyor. Yerli ve yabancı yazılı ve görsel basının birleştiği ortak kanaat,  Cemal Kaşıkçı’nın bir suikasta kurban gittiği yönünde. CNN International ve El Cezire’nin verdiği habere göre; Suudi Arabistan’dan dört askerin Veliaht Prens Salman’nın elit koruma ekibinden olmak üzere 15 kişilik “infaz timi”nin geldiğini, Kaşıkçının bu infaz timi tarafından öldürüldüğü ve cesedinin parçalanarak bavullara yerleştirildiği ve hemen konsolosluktan ayrıldıkları ifade edilmektedir. Cinayet olayının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşti ise;  Konsoloslukta mı yoksa konutta mı işlendiği, parçalı cesedin toprağa mı gömüldüğü yoksa denize mi, ya da başka bir yere mi atıldığı araştırma ve inceleme sonunda ortaya çıkacaktır.

Ülkesine dönen ya da acilen çağrılan Konsolos Muhammed  Uteyb görevden azledildi. Hakkında soruşturma başlatıldığı basına yansıdı.  Trump’ın, “Cinayeti; devletten bağımsız olarak hareket eden serseri katiller işlemiş olabilir” açıklamasını, ABD muhalefeti: “Suudi rejimini aklamaya yönelik olduğu ve Suudi Arabistan ile kişisel ticaret yaptığı ifade edilerek” sert bir şekilde eleştirilmiştir.  ABD’nin bu tavrı cinayet soruşturmasını kapatma ve ipe un serme gayretidir.  Bu vahşi katliamın ardından Pompeo’nun  Riyad ziyareti ile birlikte  alelacele Veliaht Salman’ın talimatıyla 100 milyon doların ABD hesabına aktarılması dikkatleri Suudi rejimi ve  ABD’ye çevirdi.  Konsolosluğun aranmasına başta yanaşmayan Riyad, daha sonra sınırlı ölçüde izin verdi. Ne zaman? Tam 13 gün sonra.  Yıkama,  boya, badana ve vernikledikten sonra.  MİT, Emniyet ve Cumhuriyet Savcılığı ortaklaşa dikkatli ve titiz bir çalışma yürütmektedir. Kaşıkçı olayı ile ilgili kanıtlara ulaşılmış mıdır? Resmi bir açıklama yapılmasa da bu yönde bir takım bulguların olduğu basına yansıdı.

 

 

Peki, Neden Kaşıkçı? Ve Neden İstanbul?  ABD’de yaşayan Kaşıkçı evlilik belgelerinin ikmali için ilk müracaatı Washington’daki Suud Büyükelçiliği’ne yapar. Elçilik,  Kaşıkçı’yı İstanbul Suud Başkonsolosluğu’na yönlendirir.  Böylelikle cinayet mahalli Türkiye olarak seçilir. Ve Kaşıkçı’nın ölüme yolculuğu başlar. Hemen akabinde başta BAE olmak üzere  Suudi ve diğer Körfez medyasının Türkiye, İran, Katar ve İhvan bağlantısı üzerinde durması  bir gazeteciyi aşan hesaplaşmayı  resmetmektedir. Türkiye’nin Katar’da “üs kurması” Suudi Arabistan ve BAE’nin, Katar oyununu bozdu. BAE, Suudi Arabistan ve Mısır; 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasına büyük umut bağlamışlardı. Hatta Veliaht Muhammed b. Salman, Türkiye ve Katar’a karşı diplomatik olmayan sert bir üslup kullanmaya  başladı.  Dahası  İsrail, ABD, BAE ve Suudi işbirliğinde; Kudüs’ü İsrail’e  vermek suretiyle Filistin halkının  Sina Çölü’ne sürülmesi  projesi  üzerinde durdular. Fakat hesap tutmadı. Yemen’den Filistin’e ve Suriye’ye uzanan bölgede ABD, BAE ve Suudilerin planları Türkiye tarafından bozuldu.  Muhammed b. Selman;  “Türkiye,  Katar ve İran’ı şer ekseni olarak ilan etti.”

Suudi Gazeteci  Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan ve BAE’nin Körfez, Filistin ve Suriye politikasını eleştirdiği, uyarılarda bulunduğu, ABD’nin, İsrail’in işgalci politikasını desteklemesini, Filistin halkının katliamına seyirci kalmasının yanlış olduğunu dile getirmesi, Suudi Rejimi tarafından istenmeyen kişi ilan edilmesine sebep oldu. Ayrıca ARAMCO şirketi  ve  Suudi  Veliaht Muhammed Selman’ın içerideki kirli politikalarını ayrıntılarına varıncaya kadar bilmesi  ortadan kaldırılmasına sebep oldu.  Suudi Arabistan, ABD’nin bilgisi doğrultusunda Kaşıkçı operasyonun Riyad’nın bilgisi dışında yapıldığı, olaya karışanların sorumlu tutulabileceği ile ilgili bir rapor hazırlandığı yolunda duyumlar alınmaktadır.  Gelinen noktada Veliaht Salman için felaket süreci başlamıştır.  Ancak Trump’ın  Ortadoğu ve Körfez politikası Suudi Arabistan, BAE ve İsrail’in çıkarlarına dayanmaktadır.  Trump’ın iktidara gelmesinden bu yana en büyük silah müşterisi Suudi Arabistan ve Suriye’de PKK/YPG’ye verilen silahların finansörü de Veliaht Salman’dır. Bu durumda petrol ve finansal kaynağın adresi Riyad, ABD tarafından bir yaptırıma muhatap olur mu? Yoksa korumacı politikalara devam eder mi? Bunu pek yakında göreceğiz. Bu aşamadan sonra Kaşıkçı olayının örtbas edilmesi mümkün gözükmemektedir. Bu son derece elim olayın bütün ayrıntılarıyla araştırılması, suçluların cezalarının verilmesi gerekmektedir.  Bu konuda Başkan Erdoğan çok dikkatli diplomatik bir strateji yürütüyor. Bütün kirli tezgâhları alt üst etti.  Suudi Arabistan’ın PKK’ya yardımını affetmeyeceğini düşünüyorum.  Zira inisiyatifin Başkan Erdoğan’da olduğuna inanıyorum. Ancak Suudi rejiminin faili meçhulleri ve ölümleri o kadar çok olmasına ve Kaşıkçı’nın bir numaralı faili gözükmesine rağmen “Demokrasi, özgürlük ve insan hakları havarisi” batıdan şimdiye kadar ciddi bir ses çıkmadı.  Para ve petrolün gücü önünde eğildiler. Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Washington Post için kaleme aldığı “Arap dünyasının en çok ihtiyacı olan şey ifade özgürlüğü” başlıklı yazısını yayımlayan Editör; “O artık aramıza dönmeyecek” dedi.

       Yazımı geçen hafta cereyan eden bir olaya değinerek kapatmak istiyorum. Yunus Saba ve arkadaşının, Atatürk büstü önündeki davranışı örnek alınacak, takdir edilecek bir durum değildir ve saçmalıktır. Ancak Polisin, bu yanlış davranışa karşın, çocuğu tek ayak üzerine durdurarak; “Ben bir o… Çocuğuyum” dedirtmesi daha büyük yanlış ve suçtur. Polisin görevi zanlıyı adalete teslim etmektir. Bu ülkede Atatürk’ü seven olduğu gibi sevmeyen de olabilir. Bir insanı sevmek ve sevmemek zorunluluğu standartları yüksek demokratik ülkelerde kabul edilebilir bir durum değildir. Büste zarar vermenin, uygunsuz davranışta bulunmanın ne çocuğa, ne de bu ülkeye bir faydası vardır. Burada eğitimin önemi ortaya çıkmaktadır.

Çocuklarımıza, gençlerimize okulda, kamu görevlilerine sürekli hizmetiçi eğitim kapsamında; ilim, irfan, ahlak ve davranış bilimleri örneklerle verilmelidir ki bu nevi nahoş durumlarla karşılaşılmasın. 

 Vesselam.

Yorumlar19

  • Taner Başkaya 5 yıl önce Şikayet Et
    Yerinde ve tespiti tam bir yazı kaleminize sağlık üstadım bizleri bileğilerinizle aydınlattığınız için
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Sıdıka yıldız 5 yıl önce Şikayet Et
    Yerinde bir yorum kaşıkçı cinayetiyle ilgili ve eğitime gelince okullarda AHLAKdersinini n ayrı bir ders olarak verilmesi en doğrusu
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Sevilay Meral 5 yıl önce Şikayet Et
    Hocam, bu karmaşık olayı aydınlatıcı ve yol gösterici bir yazı olmuş. Ayrıca ülkemizde cereyan eden olayla ilgili görüşkerinize de sonuna kadar katılıyorum.. Her alanda eğitim artık yeterli değil, ilim ve irfan verilmeli.. Hürmetler..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İsa Dilek 5 yıl önce Şikayet Et
    Hocam kaşıkçı olayını derli toplu olarak Körfez ülke hesapları ile birlikte ortaya koymuş kapsayıcı bakış açısı mükkemel olmuş. Kaleminize sağlık
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Servet Doğan 5 yıl önce Şikayet Et
    Ağzınıza sağlık sayın hocam. Arabistana bir yaptırımı olmalı bunun
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat