Çekilme Kararı Nasıl Okunmalı?
.
- GİRİŞ29.12.2018 09:37
- GÜNCELLEME31.12.2018 08:35
Yeni dünya düzeni, insanların mutluluğu yerine, korku, endişe, karmaşa, savaş ve sömürünün adresi oldu. Avrupa’da yüzyıl savaşları, arkasından Hitler, Mussoloni, Stalin derken milyonlarca insanın hayatına mal olan savaşların sorumluları batı ürünü komünist ve faşistlerdir. ABD desteği ile toparlanan Avrupa ülkeleri topyekûn İslam coğrafyasına saldırdılar.
Osmanlı Devletinin İslam coğrafyasından çıkarılması, İstanbul ve Anadolu’nun işgalini müteakip, emperyalist ülkeler; geriye sınırları adeta cetvelle çizilmiş bir coğrafya bıraktılar. Hiçbir zaman savaşın bitmediği İslam coğrafyası Filistin, Suriye, Irak, İran, Somali, Yemen, Afganistan ve Miammar’da Budist, Doğu Türkistan’da Çin zulmü; ölüm, vahşet, işgal ve sömürüyü bu coğrafyanın kaderi haline getirdi.
Suriye’de 5-6 yıldır süren ABD, Batı ve Rusya destekli iç savaş, binlerce insanın ölümüne, yurdunu, toprağını terk etmesine sebebiyet verdi. Baba Esad’ın, Hama-Humus’da başlayan katliam ve zulmü, oğul Esad’la, tüm Suriye’yi içine alarak devam etmekte. Ülke fiilen parçalanmış, Esad meşruiyetini kaybetmiştir. Suriye’de korkunç bir dram yaşanmaktadır. ABD, binlerce tır dolusu silahı paralı askeri PKK/PYD’ye verdi. Bir ordu tahkim etti. Akdeniz’den Irak sınırına kadar, İsrail yanlısı seküler bir Kürt Kantonu oluşturmak üzere çalışmalar başladı. Türkiye’nin emniyet ve güvenliğini yıllardır tehdit eden PKK’ya bir kanton ya da devlet kurdurulması olası değildi. ABD’nin Suriye konusunda, Stratejik ortak ve müttefiki bir ülke olan Türkiye ile işbirliği yerine, önce terörist dediği PKK/PYD’yi tercih etti. Türkiye bütün diplomatik ve barışçıl yolları denemesine rağmen sonuç alamadı. Bunun üzerine Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekâtı ile ABD ve PKK’nın Akdeniz bağlantı oyununu bozdu. PKK Kantonun İsrail ve Kıbrıs’a komşuluk hayali suya düştü. Baştan bu yana ifade edildiği üzere aynı kararlılık Fırat’ın Doğusu içinde geçerliydi. Bunu Başkan Erdoğan ve Savunma Bakanı Hulusi Akar net ve açık bir şekilde ABD başta olmak üzere ilgili tüm taraflara söylediler. Bu durumda ABD, ya Türkiye ile göğüs göğüse çarpışacak yahut anlaşma yoluna gidilecekti. Zira Mit Tırları, Gezi, 17-25 Aralık girişimi ve 15 Temmuz Darbe Kalkışması ile Türkiye’yi domine ederek kendi içine kapatacaklar ve iç çatışma ve darbelerle bertaraf edeceklerdi. Fakat bunu yapmaya muvaffak olamadılar. Nihayet Trump, “askerimizi çekiyoruz” açıklamasını yaptı. Şimdi konuşulan; Trump, sözünü yerin getirecek mi? Yoksa eskiden olduğu gibi kendi içinden ve dışarıdan gelecek tehdit ve telkinler sonunda bir takım mazeretler üreterek Suriye’de kalmaya devam edecek mi? Veya başka bir hesabı var mı? Bu durumu ''Türkiye’yi, Suriye’nin içine çekip, Esad rejimi ile karşı karşıya getirerek Astana sürecini bozmak ve Rusya, Türkiye ve İran ittifakını sonlandırarak, ABD karşısındaki bu gücü dağıtmak” olarak değerlendirenler olduğu gibi, İngiltere ve Fransa’nın ABD’nin bıraktığı boşluğu dolduracağı, değerlendirmeleri de mevcut. Trump’ın çekilme kararına İngiltere, Fransa, Pentagon ve İsrail tepki gösterdiler. Hatta Savunma Bakanı Mattis “çekilme kararını imzalayıp istifa etti.'' Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve PKK “Ne olur çekilme” diye adeta yalvardılar. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, apar topar Ankara’ya geldi. Hükumet tarafından Putin’e bilgilendirme yapılacağı ifade edildi ki bu durum, Astana sürecine sıkıntı vermeyeceğinin bir ifadesi olarak değerlendirilebilir.
Dışta ve içte, Erdoğan düşmanları boş durmuyor. Trump iyi bir tüccar. Erdoğan ise iyi bir stratejist ve oyun kurucu. Son hamlesi küresel bir başarıdır. Ancak bu toprakların emperyalistlerin bitmez tükenmez oyun otağı olduğu unutulmamalıdır. Şeytan ayrıntılarda gizlidir. Rehavete gelmez. Olup bitenler çok iyi etüt ve analiz edilmeli ve ona göre vaziyet alınmalıdır. Her ne olursa olsun Türkiye, vermiş olduğu bu kararı zamanında ve hızlı bir şekilde uygulaması gerekir. Bu harekât bölgede, yeni kurgulanacak oyunlara alan açtırmaz ve önünü keser. Ta baştan bu yana ifade edildiği üzere 900 km sınır hattında, 45-50 km içeri girip, Ülkemizin emniyet ve güvenliğini teminat altına alması, Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine ve evlerine huzur içerisinde dönmelerinin sağlanması oldukça tarihi bir öneme sahiptir. Türkiye’nin Afrin ve El Bab’da; şehrin güvenliği, imar ve ıslahı, sağlık ve eğitim alanlarına yapmış olduğu çalışmalar; talancı ve işgalci bir kültürün değil, medeniyet değerlerinin izlerini taşımaktadır. Medeniyet tarihimizi yeniden yazmanın şevk ve azmiyle görelim Mevla neyler eylerse güzel eyler.
Vesselam.
Yorumlar12