İstiklal Marşımızın TBMM’de Kabulü

  • GİRİŞ16.03.2019 09:48
  • GÜNCELLEME18.03.2019 08:49

İstiklal Marşımızın TBMM’de kabulünün 98. Yılında merhum Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle anıyorum. Akif, mazide kalan bir hatıra değil, geleceğimiz için ilham kaynağı olan hayatı, ibret ve hikmetlerle dolu canlı bir tarihtir. Bu münasebetle merhum Akif’in hayatından bazı önemli kesitleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Mehmet Akif, 1873 yılı Aralık ayında İstanbul, Fatih Sarıgüzel Mahallesi’nde dünyaya gelmiş, Arnavut asıllı bir baba, Buhara asıllı bir annenin çocuğudur. Babası Mehmet Tahir Efendi, Annesi Emine Şerife Hanım’dır. Temiz, titiz, disiplinli ve ilim erbabı bir babanın terbiyesinde yetişmiştir. 4 (Dört) yaşındayken Fatih’te Emir Buhari mahalle mektebine 2 (İki) yıl devam etti. Akabinde Fatih İbtidaisi’ne (İlkokuluna) başladı. Üç yıllık ilkokul öğreniminin ardından Fatih Merkez Rüşdiyesi’ne girdi. Sadi Şirazi’nin Bostan ve Gülistan’ı ve Mesnevi’yi bu yıllarda okudu. Mekteb-i İdadi’nin hazırlık kısmı olan Mülkiye Mektebi’ni bitirdi. Daha sonra Mülkiye Mektebinin Yüksek kısmına başlayan Akif, kısa bir süre sonra bu okulu bırakarak Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebine (Veterinerlik Fakültesi) geçti. Bu okulu birincilikle tamamladı. Tahsil hayatında çalışkanlığı, zekâsı, yüksek ahlakı ve şiire olan düşkünlüğü ile dikkat çeken Merhum Akif, “bence iki şey mukaddestir; 1. Din, 2. Dil’dir”, diyor.  Çok iyi derecede Arapça, Farsça ve Fransızca biliyordu. Ziya Paşa, Sadi Şirazi, Muhammed İkbal, Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza’nın Akif üzerinde tesirleri olduğu ifade edilmektedir. Ancak,  Abdülhamid’in daveti üzerine İstanbul’a gelen Cemaleddin Afgani ile görüştüğünü doğrulayan bir bilginin olmadığı belirtilmektedir.(1) İstiklal harbinde Büyük Millet Meclisi azalığına seçilinceye kadar siyasetle geniş bir alakasının olmadığını ifade eden Akif, uzun yıllar Baytarlıkla meşgul olmuş, Darülfünun’da müderrislik yapmıştır.

 

 

Meşruiyetin ilanından sonra uzun tartışmaların ardından Akif, İttihat Terakki Cemiyetine katılma noktasında; yemindeki “bila şartu kayd cemiyetin emirlerine itaat” kaydının kaldırılmasını istedi. Arkadaşları yemin ederek cemiyete katıldılar. Ancak Akif: “Ben cemiyetin yalnız emr-i marufuna biat ederim. Mutlak surette yemin etmem ve söz vermem,” dedi. Sözleşme Akif’in istediği gibi tadil edildi. İttihat ve Terakki Cemiyetine katılarak Abdülhamit dönemi uygulamalarına karşı çıkmıştır. (2) . Akif, masrafları Mısırlı Abbas Halil Paşa tarafından karşılanan seyahatini önce Mısır,  sonra Medine’de Peygamberimizin kabrini ziyaret ve Hicaz Demir Yoluyla Şam üzerinden İstanbul’a dönmüştür. “Necid Çöllerinden Medine’ye” şiirinde Peygamberimiz (sav)’e olan derin aşkını anlatmıştır. Akif, ‘Teşkilat-ı Mahsusa’ tarafından Berlin’e davet edildi. Akif, Berlin seyahatini şöyle anlatır: -Umumi Harpte biz üç kişi (Mısırlı Fuat ve Tunuslu Şeyh Salih) Berlin’e gittiğimiz vakit Alman hükumeti bize ne dedi bilir misiniz? Türklerle ittifak ettik diye Rayiştak da Katolik Milletvekilleri bağırıyorlar; “Müslümanlar ve Türkler gibi vahşilerle medeni Alman milleti nasıl birleşir?” diyorlar. Bundan daha kötüsü var! dedi. Umumi Harpte Viyana’da idim; bir gece Viyana Kiliselerinin çanları çalmaya başladı. Otelin penceresinden baktım, caddede her elde bir mum, herkes haykırıyordu. Kendi kendime, “müttefikimiz Viyanalılar galiba cephede muzafferiyet kazandılar,” dedim. Sokağa fırladım. Bir dükkancıya; “Bir zafer haberi mi var?” dedim. Adam: -Zafer de söz mü? dedi. “İngilizler Müslümanlardan Kudüs’ü aldılar. Mukaddes şehir, Ay’dan kurtuldu, Haça kavuştu.” (3) İşte ittifak yaptığımız iki Avrupa ülkesi! Bugün de bütün Avrupa düşmanlığa devam etmektedir. Çünkü bu bir Hilal ve Haç savaşıdır. Akif, “İttihat ve Terakki eliyle gelen Hürriyet’in!” millet sinesinde açtığı yaraları gördükçe hayal kırıklığına uğramış bir dertlidir. O döneme dil uzatılmasını hakaret kabul Mehmet Akif:      

“Ağlasın milletin evladı da bangır bangır,
Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır!
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım… 
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam; 
 Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.” Şiiri ile İttihat Terakki’ye olan kızgınlığını dile getirmiş ve yolunu ayırmıştır. (4) Akif, ‘Mektep’, ‘Marif’ ve ‘Servet-i Funun’ mecmualarında yazmış, ‘Sırat- Müstakim’- ‘Sebilürreşad’ dergisinin baş yazarlığını ‘şartlı’ olarak kabul etmiş ve derginin sahibi Eşref  Edip’le birlikte çalışmaya devam etmiştir.

 

 

Mehmet Akif, Milli Mücadele yıllarında Eşref Edip’le birlikte önce Balıkesir’e gittiler. Hasan  Basri  Çantay’ın misafiri oldular. Ardından Ankara, Kastamonu, Kayseri, Konya, Eskişehir, Burdur, Sandıklı ve diğer bazı illerde fiili olarak çalışmalar yaparak Sebilürreşad dergisin basımı ve dağıtımıyla ‘İstiklal Ateşini’ ve “İslam’a çekilen kılıca karşı” mücadele ruhunu ve azim kararlılığını yurdun her tarafına yayıyorlardı. Sebilürreşad’da yayımlanan yazılar, İttihat ve Terakki hükümetine ve onların fikir babası ırkçı Ziya Gökalp ve arkadaşlarının düşünce ve yayınlarına karşı çıkarak muhalif yayınlar yapması üzerine Mehmet Akif’in, Daru’l Funun’da (fakültede) ders vermesi istenmedi ve Akif, görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Akif’in, Heyet-i Temsiliye tarafından Ankara’ya davet edildiği söylense de bazı kaynaklar bunu doğrulamamaktadır. Akif, Ankara’ya gelir gelmez Hacı Bayram Camiinde vaaz vermesi, düşmana karşı cihad edilmesi gerektiğini vurgulaması, Kuva-yı Milliye’nin desteklenmesi gerektiğini ifade etmesi üzerine Mustafa Kemal’in istek ve teklifleriyle Burdur Milletvekili seçildi. İstanbul ve bütün yurtta yapılan bu çalışmalar üzerine Mustafa Kemal, Eşref Edip ve Mehmet Akif’e “Milli Mücadeleye” katkıları sebebiyle teşekkür ve takdirlerini bildirir.(5) Önümüzde ki hafta, “Çanakkale Destanı’ndan” “İstiklal Marşı’nın TBMM’de kabulü” ile devam edeceğiz, İnşaallah.

Vesselam.

______________________________________________________________________ 

1- İsmail Hakkı Şengüler - Mehmet Akif Külliyatı, Cilt 10, Sh.62                                         
2- İsmail Hakkı Şengüler – Mehmet Akif Külliyatı, Cilt 10, Sh. 175                                     
3- İsmail Hakkı Şengüler- Mehmet Akif Külliyatı, Cilt 10, Sh. 128                                       
4- İsmail Hakkı Şengüler – Mehmet Akif Külliyatı, Cilt 10, Sh. 45-46                                   
5- M. Ertuğrul Düzdağ- SAFAHAT, Mehmet Akif Ersoy, Marmara Ünv. İlahiyat Fak. Vakfı Yay. Sh. 49

                                 

      

Yorumlar9

  • Mustafa Demir 4 yıl önce Şikayet Et
    Sn mehmet bey güzel özetlemişsin kalemine sağlık bir solukta merakla okudum
    Cevapla
  • Muharrem DOĞAN 5 yıl önce Şikayet Et
    Abiciğim Allah senden razı olsun. Mehmet Akifi ve onun mücadelesini daha iyi anlamış oldum. Sağlıcakla kal.
    Cevapla
  • Ekrem Ekici 5 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet Akif'in geçmişini bu güzel anlatımıla bize aktardığın için teşekkür eder,kalemine kuvvet ve gönlüne sağlık der, Mehmet Akif Ersoy üstadı da rahmet,minnet ve hayırla yad ediyorum. Allaha emanet olunuz.
    Cevapla
  • Taner Başkaya 5 yıl önce Şikayet Et
    Umumi Harpte Viyana’da idim; bir gece Viyana Kiliselerinin çanları çalmaya başladı. Otelin penceresinden baktım, caddede her elde bir mum, herkes haykırıyordu. Kendi kendime, “müttefikimiz Viyanalılar galiba cephede muzafferiyet kazandılar,” dedim. Sokağa fırladım. Bir dükkancıya; “Bir zafer haberi mi var?” dedim. Adam: -Zafer de söz mü? dedi. “İngilizler Müslümanlardan Kudüs’ü aldılar. Mukaddes şehir, Ay’dan kurtuldu, Haça kavuştu.” (3) İşte ittifak yaptığımız iki Avrupa ülkesi! Bugün de bütün Avrupa düşmanlığa devam etmektedir. Çünkü bu bir Hilal ve Haç savaşıdır. hocam burası çok çok önemli selamlar
    Cevapla
  • Servet Doğan 5 yıl önce Şikayet Et
    Marşımızın hikayesini sabırla bekliyoruz elinize sağlık
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat