İstanbul Seçiminin Yenilenmesini Nasıl Okumalıyız?

....

  • GİRİŞ18.05.2019 09:45
  • GÜNCELLEME20.05.2019 09:39

İstanbul’da 10 Milyon 560 bin 963 seçmen, 31 bin 124 sandıkta 23 Haziran Pazar günü yeniden oy kullanacak. Seçimin yapıldığı dünyanın her yerinde ve ülkemizde, sandıkta yanlışlıklar yapıldığı gerekçesiyle seçim sonuçlarına itiraz yasal bir haktır. Bu hakkı kullanmayan bir parti de yoktur. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İstanbul sonuçlarına itiraz, ülkede ve dünyada travmaya yol açtı.  Kılıçdaroğlu, CHP Grup Toplantısında 7 YSK üyesinin adlarını tek tek vererek yuhalattı ve “satılık adamlar, çete mensupları” gibi ağır hakaret içeren sözcüklerle saldırması, edep, terbiye ve hukuk sınırlarının aşılmasıyla birlikte, öfke, nefret, hakaret dilinin ve despotizmin dışavurumudur. İşinize geldiğinde “bu ülkede onurlu hâkimler de var” diyeceksiniz, işinize gelmediğinde de “çete mensubu” ilan edeceksiniz. YSK’nın mevzuatı ortada dururken bu 4 üyenin karara muhalefet gerekçesini merak ediyoruz. Bu anlayış, bu ülkenin talihsiz yıllarının sorunudur ve geri kalmışlığın bir ifadesidir. CHP, demokrasinin sadece kendilerine tanıdığı kutlu mutlu yolda giderken ayaklarına bir diken batsa mahşerin şanlı atlıları hemen imdadına yetişir ve gerekiyorsa “Laik Türkiye’nin geleceği için” darbe, idam, sürgün ne varsa yapılırdı.

 

 

        Şimdi de durum pek farklı değil. Seçimin yenilenme kararıyla bir öfke patlaması yaşandı. Ankara’da itirazı uygun görmeyen üye hâkimler “onurlu”, İstanbul’da itirazı yerinde bulan hâkimler “çete mensubu”. Meclis kürsüsünden CHP Bursa milletvekili: “Seçmenin oyunu yok sayan, darbe ile buluşmaz mı?” ifadesiyle darbe çığırtkanlığı yapmış, Tayyip Erdoğan nefretiyle zıvanadan çıkmış, şirazesini kaybetmiş, modernitenin ezik gazeteci, sanatçı, işadamı ve siyasetçileri; ABD, AB ve İsrail ile yan yana seçimin yenilenmesine koro halinde küstah, provakatif ve histerik bir dille karşı çıktılar. Yanlarında Darbeci Sisi, hiç seçimin olmadığı Suudi Hanedanı ve Körfez Krallıklarının olmasından hiç utanmadılar. ABD’nin,  Arizona, Georgia, Florida, Mississippi gibi eyaletlerinde, Avusturya, Almanya, İngiltere ve daha dün Belçika gibi ülkelerde sanki seçim sonuçlarına itiraz edilmemiş ve yenilenmemiş gibi. Avrupa’da ve Türkiye’de CHP’nin lehine seçimin yenilenmesine karar verilmesine, “İşte demokrasi bu” denilecek, aksi durumda “diktatörlük” sayılacak. Tarihi boyunca özgürlüğün ve adaletin yüz karası olan ABD’nin Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaparak Türkiye’yi uyarmış… “Meşru seçimin sonucunu kabul etmek demokrasi için esastır. Özgür ve adil seçimler önemlidir” ve “Bunu bir kenara not ettik” demiş. “Gizli oy, açık tasnifin varisi” CHP Genel Başkanı bir çağrı yapıyor ve “tek sloganla” herkes bu koroya dâhil oluyorlar. Sanatçı ve iş dünyasının bu kadar politize olduğu bir dönem yaşanmamıştır.

       Peki, ne oldu da YSK’nın bu hukuki kararını hazmedemediler? Seçim üzerinden İstanbul’a bir darbe yapılmak istendi. Taksim Gezi Kalkışması, 15 Temmuz Darbe Girişiminde olduğu üzere bu proje Pentagon Laboratuvarında oluşturulmuşa benziyor. Global terör harekete geçti. Gezide olduğu gibi Batı medyası ateş püskürüyor. Alman Der Tagesspiegel gazetesi, “ikinci bir gezi yaşanacağından” bahsediyor. Tezgâh iyi kurulmuş, hazırlıklar yapılmış. Gel gör ki İlçe seçim kurullarındaki bilgisayar girişlerindeki sahtekârlığı fark eden AK Partili yöneticilerin hemen bu işin üzerine gideceklerini hesap edememişlerdi. YSK tarafından 2018 yılında çıkarılan yasa gereği sandıkta sadece devlet memurlarının görev alabileceğini önemsemeyerek ve Kaymakamlıklar tarafından verilen devlet memurları listesi göz ardı edilerek, özel banka elemanları, belediye ve diğer kurumlarda çalışan işçilerin içinde bulunduğu 19 bin kişi dışarıdan görevlendirilmiş olması, 22 sayım döküm cetvelinin boş, 101’nin imzasız, 225 sandık başkan ve üyelerinin yasaya aykırı olarak kamu görevlisi olmayan kişilerden seçilmesi tam bir garabet. İlçe Belediye Başkanlarıyla Binali Bey’e verilen oylar arasındaki fark 600 bin civarında. Oyların %10’nun sayılmasıyla başta 29500 olan farkın 13 bine kadar indiğini görmekteyiz. Ya sandıkların tamamı sayılsaydı durum ne olurdu? Neden sayılmasına izin verilmedi? Burada açıkça görülen husus, Binali Bey’in oyu artıyor, İmamoğlu’nun oyu düşüyor. Oyu çalınan Binali Yıldırım, mağdur olan Ekrem İmamoğlu! Bu nasıl bir mantık? Böyle bir anlayış olabilir mi? Maddi ve sayısal verilerle dolu bu sandık şaibesinden bir başarı hikâyesi ve bir kahraman üretmek istenmektedir. Hırsızlık YSK tarafından tescil edilince mağduriyet oyununa başlıyorlar. Bu şaibeden ve yalan rüzgârından ancak sahte bir kahraman üretebilirler. Zira bu bir hakkın gaspı değil, hırsızlığın YSK tarafından tescili ve seçmen iradesinin yok sayılmasıdır.

 

 

       Türkiye karşıtı ülkeler ve derin odaklar, İstanbul seçiminin yenilenmesini Erdoğan referandumu haline dönüştürmüşlerken Abdullah Gül ve Davutoğlu’nun kanaatimce doğru yerde olmayan bir durumda pozisyon almaları derin bir üzüntüye vesile olmuştur. Abdullah Gül: “Anayasa Mahkemesinin 2007 yılındaki haksız 367 kararı karşısında ne hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan YSK’nın dün aldığı kararı duyunca aynı duyguları yaşadım. Yazık bir arpa boyu yol alamamışız,” dedi. Davutoğlu, konu ile ilgili yaptığı açıklamasında: “YSK’nın kararı, evrensel hukuka ve yerleşmiş teamüllere aykırılıklar barındırmakta. Mazereti ve gerekçesi ne olursa olsun 31 Mart seçimler sonrasında yaşananlar ve YSK’nın iptal kararı, temel değerlerimizin zedelenmesine yol açmıştır,” ifadelerine yer verdi. Davutoğlu’nun açıklamasından yer aldığı pozisyonun dışında sosyolojik, tarihi ve siyasi derinliği olmayan bir değerlendirmedir. Bu partinin başkanlığını yapmış bir kişi halkın karşısına çıkıp CHP’den yana tavır koyması, kendisine oy vermiş büyük bir kitleyi yaralamış ve rencide etmiştir. Gül, kendisi bir arpa boyu yol kat edemediği gibi “yakındığı despotizmle” aynı safta yer aldığını düşünmekteyim. Asıl kaygı verici olan durum da budur.      

Ey Rabbimiz! Bize basiret ve feraset ver. His, hırs, kin, nefret ve nefislerimizin zaaf ve hatalarıyla hareket etmeyi değil, hakkın ve hakikatin üstün tutulması için bize yardım et. Âmin.

Vesselam.

Yorumlar15

  • Haydar Fettahoğlu 4 yıl önce Şikayet Et
    Muhterem hocam, konuyu etrafını cami, ağyarını mani şekilde izah etmiş siniz. Şimdi inşallah önceki seçimdeki ihmal ve hileler gerçekleşmez. Artık hiçbir şeye güven kalmadı. Maalesef hâlâ Ak Partinin içinde dahi Fettoş'un ayak izleri var. Çünkü önceki seçimde paralel yapının nasıl bütün hücrelere sızıp tam bir operasyon çektiğine şahit olduk! Allah her türlü yaramazın şerrinden korusun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ekrem EKİCİ 4 yıl önce Şikayet Et
    YSK İstanbul seçimlerini haklı gerekçelerle iptal etmiştir. Dilerim bu haklı gerekçelerin iptali sonucunda tekrar edecek seçimler, Akparti lehine tezahür eder! Her şey çok Daha güzel olur! İnşallah! Selam ve dua ile...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Murat 4 yıl önce Şikayet Et
    Sadece İstanbul'da değil, tüm illerde buna benzer hırsızlıkları yıllardır yaptığını düşünüyorum. İllet ittifakının. Biz seçimleri kazanıyoruz diye ciddiye almamışız vesselam.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Yusuf Gökçe 4 yıl önce Şikayet Et
    Açık oy gizli tasnif yaptırıp milleti enayi yerine koyan chp zihniyeti İstanbul seçimlerini benzeri görülmemiş bir hırsızlık yolsuzluk yaparak seçim alacağını sandılar YSK daki vatansever hakimler bu yolsuzluğa durdeyince herzaman ki yaptıkları tahammülsüzlüklerini yaptılar yapıyor lar bu büyük millet bunları izliyor i şallah millet en büyük hakemdir haksızlığın hukuksuzluğun hırsızlığın hesabı sorulacak. Allah REİSİ CUMHUR u ve millet imiz şer ittifakı nın şerrinden korusun.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • İsa Dilek 4 yıl önce Şikayet Et
    CHP bin iki yüzlülüğünü ve tutarsızlığı çok iyi ortaya konmuş. Allah razı olsun
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat