Resmi ideolojinin psikopolitik temelleri

  • GİRİŞ27.04.2019 09:38
  • GÜNCELLEME29.04.2019 09:00

Tehdit kokan cumhuriyet nutuklarını ve korku üzerine inşa edilmiş resmi ideolojiyi sorgulamak ya da özeleştiri yapmak gerekmiyor mu? Bu soruya verilecek olumlu cevabın güçlü bir ihtiyaç oluşu ya da resmi ideolojiyi bilimsel yöntemle sorgulama düşüncesinin yaygınlığı bilinen bir gerçek.. Her farklı düşünceye ‘Karşı devrim!’ yaftasını yapıştıranları uyarıyorum: Bu yazıyı okumayabilirsiniz.

 

 

Dünya güçleri, bu ülkede, toplumu Osmanlı yasını tamamlayamadan Kemalizm yasına düşürüp kutuplaştırmış ve kontrollü çatışmayı da bugüne dek istismar etmiştir.

YAS İHTİYACI 

 

 

Önemli bir kayıp yaşayan kişi, hayatını yeniden organize edip kurmadan önce, daha düne kadar hayatında çok önemli yer tutan ama artık kaybolan kişiyle vedalaşmak, hayatın ağırlığı karşısında yeniden soluklanmak ve kimi zaman çok zor olan gerçekleri sindirmek için yas tutmaya ihtiyaç duyar.

Kaybın acısı insanın her yanını sarar, insanın içini "Artık hayat eskisi gibi olmayacak" hissi kaplar.

Yas, insanın içinden bir parça kopması hissinin iyileştirilmesi sürecidir. İnsanın yaşamına devam etmesini, yine başkalarını sevebilmesini ve kaybı kabullenebilmesini sağlar.

Tabii ki yas süreci sonrasında kaybetmiş olmanın verdiği üzüntü hâlâ vardır ama bu artık yas tutan kişinin hayatını sürdürmeye engel olacak boyutlarda olmayacaktır.  

Ancak kaybın sadece sevilen birinin ölümü olmadığı, kişinin sağlık, güç ya da fonksiyon kaybından da kaynaklanabileceği unutulmamalıdır.

TARVMATİK YAS ZİNCİRİ

İnsan biyo-psiko-sosyal bir varlıktır. Yani beden sağlığı, ruh sağlığı ve sosyal sağlık, kısaca söylemek gerekirse insan sağlığını oluşturun üç ögedir. Esasen toplum sağlığı, bu üç ögenin etkisi altında şekillenen bir iradedir.

İnsanların bedenleri, aileleri, topluluklar ve yaşamları karmaşık bir sosyal sistem ağına gömülüdür. Ortamdaki destek derecesi, bir kişinin direncini şekillendirebilir. Aynı şekilde, stresli bir ortam da hastalığı besleyebilir.

Kaybın doğası, genellikle kişinin tecrübe ettiği yasın niteliğini belirler. Örneğin çok yaşlı ya da uzun zamandır hastalık çeken fakat sevilen birinin ölümünü kurtuluş olarak gören biri, çocuğunu aniden kaybeden birinin hissettiği endişe ve kederi aynı şekilde hissetmeyebilir. Çocuğunu kaybeden anne bu durumla hiçbir hazırlık ya da uyarı olmaksızın karşı karşıya kalmıştır. Doğal ölümlerde yaşanan yas ile travmatik ölümlerde yaşanan yas farklıdır.

Olağan yas sürecinin basamakları vardır ancak travmatik yasta, sözkonusu baskı süreci benzeri bir şekilde fakat süre olarak daha uzun bir zamana yayılmış olarak işler..  

OSMANLI YASI İLE KEMALİZM YASI ARASINDA

Politik psikoloji çalışmaları ile tanınan Vamık Volkan “Türkiye Osmanlı’nın ve Atatürk’ün yasını tutmayı başaramamıştır.” derken haklıdır.

Başlangıçta, sevdiği birinin ölümünü ya da değerli bir şeyin kaybını kabul etmek her insan için zordur.. Psikoloji biliminin tespitine göre şokta verilecek ilk tepki inkardır!

Ölümün gerçekliğini ya da büyük kaybı herkes inkâr eder.  Hz.Peygamber (s.a.v.) vefatında Hz.Ömer (r.a.) kılıcını çekip “Peygamber öldü diyenin kafasını koparırım!” diye bağırarak inlemişti.

Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmenin şokunda Osmanlı’nın sivil asker bürokrasisinin yas tepkisi olarak Kemalizm, inkar ve redd-i miras oldu; tarihsel birikimi, geleneği ve kendi medeniyetimizi kaldırıp attı, toplumu karga tulumba batı medeniyetinin etki alanına taşıdı: Yenilen Osmanlı’ydı, Türk milleti değildi! Türk milleti, Milli Mücadele’de şahlanarak devletinin beka sorununu çözdü ve ebediyete dek yaşayacağını kanıtladı.. Cumhuriyetin ilanı ve İslam medeniyetini yıkarak art arada yapılan devrimler radikal bir kopuş oldu. Osmanlı İslam devletini, bağımsızlığını, hilafeti ve medeniyetini kaybeden toplum da şok geçirmekteydi artık.. Bu iki travmatik şok dünya güçleri tarafından bugüne dek istismar edildi..

Ölümü inkar etme, üzüntü, ağlama, özlem, öfke, sıkıntı, güvensizlik, tedirginlik, aklını yitireceği-delireceği korkusu, hayata karşı ilgi ve istek kaybı, hiçbir şeyden zevk alamama, hiçbir duygu hissedememe, geleceğe dair umutsuzluk ve karamsarlık, yalnızlık, çaresizlik gibi yas sürecinin başında duygusal tepkiler görülür. Ölen kişinin hala yaşadığını, var olduğunu hissetme, sesini duyma, hayalini görme, hayat ve ölüm kavramlarını sorgulama da sık ve yaygın görülen davranışlardır.

KAYIP, ŞOK VE YAS 

Kayıp, şok ve travmatik yas zinciri günümüze kadar uzanmaktadır. Travmatik yas,  Türkiye’nin resmi ideolojisi olan Batıcılığın psikososyal temeli haline geldiği söylenebilir.

Osmanlı ve Atatürk yasını, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz yaslarını da eklemek gerekir.  Şoktan şoka savrulup bir asırdır kesintisiz yas tutan bir toplum haline getirildik. BMGK üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’in yönetimindeki dünyada, medeniyet krizini sosyopolitik depresyon olarak yaşayan milletimiz toplum mühendisliğine maruz kalmaktadır.. 15 Temmuz şokunu toplum olarak üzerimizden attığımızı ve yasından çıktığımızı kim söyleyebilir?

Siyasal mahkemeler, siyasal yaslar, toplumu kutuplaştırmakla kalmamış, çatışmalar darbelerin dinamiği haline getirilmiştir. Travmatik yas zinciri, çok daha sarsıcı, çok daha uzun süreli ve çok daha yoğun olmaktadır.

Son bir asırda savaş, darbe ve terörle büyük can kayıpları ve idamlar süregelmiştir.. Askeri ve siyasi yenilgiler, sosyal, ekonomik ve politik alanlarda mevzi kayıpları ve yıkılan organizasyonlarla birlikte uğranılan maddi – mali kayıplar, toplumdaki alt kültür grupları için yasları travmatik hale getirip iyice uzatmıştır. Çünkü henüz bir yas, bütün aşamaları kat edilerek sağlıklı bir şekilde tutulmamış iken bir yeni yas gelip kapıya dayanmıştır.

Her kuşak, devlet kaybı, ülkenin bağımsızlığından duyulan kaygı ve umudun her geçen biraz daha yitirilmesi, ideolojik yenilgi ve mücadele eden kadrolardaki ölümler trajik yası derinleştirmekle kalmamış iyice yaygınlaştırmıştır da.. Dolayısıyla resmi ideolojinin psikososyal temeli olarak tarvmatik yas, hem toplum sağlığını bozdu hem de psikoekonomik ve psikopolitik yapıları çürütüp çökertti.

Yorumlar5

  • Kurtulus barisi7 4 yıl önce Şikayet Et
    Kurtulus barisi saglarsa, tramvalara, yaslara, her turlu dis ve ic saldiriya,dayanikli oluruz, oncelkkle, icindeki kandil sempatizani hdp den fazla olan chp mesru zemine cekilmeli,, bu durum kimsenin faydasina degil, kemal beyi cubukta turk evi turk askeri polisi, turk bakani ve gene turk halki kurtardi, kemal bey de turkuye icin etkili bir siyaset yapabilir, kandile operasyon yapmadan meclis jendine dusunce operasyonu yapmali, birlik diyarbakirda, kandilde, yeni kapida, moskovada, beyaz sarayda degil mecliste aranmali
    Cevapla
  • Kurtulus barisi5 4 yıl önce Şikayet Et
    Mecliste olusamayan ruh yenikapida olusabiliyor, meclisi mebusanda okusamayan, tbmm de oluyor, vesaire, millet ittifakinin olusumuna katiyyen sicak bakmiyoruz ama baksak da bakmasakda olusmus ve halen oylarin yari ortagi, evet pastanin tumuyle bir tarafin olmasi mumkun degil,ya savasa girip gucu gucu yeteni yok edecek, yada barisa girip gucumuzu 5k turkiye icin birlestirecegiz
    Cevapla
  • Kurtulus barisi4 4 yıl önce Şikayet Et
    İrkkarimizin beyliklerimizin, muhalif goruslerin, ajanlarin, ucanlarin kacanlarin baska devletlere ust kurup bize atis yapmasi tarihce olagan bisey olmus,ama sonunda kazanani olmayan bir mucadeleye girmisiz ama hala cetin vaziyette devam ediyor, deney yaptigimiz miknatislarda iki kutup bulunurdu ters kutuplar ayni govde uzerinde dururdu, demekki bu fizik kanunu, siyasi kanunada uygulanmali, turkiyenin tum partileri ozunde ayni miknatisin parcaciklari ama malesef herkes bibirini itme pesinde ama oyle bir zaman geliyorki bu itme egilimlile, bir anda baska olusumlarla birbirini cekip, ama mutlaka bir muhalif olusum buluyor kendine
    Cevapla
  • Kurtulus barisi 2 4 yıl önce Şikayet Et
    Dunyanin madden,manen fikeren tamda ayrismalarin, molekul kutuplasmalarinin bulundugu cephe cizgisinde yer almaktayiz,avrupaliyiz,avrasyaliyi,asyaliyiz,arabistanliyiz, hindistanliyiz, turanliyiz, birttakimindan eksik yada fazla herseyden variz, ama hicbirseyden yokuz,buna ragmen dunyanin tek sahibi bizmisz gibi varolma mucadelesi vermek yordu artik, haliype milli metal yorgunlugu basladi, yeniden bir enerjiyle dehsetli zaman yolculuguna cikmamizin vakti geldi
    Cevapla
  • Elif Taçlı 4 yıl önce Şikayet Et
    Bu bilimsel analizler ufuk açıcı ve tefekkürü kışkırtıcı.. Teşekkürler hocam, lütfen sürdürün bu irdelemeyi.. İlgi toplamıyor sanmayın. Tık almaması hakikakati eksiltmez, değersizleştirmez, bu okuyucunun ve toplumun sorunudur..
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat