FETÖ Güney Afrika’da kendi silah fabrikasını ve ordusunu kuruyor!!!

.

  • GİRİŞ12.07.2018 10:59
  • GÜNCELLEME12.07.2018 10:59

FETÖ her şehir ve her ülkede kullandığı gayet sinsi ve din görünümlü Cami, yurt, okul yaparak güven kazanıp, maskeli bir hayır kurumu olarak işe başlar. Bu metodu kullanarak yürüdüğü herkes tarafından bilinir ve duyulmuştur.

1990 yılından sonra aynı metotla, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlar’da da bu metotla önce okullar açıp, devletin gücünü de arkasındaymış gibi gösterecek bir algı meydana getirerek güya devlet adına hareket ediyormuş gibi, o ülkelerde de takıyyeler ile işe başlayıp, Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarını ve saygınlığını kullanarak, o ülke yetkilileriyle temasta hiçbir sıkıntı çekmeden yol alırlar. 

Cumhurbaşkanları, başbakanlar, yetkililer ve gazetecilerin o ülkelere yaptığı seyahatler sırasında, FETÖ’nün açmış olduğu okullara ziyarete götürülüp, devlet adına hareket ediliyor görüntüsüyle, Orta Asya ve Balkanlardaki kardeş ülkelerle eğitim köprüleri kurmak üzere bu okullar ve yurtlar vitrinde devlet eliyle yapılıyormuş gibi bir imaj hep kullanıldı.

1996-97 yıllarında, önce Kuzey Irak’ta açılan okullar ve üniversite ile, sonra Afrika’da özellikle Benin, Fas, Tunus, Cezayir ve diğer Orta ve Güney Afrika ülkelerindeki okullarla, FETÖ faaliyetleri bu devletlerde başladı. 

Osmanlı’ya duyulan hayranlıktan dolayı, Türklere karşı ciddi bir sempati oluşmuştu. Bu sempatiden dolayı FETÖ, Kuzey Afrika’dan başlayarak, diğer Afrika ülkelerini, hızlı bir şekilde ele geçirmeye başladı. FETÖ Afrika’da aynen Asya’da olduğu gibi rekabetsiz boş bir alan olarak Afrika’yı boş bir alan olarak gördü ve örgüt üyelerine, bütün Afrika’ya dağılmalarının emrini verdi. (Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da sığınmacılara karşı, zorlukların ve formalitelerin çok sıkı olmasından dolayı, sığınılacak yer olarak Afrika’yı işaret etti.)

FETO ilk talimatını Ali Katırcıoğlu’na vererek, Güney Afrika’ya gidip, bir cami ve yurdu içeren büyük bir kompleks yapmasını istedi. Bu işleri çok seven Ali Katırcıoğlu, derhal Johannesburg’a gidip kolları sıvadı. 

Yapımına 1 Ekim 2007’de başlanan Nizamiye Külliyesi, idari başkent Pretoria ile ticari merkez Johannesburg arasında bulunan Midrand’te 100 dönüm arazi üzerine inşa edildi. Edirne Selimiye Camii’nin bire bir kopyası olan caminin, 55 metre yükseklikte 4 minaresi, geniş avlusu ve zemin katta bin kişilik konferans salonu, imam hatip lisesi, hafızlık okulu, ilahiyat fakülteleri, AVM’ler, mezarlık ve yemekhanesi bulunuyor.

 

Darbe girişiminin ardından 9’u general olmak üzere 300 civarında rütbeli asker, Türkiye’den buraya firar etti. Firar eden üst rütbeli subayların arasında 2 tümamiral, 4 tuğamiral ve bir tuğgeneralin bulunduğu tespit edilmişti. Ocak 2017’de Alman medyası ülkedeki NATO üstlerinde görev yapan Türk askeri personelinin, Almanya’ya iltica başvurusunda bulunduğunu duyurmuştu.FETÖ’nün en büyük destekçisi Türkiye’de Altunizade’deki FEM dershanesine gelip, İshak Haleva, Bartelemeo, Pinto, Moroviç, Mutafyan grubuyla yapılan toplantılara katılan, İshak Alaton ve Üzeyir Garih de bulunurdu.  

İshak Alaton, FETO’nun talimatıyla Ali Katırcıoğlu’nu Nelson Mandela ile tanıştırdı. Kuzey Afrika’da işin başlaması Alaton’un desteği ile oldu. Daha sonra da Moskova’da FETO’ya bir okul yerinin alınmasını sağladı. 

Mandela, Ali Katırcıoğlu arasındaki bu dostluk, tıpkı bir ağabey kardeş ilişkisi gibi ilerledi ve Güney Afrika’nın her şehrinde FETÖ yapılanması için bütün kapılar açıldı. Mandela’nın vefatından sonra, yeni başkan Jacob Juma ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin en önemli ticaret bölgesi Gauteng Eyaleti’nin kadın Başbakanı Nomvula Mokonyane ile de aynı yakınlığını Alaton’un desteğiyle devam ettirdi.  

Başbakan Makonyane da kendisini Ali Katırcıoğlu’nun evladı ve kızı olarak takdim ediyordu. İşte bu yakın sempati ve alakadarlık FETO’nun bütün işlerinde önünü açıyordu. FETÖ Türkiye’nin Afrika açılımı politikasına kendi çıkarları doğrultusunda yaygın ve örgün okulları ile eğitim emperyalizmine dönüştürmek de, gecikmedi. 

İş başındaki hükümetlerle siyasi ve milli bir ülkü kulvarında hareket ettikleri imajını kullandılar. 

Sonuçta Dışişleri ve diğer Bürokratik kademelerde yanlış bir şekilde kıtaya yayılmış olan FETÖ eğitim kurumları ağının, Türkiye’nin Afrika stratejisine büyük bir katkısı olduğu zannedildi. Fakat farklı nedenlerle, farklı kademelerdeki insanlar bilerek veya bilmeyerek bu değirmene su taşımada, adeta yarış ettiler. 

Johannesburg altın, gümüş ve elmas mineralleri açısından göz kamaştıran bir şehirdir. 4,5 milyon civarında nüfusu ile FETO’nun ilk karargahı olmak üzere yapılanmasını başlattığı yerdir. FETÖ’nün Güney Afrika’da silah fabrikası satın alması, örgütün Türkiye sınırları dışında kendi ordusunu kurduğunu ve ordunun silah ihtiyacını bu fabrikası tarafından karşılayacağını düşündürüyor.

15 Temmuz hain darbe girişiminin sonrasında, Türk devletinin geri dönün ve teslim olun çağrısına rağmen, Güney Afrika’da kalmaya devam eden FETO’cu işadamlarının, Güney Afrika’nın Başkenti Pretoria şehrinde bulunan, Milkor zırhlı araçlar firmasını satın alması gerçekten ilginç ve endişe vericidir. Fabrikanın dünyanın birçok noktasında, çatışmaların ve terörün kol gezdiği bölgelere de satış yapan Milkor firmasının, aralarında DEAŞ ve PKK’nın bulunduğu terör örgütlerinin yuvalandığı Somali, Irak, Mali ve Nijerya’ya silah satışı yaptığı da ortaya çıktı. 

FETÖ üyesi oldukları için haklarında tutuklama kararı olan 2 bine yakın FETÖ’cü, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Güney Afrika’ya kaçtı. Ali Katırcıoğlu, Levent Şenol, Vuslat Bayoğlu ve Şemsettin Çalışkan’ın önderliğinde, kömür işletmeciliğinden tekstile kadar, çeşitli sektörlerde faaliyet yürütüyorlar. Güney Afrika İş Adamları Derneği çatısı altında para transferleri ve kara para aklama işlemleri gerçekleştiriliyor. 

Türkiye’deki yüzlerce şirketin bağlı bulunduğu Kaynak Holding’in genel müdürü Naci Tosun’un, bütün Güney Afrika’yı yönettiği ofisinin de burada bulunduğu ve takip edilip iadesinin istenmesi çok önemlidir.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat