28 Şubat bitti! Ama nasıl?

.

  • GİRİŞ17.04.2018 07:13
  • GÜNCELLEME18.04.2018 07:43

Bin yıl sürmesi beklenmişti ama 17 yılda bitti! Biterken geride gözyaşları, yitip giden hayatlar, bankaların boşaltılması, IMF’e teslim edilmiş bir ülke, yarı müstemleke bir vatan vardı. Sonrasında 2002’de başlayan Anadolu ihtilalı çarkları  tersine çevirdi ve bir gün mazlumların hakları adalet karşısında alınacak umudu doğdu.

28 Şubat’ın ceberut Türk olmayan askerleri, baskıcı, zalim YÖK başkanı, rektörler yargı önüne çıktı. O dönemin tüm mağdurları adaletin tecelli etmesini beklerken önlerine yaş ve hastalık kondu. Normalde müebbet alan dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, kudretli paşası (!) Çevik Bir, Erol Özkasnak, Müslüman öğrenci ve öğretim görevlisi düşmanı YÖk başkanı Kemal Gürüz dahil diğer sanıklar zaten içeride yatmadıkları gibi hayatlarına kaldıkları yerden devam edecekler.

 

 

 

Peki her şey bu kadar kolay mı olmalıydı? Yani bu kadar zulmü o koca bir ülkeye mal edenler hiç ceza almadan yırtacaklar mıydı? Bu nasıl kanun ki, 28 Şubat mağduru olan kolon kanseri Şeyhmus Alpsoy 19 yıldır tutuklu olmasına rağmen kendisine uğramıyor. Bir diğer karşılaştırmaya geçelim: Ahmet Turan Kılıç 85 yaşında 24 yıldır cezaevinde ve Çevik Bir’den tam altı yaş büyük. Ahmet Arslan ağır kalp hastası 76 yaşında ama 18 yıldır mahpusluk çekiyor.

28 Şubat’ın zalimleriyle hesaplaşmak artık Mahkeme-i Kübra’ya kaldı. Hakkı olanlar haklarını adaletin şaşmadığı yerde alacaklar. Ya peki içeride yatan mazlumlar? En azından bir yaranın kapanması için 28 Şubat mazlumlarına özgürlük çığlığı yerini bulsun ve ömürleri tükenenler son yıllarını çocuklarının yanında geçirsinler. 

Ne diyordu Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu:

Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir.

Temele taş bulmak gecikebilir.

Devlete baş bulmak gecikebilir.

Adalet gecikmez tez verilmeli.    

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat