Türkiye’de var olan muhaliflerin yeryüzünde bir örneği yok. Sadece siyaseten iktidar partisine muhalefet olmaları durdukları konum itibariyle doğal bir seleksiyonun sonucu. Ama insan neden ülkesine yapılan dev hizmetin düşmanı olur? Misal ABD’de Teksas’ta yapılacak bir petrol rafinerisine Demokratların ‘İstemezuk’ dediğini hiç duydunuz mu? Bunun örneklerini diğer ülkelerle de çeşitlendirebilirsiniz. Sene 2013 gezi terörizmini organize eden yapılar ve onu destekleyen siyasi partilerin ortak deklarasyonu neydi?

• Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kanal İstanbul, İstanbul Havalimanı projeleri derhal durdurulmalı falan kabilinden bir sürü 1940 model Türkiye hayaliydi.

Uluslar arası oligarşinin Türkiye’deki beslediği yapıların sürekli aynı tür kara propagandayı yapmasının altında yatan tek şey: Türkiye’nin bağımsız bir ekonomisine darbe vurulmasıydı.

Peki sahi kimdi bunlar? Bir anda mı ortaya çıkmışlardı? Takoz odaları, CHP, terör örgütünün siyasi uzantısı parti, illegal yapıların fikri olarak aynı yerden beslenirler. 1840’tan sonra, yani Tanzimat’ın ilanından sonra Avrupa’da yetişen ve sonrasında gelip memleketin geleceğini Batı’da arayan hastalıklı fikirlerin torunları bugün de reçeteyi yine aynı yerde arıyorlar.

Abdullah Cevdet’in ‘Avrupa’dan damızlık erkek getirelim. Bu toplumu başka türlü medeniyetleştiremeyiz’ diyen ruh hastası idealar bugün de suret değiştirmiş bir şekilde tezahür ediyor.

Bir de çok bilinmese de Hüsrev Paşa’nın 1830 sonrasında Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa ki, kendisi Tanzimat devrinde sadrazamlık yapan devlet adamlarımızdandır. Fransa kralı ile konuşması tarihi belge niteliğindedir. Fransa Kralı,  Osmanlı Devleti’ne başta subay olmak üzere teknik sahalarda uzman ve eğitmen göndermeyi arzu ettiğini, böylece Fransa’nın Türklerin medeniyette ilerlemeleri için katkıda bulunmak istediğini belirtir. Mehmet Emin Paşa, kralın bu sözlerine “ Haşmetmeab, yapmayı düşündüğünüz bu şey hiçbir işe yaramaz. Hem bu göndereceğiniz adamlar istekleriyle bizim canımızı sıkacaklar, hem Fransa’nın hem de Avrupa’nın medeniyetinden bizi soğutacaklardır. Gelin bunun yerine bize birkaç bin, akıllı be güzel yosma gönderin. Bu yosmalar bizi daha çabuk medenileştirirler; Fransızlaştırırlar bile…”

Meselenin aslında özü bu: Tanzimat ve onun yetiştirdiği Türk olmayan aydınların Türkiye’ye bakışı bu. Bir de o kadim medeniyetin evlatları var. Sadece memleketi için çalışan, devletinin varlığını kendinden daha evla sayan, gecesini gündüzüne katarak dünyaya hem mesaj verip hem de kalıcı adımlar atan. İşte rahatsız oldukları, en büyük karın ağrıları da bu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir ay içerisinde dünyanın izlediği Kaşıkçı cinayetini çözmesi, Suriye’yle ilgili kalıcı barış için İstanbul’da dörtlü zirve yapması, ardından dünyanın en büyük havalimanını açması ve son olarak Fatih sondaj gemimizin Akdeniz’e açılması elbette devletine, memleketine, milletine düşman olanları delirtecek.

E ne diyelim: Daha uzun bir süre size tımarhanenizde mutluluklar. Ha bu arada unutmadan bakın, Kanal İstanbul da geliyor. Ne diyordu şair ‘Yaklaşıyor, yaklaşmakta olan!’