Kılıçdaroğlu yine yaş tahtaya bastı

  • GİRİŞ06.06.2018 07:32
  • GÜNCELLEME07.06.2018 07:34

Tillerson kovulduğunda “kayıt dışı görüşme, Münbiç anlaşmasının hiçbir ispatı” yok gibi saçmalıklara imza atan PKK-FETÖ vardı. Bir de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu. Şimdi ise hepsi dut yemiş bülbül gibi.

16 Şubat’ta ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Ankara’daydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Tillerson bir araya geldiler.

 

 

Görüşme sonrası Münbiç için bir uzlaşı sonucu çıktı. PKK-PYD’nin Münbiç’ten çıkarılması için bir yol haritası belirlenecekti, bunu da iki ülke arasındaki heyetler yapacaktı. Münbiç’le birlikte FETÖ meselesi de çözüme bağlanacaktı.

Çok geçmedi.
14 Mart’ta ABD Başkanı Trump, Dışişleri Bakanı Tillerson’u kovdu.
Yerine CIA’in şahin direktörü Mike Pompeo’yu getirme kararı aldı.

Kovulma işi öyle bir döneme denk gelmişti ki, Türkiye-ABD arasında Münbiç başlıklı görüşmeler yürütülüyor ve iki ülke Dışişleri bakanları bu görüşmelerin tepesinde yer alıyordu.

Tillerson kovulduğu sırada Çavuşoğlu ile Washington’da bir araya geleceklerdi. Trump bu kovma işini yapınca ortalık karıştı. Kim kimle görüşecek, önceki görüşülenler ne olacak, bir sürü soru işareti çıkarıldı.

Bu duruma en çok PKK ve FETÖ’cüler sevindi.
Onlarla birlikte CHP tayfası ve diğerleri de Tillerson’un kovulmasından Türkiye’yi itibarsızlaştırmaya giden bir yol açmaya kalkıştılar.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan-Çavuşoğlu-Tillerson görüşmesinde tercüman olmadığını iddia edip, o görüşmeyi kayıt dışı ilan etti. Atılan imzalarla Erdoğan’ın kandırıldığını söyleyip, aklı sıra dalga geçmeye kalktı.

Kılıçdaroğlu ile birlikte diğerleri de saldırdı.
Neymiş, Tillerson kovuldu, Münbiç meselesi şimdi ne olacak? Komiteler ne yapacak?
Tillerson’la yapılan bir anlaşma vardı, o ne olacak?
Tillerson’la görüşmeye tercümanlar bile alınmamıştı, ya o toplantının kaydı yoksa, ABD Dışişleri bunu inkar ederse, üstüne üstlük Tillerson’un yerine gelen adam çok şahin ve Türkiye düşmanı, gibi limitsiz senaryo üretildi.

Aslında hepsinin tek amacı vardı. Tillerson’un kovulmasından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir şekilde hisse çıkarıp, akılları sıra Türkiye’yi ve Erdoğan’ı Amerika önünde itibarsızlaştırmaktı amaçları.

FETÖ, CHP bunu istiyordu. PKK ise meselenin tam göbeğindeydi. Çünkü Münbiç’i ABD himayesinde işgal edenler onlardı. Ve onları Münbiç’ten çıkarmak için mücadele veren Türkiye, ABD ile bu konuyu görüşüyordu.

Biz ne dedik o günlerde. Türkiye’nin bir yolu var. Bu yolda ABD Başkanı Obama varken de biz aynıydık, Trump geldiğinde de aynıyız, o nedenle Dışişleri Bakanları değişmişse burada biz değil onlar düşünmeli.

Nitekim öyle oldu.
4 Haziran Münbiç uzlaşısının tamamlandığı tarih olarak kayıtlara geçti.
ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Mike Pompoe, eski Dışişleri Bakanı Tillerson döneminde başlatılan süreçte bayrağı alıp, Türkiye’nin çizdiği doğrultuda, Münbiç’ten teröristlerin çıkarılmasını öngören yol haritasında Ankara ile ortak çalışacaklarını ilan etti.
Hemen arkasından da PKK teröristlerinin Münbiç’ten kaçma haberleri gelmeye başladı.

Tillerson tezviratları yapan Kılıçdaroğlu yine yaş tahtaya bastı.
FETÖ’cülerle PKK’lılar da öyle.
Ama FETÖ ve özellikle PKK, zaten meselenin içerisindeler, ikisi de teröristler.
Onların Tillerson’un kovulup, Münbiç uzlaşısının sekteye uğrama ihtimalinden mutlu olmaları kadar doğal bir şey yok.
Peki memleketin PKK karşısında mağlup duruma düşme temennisini güden teröristlerle aynı hislere sahip olan ve aynı refleksi gösteren Kılıçdaroğlu’na ne demeli?
 

Yorumlar2

  • Vurucu 5 yıl önce Şikayet Et
    En büyüğü o zaten...
    Cevapla
  • ulkuhan 5 yıl önce Şikayet Et
    yazık ki ne yazık hala bu adamlara oy verenlere yazık demeli
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat