Netanyahu'dan daha beteri mi gelecek?

.

  • GİRİŞ10.01.2019 08:31
  • GÜNCELLEME11.01.2019 08:45

İsrail’de 9 Nisan’da erken seçim var. Başbakan Netanyahu hedefteki isim. 10 yıldır Filistinlilere kan kusturan Netanyahu, “Gazze’yi komple yok edememekle” suçlanıyor.

 

 

Netanyahu 2009’daki ikinci başbakanlığına kanlı Gazze saldırılarının hemen sonrasında başlamıştı.
Yaklaşık 10 yıllık iktidarı boyunca 2012 Kasım, 2014 Haziran-Ağustos olmak üzere Gazze’ye yönelik 2 büyük katliam gerçekleştirdi.

2014’teki saldırılar 52 gün boyunca devam etmişti.
Filistin direnişinin roketlerini durduramadan ateşkesi kabul etmek zorunda kalmıştı.

 

 

Gazze’de 30 Mart 2018’de başlayan büyük dönüş yürüyüşlerinde askerleri sınıra mevzilendirip, Filistinli gazeteci, hemşire, çocuk, yaşlı kim varsa hepsine yönelik “katliam” emri verdi. Sadece Gazze’de sınırında açılan ateş sonucu 250’den fazla Filistinli şehit edildi.

Kara ve denizden abluka altında olan Gazze, Netanyahu döneminde bir de deniz sınırına duvar örülmek suretiyle iyice hapsedildi.

Netanyahu Kudüs ve Batı Şeria’da da Filistinlilere yapmadığını bırakmadı.
2014’te üçüncü intifada başlayacak endişesiyle “sıfır tolerans” adını verdiği kararla, sadece Filistinli direnişçileri öldürmekle kalmadı, direnişçilerin aile üyelerini göz altına aldırıp, evlerini de yıktırdı.

2015’te Eylül ayında Kudüs’te başlayan sivil eylemleri durdurabilmek için yüzlerce Filistinliyi katlettirdi.

Mescid-i Aksa tarihinin en karanlık günlerini de Netanyahu döneminde yaşadı.
14 Temmuz 2017’de Mescidi Aksa’nın avlusunda 3 Filistinli şehit edildi. 48 yıl aradan sonra ilk kez Mescidi Aksa’da Cuma namazı kılınamadı.

Netanyahu 14 Temmuz 2017 günü Mescidi Aksa’nın avlusuna çıkan ve İsrail askerlerinin nöbet tuttuğu kapılara x-ray cihazları koydurdu. Namaz kılmak isteyen Müslümanları tepeden tırnağa arattırma kararı aldı. Filistinliler bu skandala sert tepki gösterdi. 3 hafta boyunca devam eden eylemler sonrası İsrail geri adım atarak kapılardaki tarama cihazlarını kaldırdı.

6 Aralık 2017’de ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesiyle Netanyahu Kudüs ve Mescid-i Aksa’daki baskıyı iyice arttırdı.
14 Mayıs 2018’de ABD Kudüs’te Büyükelçilik açtı. Aynı gün Gazze’de 20’den fazla Filistinli şehit edildi.

Netanyahu’dan önce Siyonist işgalciler Mescid-i Aksa’ya periyodik ziyaretler gerçekleştiremiyordu. Netanyahu 2012’de bunun önünü açtı.
Artık her gün belli saatlerde Siyonistler Müslümanların ilk kıblesine girip, dini ritüellerini düzenli olarak yapabiliyorlar.

2017’de Ezan yasağı Netanyahu döneminde çıkarıldı.
Yasa gereği cami minarelerinden mikrofonla ezan okunmamasının önü açıldı. İsrail bu yasayı çıkarsa da gelen tepkiler üzerine kenara koydu. Ancak Kudüs’te minare mikrofonlarının seslerinin kısılması dayatıldı.

2018’de Yahudi Ulus Devleti yasası çıkarıldı. Irkçı yasa Filistinlilerin Filistin topraklarından sürülmesini resmileştirdi.

Trump’la birlikte Filistin’in tamamen imhasını öngören yüz yılın anlaşması da bu dönemde ortaya çıktı.

Batı Şeria’daki yerleşimlerin yasal hale getirilmesi de Netanyahu döneminde kanunlaştırıldı.

BM’in kendi topraklarında “mülteci” ilan ettiği Filistinlilere verdiği eve dönüş hakları da Netanyahu döneminde gasp edildi. BM’nin Gazze’deki ofisleri kapatıldı.

Memur maaşlarının ödenmesi için Gazze’ye giden paralara el koydu.

Ahed Tamimi 16 yaşında esir alındı. Fevzi Cüneydi gibi Filistinli gençler, İsrail askerlerinin toplu saldırılarına hedef oldu.

Kudüs’te ev yıkımları Netanyahu döneminde daha da arttı. Kudüs’te bir Filistinlinin yaşaması neredeyse imkansız hale getirildi.
Öyle ki Batı Şeria ile Kudüs’ü birbirinden ayıran utanç duvarına Netanyahu yeni duvarlar ekledi. Kudüs’te Cebeli mukabbir semti gibi bir çok yere duvarlar örüldü.

Geçtiğimiz Kasım ayının ikinci haftasında İsrailli ajanlar Gazze’ye sızdı. Operasyon deşifre edilince Gazze bombalandı. Filistinli direniş grupları o saldırıya öyle bir misilleme yaptı ki İsrailliler korkudan sokağa çıkamadı.

İsraillilerin yaşadığı bir gecelik korkunun faturası Netanyahu’ya kesildi. Kendi destekçileri bile “Gazze’yle başa edemedin” diyerek Netanyahu’ya tepki gösterdi.
Filistinlileri komple yok etmeyi vaat eden savunma bakanı Lieberman istifa etti.
Siyasi deprem koalisyonu sarstı, Netanyahu ilk başta durumu toparlamaya çalışsa da Aralık sonuna doğru erken seçim kararı alındı.

Yolsuzlukla da başı dertte olan Netanyahu bunca katliama rağmen “Filistinlileri komple ortadan kaldıramamakla” suçlanıyor.
Başsavcılık soruşturması nedeniyle seçime girmesi bile tartışılır hale geldi.

10 yılda Filistin’de işlemediği suç kalmayan Netanyahu, “neden bu kadar az Filistinli öldürebildin” dercesine itham ediliyor. Yani Siyonist akıl Netanyahu’nun katliamlarını yeterli bulmuyor.

Peki yerine kimler düşünülüyor?
“Gazze’yi öyle bombalayalım ki tek seferde işi bitirelim” diyen Siyonist Birlik Lideri Avi Gabbay, en az onun kadar ırkçı olan Avidgor Lieberman, “Filistinli kadınları da öldürelim ki çocuk doğuramasınlar” diyen sözde adalet bakanı Ayalet Şaket ve “Batı Şeria’yı ilhak edelim” diyen sözde eğitim bakanı Naftali Bennett, Netanyahu sonrası başbakanlığa oynayan isimler.
Durum Filistin’i daha da zor günlerin beklediğini gösteriyor.
Allah Filistinli kardeşlerimizin yardımcısı olsun.

 

Yorumlar2

  • Salih DAGLİ 5 yıl önce Şikayet Et
    Siyonist Birlik başkanı Avi Gabbay, aynı zamanda İşçi Partisi'nin genel başkanı, yani solcu. Siyonistin solcusu bile böyle oluyor.
    Cevapla
  • Servet 5 yıl önce Şikayet Et
    Malesef biz ulke olarak gereken tepkiyi hicbirzaman gostermedik ne yaptirim uyguladik ne ambargo koyduk kinayip durduk ama lafla gemi yurumedigini bir turlu ogrenemedik aci ama galiba icimizdeki israil lobisi gorevini cok iyi yapiyor olmali
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat