Güvenli bölgenin sınırları belli ancak bu bölge kim ya da kimlerin denetiminde olacak, işte bu sorunun yanıtı için ABD bir dizi alternatif plan üzerinde duruyor.

Suriye’nin kuzeyinde 32 kilometre derinlikte, 460 kilometre uzunluğunda bir güvenli bölge kurulacak.
Sınırlar belli, belli olmayan en kritik şey ise hattın denetiminin nasıl oluşturulacağı.

Washington’un 3 önerisi var. Bu 3 seçeneğin hiç birisinde PKK terör örgütüne yer yok.
Amerika’yı PKK’sız bir güvenli bölge kurdurmaya zorlayan güç elbette Türkiye’nin kararlı duruşu.
Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon için öylesine geniş çaplı bir askeri yığınak yapıldı ki, Türkiye bu konudaki ciddiyetini cümle aleme en net şekilde gösterdi. Bu saatten sonra Amerika PKK’yı daha fazla sınır hattında tutarak, risk almak istemiyor.

Washington önce Ankara’ya ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’u yollamıştı. PKK için bir güvenli bölge sunmaya kalkan Bolton diplomatik dayakla geri gönderildi.
Sonrasında Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham geldi. Graham güvenli bölge uzlaşısı için Ankara’daydı. Yaptığı açıklamalar gösteriyor ki, ABD PKK teröristlerini sınırımızdan mümkün olduğunca uzak tutacak. Yani PKK gidecek. Amerikalılar bunu kabul etmek zorunda kaldılar.

Lindsey Graham deyip geçmeyelim. Cumhuriyetçi bir senatör. Ama kongredeki sıradan bir senatör değil. Trump’la görüşebilen, bilhassa Suriye başlığında önerileri dikkate alınan, ABD’nin Suriye politikalarına vakıf ve bu politikalarda etkin bir isim.

2016’da Obama yönetimine “PYD’nin PKK ile bağlantısı açık o halde neden PYD’yi silahlandırıyorsunuz” diye hesap soran bir siyasetçi.
Hala da aynı görüşte. Bunu Ankara’da izah etti.
Washington’a gidince de “Obama Suriye’de Türkiye’ye karşı PKK’yı destekleyerek bir kabus oluşturdu, bunu ortadan kaldır” diye Trump’a baskı yapacağını söyledi.

Graham dışında Washington kaynakları da artık PKK-PYD teröristlerinin Türkiye sınırında kalamayacağını anladı.
PKK gidecek, ama 15 ama 30 kilometre uzağa götürülecek peki onlardan boşalan güvenli bölge nasıl yapılanacak?

“TÜRK, İNGİLİZ VE FRANSIZ ASKERLERİ GİRSİN”
Washington bu konuda 3 farklı senaryo üzerinde duruyor.
Biri 32 kilometre derinlikte, 460 kilometre uzunluğundaki güvenli bölge Türk, İngiliz ve Fransız askerlerinin denetimine bırakılsın önerisi.
Türk askeri ile ÖSO’nun bu bölgedeki tek güç olmasını kabul etmiyorlar. Türk askerinin yanına İngiliz ve Fransız askerlerini de eklemek istiyorlar, seçeneklerden biri bu.

“PKK YERİNE BARZANİ PEŞMERGESİ GİRSİN”
İkincisi, Barzani’ye yakınlığıyla bilinen Rojava Peşmergesi adını verdikleri Kürt grupların, PKK teröristlerinin yerine güvenli bölgeye konuşlandırılması. Bunu geçtiğimiz ay da gündeme getirmişlerdi. PKK-PYD ile söz konusu peşmergelerin arası hiç iyi olmadı. Peşmergeler ve onların siyasi kanadı Suriye Ulusal Kürt Konseyi aynı zamanda Esed rejimi muhalifiler. Hatta 2012’de Suriye halkının meşru temsilcisi olarak kurulan Suriye Ulusal Koalisyonunun çatısında da bir dönem bulunmuşlardı.

“MUHALİF ARAP SAVAŞÇILAR GİRSİN”
Gelelim üçüncü seçeneğe.
Güvenli bölgenin denetiminin ÖSO tarzı ama Türkiye’nin direk kontrolünde olmayan daha ziyade ABD’nin yapılandırıp desteklediği Suriyeli muhalif Arap savaşçılara bırakılması. Washington, Tel Abyad gibi Türkiye sınırına yakın şehirlere bu savaşçıları konuşlandırmayı da güvenli bölge seçenekleri arasına dahil etmiş bulunuyor.

ABD’nin pazarlık masasındaki önerileri bunlar olacak gibi görünüyor.
Tabi asıl önemli olan Türkiye’nin ne diyeceği. Türkiye “evet” demeden bu projenin hayata geçmesi zor. Sonuçta, askeri, sınırda operasyon için hazır kıta bekleyen taraf Türkiye.
Türkiye için güvenli bölge konusunda da kırmızı çizgiler var.
PKK teröristleri ve onlara bağlı unsurların hiç biri bu bölge içerisinde bulunmayacaklar.
Güvenli bölgedeki denetim mekanizmasına ise muhakkak Türkiye dahil olacak.
Asla taviz verilmeyecek hususlar, bunlar.
Böyle olmalı ki PKK çıktıktan sonra tekrar içeri sızamasın.
Yani güvenli bölge, gerçek anlamda bir güvenli bölge olabilsin.

ABD’nin PKK üzerine kurduğu Suriye politikasına gelince.
PKK-PYD teröristlerini sınırımızdan uzaklaştırıyor olmaları ABD’nin PKK ittifakından vaz geçtiği anlamına gelmiyor. Onlar teröristlerle yapmayı planladıkları her neyse, bizim sınırımızdan biraz daha aşağıda yapmaya devam edeceklerdir.

Neticede ABD’nin Suriye politikasında vazgeçilmez olan bazı unsurlar var.
Irak’tan gelip Halep’e giden M4 otoyolu ile yine Irak’tan gelip Ürdün’e kadar uzanan M20 otoyolu gibi. Ya da enerji kaynaklarıyla geçiş güzergahlarının bulunduğu Deyruzzor şehri gibi.
Tüm buralar PKK’sız güvenli bölgenin dışında kalıyor.