İran’ın Kandil muğlaklığı

  • GİRİŞ18.06.2018 09:15
  • GÜNCELLEME18.06.2018 09:15

Türkiye’nin Kandil operasyonunun terörle mücadelede yeni bir safhanın başlangıcı olduğunu daha önce yazmıştım. PKK, Irak’ın kuzeyindeki çetin coğrafyayı Türkiye’ye karşı terörün merkezine çevirmişti. Türkiye ise tarihindeki en kapsamlı ve sonuç alıcı müdahaleyi cari operasyonla gerçekleştiriyor. Daha önce de bu bölgelerde üsler kurulmuş ve PKK’ya karşı bu üsler marifetiyle mücadele yürütülmüştü. Fakat söz konusu operasyon doğrudan terörün merkezini yani Kandil’i hedef alıyor. Zor ve girilemez denilen muhkem alanlardaki terörü son birkaç senedir operasyonlarla bitiren Türkiye, aynı hedefi Kandil için de koymuş durumda.

Kandil’in çokça dillendirilen bir özelliği sırtını İran topraklarına dayamış olması. Bir taraftan Irak’ın kuzey bölgelerindeki otorite boşluğundan ve göz yummalardan istifade eden PKK, diğer taraftan da İran’ın PKK ile mücadelede bir türlü istenilen desteği vermemesini de bir araç olarak kullanıyor. Malum İran da PKK’nın İran kolu olan PEJAK’la uzun süredir mücadele ediyor. Fakat PKK’nın diğer ülkelerdeki saçaklanmalarına dair aynı yaklaşımı ve mücadele azmini ortaya koyduğu söylenemez. En son Türkiye’nin Afrin’de yürüttüğü PKK ile mücadeleye yönelik en eleştirel sesin Tahran’dan yükseldiğini hatırlayalım. Suriye’de krizin başlarında Esed rejimiyle PKK’nın vardığı centilmenlik anlaşmasında da İran’ın etkisi büyüktü. Anlaşmanın akabinde İran’la PEJAK arasında uzun süre devam eden bir çatışmasızlık da yaşanmıştı.

An itibarıyla İran dozu gittikçe artacak olan bir uluslararası kıskaç baskı dönemine giriyor. ABD Başkanı Trump’ın İran’la yapılan nükleer mutabakattan çekilmesi ve yeni yaptırım kararları alması bu baskının sadece başlangıcı. Ardından İsrail’in Suriye’deki İranlı güçlere karşı gerçekleştirdiği kapsamlı hava operasyonları da bu sürecin bir parçası. İran için en manidar durum, saldırıların sonrasında son 7 senedir güçlü müttefiklik ilişkisi içerisinde olduğu Rusya ve Esed rejiminden kayda değer bir sesin çıkmamasıydı. Hatta rejimle İran ve Ürdün arasında İranlı güçlerin sınır bölgelerinden uzaklaştırılması üzerine mutabakatların oluştuğu iddiaları da ortaya atıldı. Kuzey Kore sorununu şimdilik çözen ABD Başkanı ve dış politika ve güvenlik kabinesi, artık İran’a daha fazla yoğunlaşabilirler. İran konusunda ABD ile ters düşen Avrupalı devletler bile anlaşmanın nükleere bakan yönünün korunmasını ve ticari ilişkilerin zarar görmemesin; fakat İran’ın bölgesel nüfuzunun ise sorunlu olduğunu dillendiriyor. Söz konusu İran’ın bölgesel nüfuzu olduğunda dünyada oldukça geniş bir mutabakat söz konusu ki ABD ve müttefiklerinin bu doğrultuda atacağı adımlar dünyada çok fazla aykırı ses çıkarmayabilir.

Hal böyleyken yani İran’a yönelik dostluklar muğlaklaşmakta ve düşmanlıklar operasyonelleşmekte ve derinleşmekteyken komşu Türkiye’nin PKK ile mücadelede dayanışma çağrısına İran’dan hala gerekli müspet karşılığın verilmemesi en basit ifadeyle Tahran nezdindeki stratejik bir sığlığa işaret etmekte. Terörle mücadele muğlaklığı kaldırmaz. Oysa zaten kendi imkanlarıyla Kandil’i temizleyebilecek olan Türkiye’yle hakkıyla dayanışmasının her iki ülkeye özellikle de İran’a faydası olur, zararı olmazdı.

Akşam

Yorumlar1

  • yusuf 5 yıl önce Şikayet Et
    stratejik sığlık=uzun vadede Türkiye'yi pkk sorunuyla meşgul etmektir .
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat