Kaşıkçı cinayetinde kirli eller

...

  • GİRİŞ23.10.2018 09:11
  • GÜNCELLEME23.10.2018 09:11

Suudi Arabistan yönetiminin, Cemal Kaşıkçı cinayetini itiraf etmek zorunda kalmasıyla yeni bir dönemin içine girildi. Şimdi Suudi Yönetimi, olayın seyrine yönelik gerçekleri örtebilecek senaryo yazmanın telaşında.

Cemal Kaşıkçı’nın katledilmesiyle ilgili her geçen gün yeni bir gelişmeye ve bana bağlı olarak Suudi Yönetimi tarafından tasarlanan açıklamalara tanık oluyoruz. Artık net olarak belli olmuştur ki; planlı, talimatlı, örgütlü, kendince ince, kirli hesaplarla tasarlanmış, vahşice işlenmiş bir cinayetle karşı karşıyayız. Bir ülkenin konsolosluk binasında devlet görevlileri tarafından DEAŞ tipi bir terör örgütünün niyet ve metotlarına benzer bir cinayet işleniyor. Böyle bir devlete devlet, bunu yapanlara devlet görevlileri, emri verene devlet yönetenleri denilebilir mi?

Devlet görevlileri görünümlü suç şebekesi eliyle bir insanın sadece muhalif olduğu için ortadan hunharca kaldırılması; üzerinden çabuk geçilebilecek, kolayca unutulabilecek, cezalandırılması sadece tetikçilerle yetinilecek bir cinayet değildir.

Ortada akılalmaz bir cüret var. Kimdir bunlara bu cüreti veren? Bunu planlayanlar, cinayet talimatını verenlerin İslam coğrafyasındaki yeri sorgulanmadan bu meselenin üzeri örtülemez. Müslümanların mukaddes topraklarını, bu vahşice cinayeti işleyenler yönetebilir mi? Yönetmeleri kabul edilebilir mi? Mekke ve Medine’nin yönetimi üzerinde, tüm samimi Müslümanların ve kuklalaşmamış gerçek İslam devletlerinin mutlaka düşünmesi gerekir.

Suudi Yönetimi’nin büyük telaşı var. Bu hunharca işlenmiş cinayetten veliaht prens Muhammed Bin Selman’ı (MBS) kurtarmanın peşindeler. Bunun için zorlama senaryolar üretmeye çalışıyorlar. Bugüne kadar cinayet konusunda söylediklerinin inandırıcı hiçbir yanı yoktur. Ayrıca merhum Cemal Kaşıkçı’nın henüz naaşı da ortada yoktur.

Görünen odur ki; Türkiye bu cinayetin aydınlanması konusunda ısrarlı, titiz ve becerikli bir çabayla sonuca doğru yaklaşınca, Suudi Yönetimi cinayeti kabul etmek zorunda kaldılar ve şimdi senaryolarını Türkiye’nin neyi bilip, neyi bilmediği üzerine bina etmenin telaşındalar. Eğer Türkiye ısrarlı ve titiz bir soruşturma süreci yönetemeseydi, cinayetle ilgili ne gerçekler tam olarak netleşecekti, ne de Suudi yönetiminin oyunu tam olarak anlaşılacaktı. Zira cinayeti işleyenlerin yaptıkları kirli hesapla, Türkiye yıpratılmak istenecekti. Nitekim failler, cinayet sonrası merhumun elbiseleriyle ve kolundaki elektronik saatiyle kuşanmış cinayet ekibinden bir elemanı, Kaşıkçı’nın dublörü haline getirerek, konsolosluk binasının dışına çıktığını gösteren kamera kaydıyla kirli bir oyunu tezgahladılar. Suudi Arabistan’dan getirdikleri ekibe delillerin temizlenmesini yaptırıp, bu iş için kullanılan kimyasal malzemeleri etkili olması için 10 gün boyunca Türkiye’nin yürüttüğü soruşturmanın suç mahallinden uzak tutulmasını hesapladılar. Ancak ne yaptıysalar sonuç alamadılar. Zira Türkiye’nin ısrarlı çabası sürdü ve titiz, marifetli çalışma sonrası bazı delillere ulaşıldı. Bunun üzerine Suudi yönetimi itiraf etmek zorunda kaldı.

Şimdi azmettiricinin yani asıl failin ortaya çıkarılması gerekiyor. Bunun için de; Türkiye’nin elindeki bilgiler ve deliller ışığında süreç; vicdanın, adaletin, hukukun gereği olarak uluslararası düzeyde neticelenmeye muhtaç. Bu noktada ABD’nin tavrı şüphesi en önemlisi. Faillerin ellerine, yüzlerine bulaştırdıkları bu kirli ve karanlık oyunun sonuçlarını kim, nasıl yönetmeyi deneyecek? Bekleyip, göreceğiz…

AKŞAM GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat