Kelebek etkisi, küçük bir değişikliğin büyük sonuçlar doğurabilmesine verilen durumdur. Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, fizik kurallarının etkisiyle, dünyanın bir ucunda kasırga oluşturabilir.

Somali dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Türkiye'nin Somali'deki misyonu, insani değerleri yüceltmenin yanında, bu kelebek etkisini başlatma amaçlı.
Türkiye Somali açıklarında sondaj çalışmalarının ardından, karada da petrol arayacağını açıkladı. Terör örgütü Eş Şebab'ın saldırılarına karşı Somali hükümetine yönelik askeri destek yoğunlaştırıldı ve bu sayede kaybedilen bazı noktalar yeniden kontrol altına alındı. Somali'yi bu kadar önemli kılan durum, jeopolitik konumu. 

Kızıldeniz'in başlangıç noktasında güvenliğin sağlanması, ABD'nin İsrail'e sağladığı güvenlik garantisinden ziyade, Avrupa için önemli. AB ülkelerinin ticaretinin yaklaşık %30'u bu rotadan sağlanıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bölgede istikrar oluşturması, ülkenin iç dengelerini geliştirmekle beraber, Avrupa ticaretini de rahatlatacak. 

Washington bugün Çin’le, iç siyasetiyle, Latin Amerika’yla meşgul. Somali, ABD için hâlâ önemli, ama birincil öncelik değil. Askeri üslerini tutuyorlar, ama barış getirmiyorlar. 
Tam bu boşlukta Türkiye devreye giriyor. Ama Batılıların eskiden yaptığı gibi ne sömürmeye geliyor ne de gözdağı vermeye. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasıyla hareket ediyor. Hem askeri hem de ahlaki olarak...

AVRUPA TÜRKİYE'YE YAKLAŞMAK ZORUNDA

ABD Başkanı Trump'ın, Avrupa'nın güvenliği için yapılan harcamalardan rahatsız olduğu ortada. Brüksel'de panik havası var. Çünkü  mevcut durumda Avrupa’nın savaş kapasitesi kağıttan kaplan gibi paramparça olmaya yatkın. Birlikten ayrılmasına rağmen kıtayla iyi ilişkiler yürüten İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Gazze'de ateşkes çağrıları yapıyor.. 

Fransa iki devletli çözüm için art arda açıklamalarda bulunuyor..Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Filistin çıkışları, dünyanın dört bir yanında halkların vicdanında karşılık buluyor Ve AB liderleri bunu gördüğü için Ankara'yı da memnun eden bir yaklaşım sergiliyor. Mevcut durumda  Somali’de Türkiye varsa, Avrupa limanları güvendedir. Filistin’de Türkiye varsa, Avrupalı liderler susamaz. Bu tabloda, Türkiye artık Avrupa kapısında bekleyen değil, kapının anahtarını taşıyan ülke konumuna geliyor.

TÜRKİYE'NİN AVRUPA'DAN ALACAĞI VAR!

Avrupa’nın bugün Kızıldeniz’den güvenle geçen konteynerlere, Somali açıklarından limanlara ulaşan enerji ve ticaret koridorlarına sahip olması, Somali’deki bir orduya omuz veren, kıyıya Türk bayrağını diken Ankara’nın aklı sayesinde mümkün. Avrupa malları güvenli limanlara ulaşıyorsa, o denizler Türk komandolarının, Türk İHA’larının, Türk diplomasisinin himayesindedir. Artık sorulması gerekn soru nettir.  Avrupa bu güvenliğin karşılığında ne ödeyecek?

Bu iş ortaklıksa, bedeli olacak. Bu iş ittifaksa, ortak masada Türk sandalesi olmalı..Ve bu iş yük paylaşımıysa, artık herkes Türkiye’nin sırtına yük bindirmeye değil, yük almaya da hazır olacak.

Çağ dışı gümrük birliği politikalarıyla, vizeyi engelleyen duvarlarlarla, üyelik konusunda oyalamalarla bu iş olmaz

Kusura bakmasınlar ama bu çağda güvenlik sağlayan değil, masa başında “hâlâ değerlendirmeye alacağız” diyen taraf krizdedir. Türkiye, Avrupa’nın yükünü taşıyorsa, artık Avrupa’nın kazancını da paylaşacaktır. Bu da bir lütuf değil, bir alacak meselesidir. AB fonlarından savunma sanayi ortaklıklarına, enerji işbirliğinden karar masasına oturmaya kadar her dosya, Türkiye’nin hakkıyla kazanabileceği pozisyonlardır. Ve bunların hiçbiri “jest” olarak kabul edilmeyecek. Çünkü Türkiye sadece sahada değil, değerlerde de yükü çeken taraftır.

Filistin’de susmayan, Somali’de savaşan, Ukrayna’da dengeyi okuyan, Karadeniz’de tahıl koridorunu açan Türkiye'ydi.. Özetle, Türkiye’nin Avrupa’dan alacağı var. Bu hesap mahcup nezaketle değil, stratejik netlikle ödenecek. İttifak buysa, karşılığı da bu olacak.

Bartu Eken / Haber7