Ayhan Bora Kaplan soruşturması ve cevap bekleyen iki önemli soru

Mehmet Acet
Mehmet Acet

Çarşamba günü Hürriyet Gazetesi’nin, yürütülen soruşturmadan haberdar olan çevrelerden alınan bilgiler doğrultusunda hazırlandığı izlenimi veren haberinde, suçlamalara muhatap olan polis şeflerinin müfettiş sorgularıyla alakalı şu ifadelere yer verilmişti:

“Mülkiye başmüfettişlerinin, “Gizli tanık üzerinden soruşturmayla ilgisi olmayan siyasetçi ve bürokratların isimlerinin dosyaya neden sokulmaya çalışıldığı, operasyon için üstten talimat alınıp alınmadığı, gizli tanığa ifadesinde geçirmek üzere söylenen isimlerin nasıl belirlendiği, emniyet görevlisi dışında bu süreçte başka kim veya kimler var, dışarıdan bir talimat alınıp-alınmadığı” gibi kritik soruları yönelttiği öğrenildi.”

Bu haber cümlelerinde geçen “Soruşturmayla ilgisi olmayan siyasetçi ve bürokratların” kimler olduğu birkaç gündür basında yer alıyor.

Eski/Yeni bakanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın mesai arkadaşları…

17/25 Aralık çağrışımı, FETÖVARİ Yöntemler, siyaseti ezmeye ve üste çıkmaya çalışan bürokratik vesayet arayışları gibi meselelerin çıkış noktası tam da burası oluyor zaten.

Buradan yola çıkarak ve o isimlere bakılarak, hükümete karşı bir kalkışma, artı Cumhur İttifakı’nı bozmayı amaçlayan bir takım hedefler içerisinde olunduğu yönünde yapılan yorumların abartılı değil, sorulan soruların da yerli yerince sorular olduğu ortada.

Gözaltına alınan polis şeflerinden üçü, (Dün bu yazıyı yazdığım sıralarda Organize Şube Müdürü Kerem Gökay Öner’in serbest bırakıldığı haberi geldi) 8 Eylül’de Ayhan Bora Kaplan’a Havalimanı yolunda yapılan operasyona katılanlar arasında yer alıyor.

Diğer taraftan yurt dışından yaptığı paylaşımlarla bütün bu olup bitenlerin fitilin ateşleyen Serdar Özçelik isimli şahsın Türkiye’de iken emniyet ve savcılığa verdiği ifadelerde söz konusu siyasi ve üst düzey bürokratların isimleriyle alakalı herhangi bir beyanda bulunmamış olması, polis şeflerine kumpas mı kuruluyor sorusunu beraberinde getirdi.

Bu anlamda ihtiyatlı olmakta fayda var ancak, polis şeflerinin (ya da içlerinden birinin, ikisinin) söz konusu isimleri gizli tanık üzerinden soruşturmaya dahil etmek istedikleri kesinleşirse, o zaman bu işin tam da 17/25 kumpasında olduğu gibi siyasi sonuçlar üretmek maksadıyla yapıldığı sonucu karşımıza çıkar.

Çarşamba sabahı yazılı bir açıklama yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, müfettişlerin konuyla ilgili raporu en kısa sürede tamamlayacaklarını, devamında bu raporun kamuoyu ile paylaşılacağını ve gerekenin yapılacağını vurguladı.

“Kimler FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize oyun kurmaya çalışıyorsa oyunlarını ve tuzaklarını yerle bir edeceğiz" diyen Yerlikaya, devamında "Mülkiye Müfettişlerinin ilgili raporu kısa süre içinde tamamlanacak. Atılan her adımı, telefon kayıtlarını tek tek inceliyorlar. Hazırlanan bu raporu en ince ayrıntısına kadar kamuoyu ile de paylaşacağız. Ve gereğini yapacağız" ifadelerini kullandı.

Bu taahhüt önemli ve toplumda hem şüphe, hem de tedirginlikle karşılanan bu gelişmelerin arka planının şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması ve gereken işlemlerin yapılması büyük önem taşıyor.

İKİNCİ ÖNEMLİ SORU: GİZLİ TANIĞI YURTDIŞINA KİM KAÇIRDI?

Birinci önemli soruyu sorduk.

Pekişsin diye şöyle bir cümle ile aynı anlama gelecek soruyu tekrar edelim.

Gizli tanık üzerinden soruşturmayla alakası olmayan üst düzey isimlerin bir kumpasın içine çekilmek istenmesini kim, hangi irade istedi? Ve buradaki amaç neydi?

İkinci bir soru daha var ki, benim dün bu yazıya başlamadan önce konuştuğum, yürütülen soruşturmanın mahiyetinden haberdar olan çevrelerin de cevap aradığı bir soru bu.

Yurtdışından ikna edilerek getirildikten sonra elektronik kelepçe ile ev hapsinde tutulan bir kişi, nasıl oldu da yurtdışına kaçabildi?

Sadece böyle bir gelişme bile meselenin ciddiyetini ortaya koymaya yetiyor.

MHP Lideri Bahçeli’nin, akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın açıklamaların meselenin ciddiyetle ele alındığını da ortaya koyuyor.

Bakan Yerlikaya’nın açıklamasında yabancı istihbarat birimleriyle irtibatlı olan geçiştirilemeyecek, küçümsenemeyecek bir durumla karşı karşıya olduğumuz ortada.

Bakan Yerlikaya’nın açıklamasının içinde yer alan bir cümleye daha dikkat çekmek isterim.

Yerlikaya açıklamasında, “Yabancı istihbarat servisleriyle irtibatlı illegal yapılara ve suç odaklarına göz açtırmadık” şeklinde bir ifade kullanıyor.

Her ne kadar bu cümle, mücadele edilen diğer suç örgütleri sıralanırken zikrediliyor olsa da, meselenin böyle bir boyutunun olup olmadığı da açığa kavuşturulmalı.

Kafalardaki soru işaretlerinin cevap bulması için önce mülkiye müfettişlerinin raporunun kamuoyu ile paylaşılmasını, devamında da adli soruşturmayla alakalı gelişmeleri bekleyeceğiz.

Mehmet Acet / Haber7

yazının devamını okuyun