Hulusi Akar'dan Ege ve Akdeniz mesajı

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Muhataplarımız; mavi vatan denizlerimizde hukuki ve tarihi hak ve menfaatlerimizin ihlal edilmesine asla müsaade etmeyeceğimizi, Ege ve Akdeniz’de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yer almadığı hiçbir projenin yaşama şansı olmadığını bilmelidirler." dedi.

ABONE OL
GİRİŞ 04.11.2018 17:45 GÜNCELLEME 04.11.2018 17:45 GÜNCEL
Hulusi Akar'dan Ege ve Akdeniz mesajı
Hulusi Akar'dan Ege ve Akdeniz mesajı


Hulusi Akar, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı,  MİLGEM Projesi'nin üçüncü gemisi olan TCG Burgazada'nın Deniz Kuvvetleri  Komutanlığı'na teslim törenindeki konuşmasında, savunma sanayisinde önemli  adımların atıldığını, büyük başarıların gerçekleştirildiğini belirtti.

Ülke güvenliği açısından kritik önemi olan milli gemi ve yeni tip  denizaltı projelerinin başarıyla sürdürüldüğünü ifade eden Akar, siyasi,  ekonomik, teknolojik ve askeri alanlarda büyük gelişmelere, yeniliklere ve  değişimlere sahne olan bir dönemden geçildiğine dikkati çekti.

 

Belirsizlik, risk ve tehditlerle dolu coğrafyada yerli ve milli  savunma sanayisinin geliştirilmesinin her zamankinden daha önemli hale geldiğini  vurgulayan Akar, "Etkin, caydırıcı ve saygın nitelikleriyle ordumuzun her an  harekata hazır olabilmesinin ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğini  sağlayabilmesinin ön önemli şartlarından biri de yerli ve milli savunma  sanayisine dayalı imkan ve kabiliyetlerinin artırılması, geliştirilmesi ve  çeşitlendirilmesidir." diye konuştu.

Akar, geçmişte parası ödenmesine rağmen Sultan Osman ve Reşadiye  gemilerinin teslim edilmediğini hatırlatarak, "Aynı şekilde Kıbrıs Barış Harekatı  sırasında maruz kaldığımız ambargo da hala hafızalarımızdadır. Daha dün parasını  dahi ödediğimiz İHA'ları uçuramadığımızı unutmadık. Geçmişte karşılaştığımız bu  tutum ve yaklaşımın değişik şekil ve boyutlarda maalesef günümüzde de devam  ettiğini görmekteyiz.  Muhatap olduğumuz bu durum karşısında tarihten ders alarak  ülkemizde savunma sanayisinin millileşmesine yönelik önemli adımlar atılmış ve bu  alanda büyük bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir. Bir zamanlar bizler için hayal  olan birçok konu, bugün gerçeğe dönüşmüştür." değerlendirmesinde bulundu.

"462 bin kilometrekare mavi vatan"

Yerlilik ve millilik oranının yüzde 65'lere ulaştığını dile getiren  Akar, "Atılan kararlı adımların sonuçlarını bugün açık bir şekilde görmekteyiz."  dedi.

Birkaç gün önce TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme  Enstitüsü ve paydaşları tarafından üretilen milli silah sistemlerinin  tanıtıldığını, bu gurur tablosunun savunma sanayinin geleceği açısından herkesi  daha da umutlandırdığını ifade eden Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk Deniz Kuvvetleri, bölgesel ve küresel dinamiklerin  şekillendirdiği deniz güvenlik ortamında, toplam 462 bin kilometrekare olan mavi  vatanımızdan başlamak üzere ana vatanımızı savunmak, Türkiye Cumhuriyeti'nin  denizlerdeki hükümranlık haklarını, deniz alaka ve menfaatlerini korumak misyonu  doğrultusunda faaliyetlerini aralıksız sürdürmektedir. Bunun yanı sıra, çevre  denizlerimizde ve bağlantılı deniz alanlarında deniz güvenliğinin sağlanmasına,  bu suretle etki ve ilgi alanımıza giren tüm denizlerdeki ekonomik çıkarlarımızın  korunmasına katkı sağlamaktadır. Ayrıca bayrağımızı, barış, dostluk ve iş birliği  mesajlarımızı, insani yardımlarımızı dünyanın değişik coğrafyalarına taşımak  suretiyle dış politika hedeflerimizi desteklemekte, savunma sanayimizin eriştiği  gücün tanıtımına aracılık etmekte, BM, NATO ve diğer çok uluslu oluşumlar  bünyesinde bölgesel, küresel barış ve istikrarın sağlanmasında da önemli roller  üstlenmektedir."

"Bölgede giderek gerginliği artırmaktadır"

Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurlarının Afganistan, Bosna  Hersek, Lübnan, Atlantik Okyanusu ve Hint Okyanusu dahil birçok bölgede  uluslararası harekatlara katıldığını ve katılmaya devam ettiğini belirterek, bu  tür faaliyetlerin başarıyla gerçekleştirilmesi için güçlü bir deniz kuvvetlerine  sahip olmanın önemine değindi.

Burgazada korveti ve Aydınreis denizaltısının Deniz Kuvvetleri  Komutanlığı'na katılmasıyla "Mavi Vatan"daki gücün ve uluslararası görevlerdeki  etkinliğin önemli ölçüde artacağını vurgulayan Akar, şöyle devam etti:

"İçimizdeki hainler temizlendikçe sayısal bir azalma olmakla beraber  vatanına, milletine, bayrağına bağlı silah arkadaşlarımızın fedakarlık ve  kahramanlığıyla gücümüz daha da artmıştır. Tarih boyunca uluslararası ticaretin  en önemli kavşaklarından birisi olan Doğu Akdeniz, deniz ulaştırma yollarının  odak noktasındadır. Aynı zamanda enerji kaynaklarının varlığı da bölgede bir  cazibe unsurudur. Bu kapsamda, Doğu Akdeniz’deki güvenlik ortamını belirleyecek  en önemli uyuşmazlık konusu, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması  meselesidir. Bu meselenin giderek derinleşmekte olduğu, yakın zamanda sismik  araştırma gemimiz Barbaros Hayrettin Paşa’nın Yunanlar tarafından taciz edilmesi  olayında bir kez daha görülmüştür.  Bütün olumlu, barışçı, yapıcı  yaklaşımlarımıza rağmen uluslararası hukuka dayanan haklarımızın kısıtlanmasına  yönelik bu tür uygulamalar, bölgede giderek gerginliği artırmaktadır."

Akar, Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve  menfaatlerini korumadaki kararlılıklarının açık olduğunu vurgulayarak, şunları  kaydetti:

"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve Deniz Kuvvetleri unsurlarımızın  hepimizin, bir bütün halinde bu tür provokasyonların tekrarına müsaade  etmeyeceğimiz, hak ve menfaatlerimizin korunması için gereken her türlü adımı  atacağımız da herkes tarafından bilinmelidir. Bu çerçevede Barbaros Hayrettin  Paşa ve Fatih gemileri, deniz yetki alanlarımızdaki faaliyetlerine Deniz  Kuvvetleri unsurlarımızın refakatinde devam etmektedir.  Muhataplarımız; mavi  vatan denizlerimizde hukuki ve tarihi hak ve menfaatlerimizin ihlal edilmesine  asla müsaade etmeyeceğimizi, Ege ve Akdeniz’de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk  Cumhuriyeti’nin yer almadığı hiçbir projenin yaşama şansı olmadığını  bilmelidirler."

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR