Aleviler özelinde Türkiye'nin eski yüzü - 13

  • GİRİŞ28.04.2024 09:24
  • GÜNCELLEME30.04.2024 09:19

Aleviler, Alevi Olduklarını Değil, Acılarını ve Kinlerini Unutuyorlardı, Fakat…

Türkiye’nin üzerinden elini çekmeyen zalimlere ve onların işbirlikçisi derin hainlere göre; Aleviler “alevi” olduklarını unutuyorlardı, bu unutuş rejim açısından, rejimin sol derin yapısı bakımından düşünüldüğünde CHP için sosyal tabanını kaybetmek olacaktı.

Hâlbuki Aleviler, “Alevi” olduklarını değil geçmişte yaşadıkları acılarını, kinlerini unutuyorlardı.

Fakat ne olursa olsun rejimin geleceği açısından yavaş yavaş yegâne sosyal tabanının “erimesi” sol derin yapıyı kaygılandırdı ve cumhuriyet tarihinde ilk defa bir büyük şehirde bir ”metropol’ de” Alevilere yönelik katliam gerçekleştirildi. 

12 Mart 1995 günü akşamı Gazi’de Alevilerin çoğunlukla oturduğu, gidip geldiği dört kahvehane ve bir pastane, bir taksiden otomatik silahlarla tarandı, bir kişi öldü, 25 kişi yaralandı. 

Devam eden günlerde, başta Ümraniye olmak üzere bazı semtlerde büyük olaylar oldu.

Sonuç; toplam 23 hayat söndü,150 civarında insan yaralandı. 

Acımasızca yapılan bu katlim Alevilerin acılarını, öfkelerini, Sünnilere karşı olan kinlerini tazeledi.

Aleviler daha önce Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Sünnilerle yaşadıkları kanlı olayları hatırladılar. 

Bu olayların Anadolu’da önceden yaşananlardan farkı şu oldu: bu olaylar Alevi ve Sünniler arasında değil, Alevilerle emniyet arasında yaşandı.

Buraya başka bir not düşmemiz lazım: 

23 Mayıs 2013 günü Sarıyer’deki evinde, şakağına kurşun sıkarak intihar eden Hayri Kozakçıoğlu, Gazi olayları olurken İstanbul Valisi idi. 

Acaba Kozakçıoğlu, olağanüstü Hal Bölgesinde ve Gazide öldürülen yüzlerce insandan sorumlu olmanın verdiği ”vicdan azabından” dolayı mı, hayatına son verdi? 

Zira daha önce Doğu ve Güneydoğu’da Olağanüstü Hal Bölge Valisi olarak da görev yapmış olan Kozakçıoğlu sırları ile birlikte gitti, bilemiyoruz.  

06 MAYIS 2010 Deniz Baykal olayı

Elbette, “karayağız türkmen delikanlısının” Alevi olmadığını biliyorum, başlığa bakıp Alevilikle ne ilgisi var demeyin.

Deniz Baykal’ın kasetle, CHP’nin başından alınmasının Alevi-Sünni konusuyla ilgisi var.

Türkiye’nin derin yapılarının eli ile ülkeye yön vermek isteyen küresel 

emperyalistler, ulusalcı ve laik Deniz Baykal’ın yerine Alevi meşrep Kemal Kılıçdaroğlu’nu getirerek, CHP’yi HDP ile buluşturup muhalefeti dizayn ettiler. 

Çünkü, Deniz Baykal CHP’nin başında olduğu sürece söz konusu iki partinin birlikte olması mümkün olmayacaktı.

İYi Parti ise bu dizaynda tabir yerindeyse sos olarak kullanılmıştı.

İsterseniz önce bu olayın nasıl olduğunun çeşitli haber ortamlarındaki anlatılanlardan hikayesini yeniden hatırlayalım, daha sonra da derin sol, CHP ve rejim için bu konu neden önemli buna bakalım. 

Bu olayın mahkeme safhası, çok ilginç bir şekilde, 6 yıl bekletildikten sonra dosya nihayet 2016’da Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Cem Necip İşçimen ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Alpaslan Karabay tarafından yeniden ele alındı. 

Konu ile alakalı olarak İnternethaber adlı sitenin o dönemdeki iki yöneticisi Süleyman Özışık ve Abdulbaki Özışık ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla ifade verince, biz de meseleyi daha iyi kavramaya başlıyoruz.  

Bu şahıslar 6 Mayıs 2010’da gündüz saatlerinde başlayan ve 7 Mayıs 2010’a uzanan Baykal kasedinin servis edilmesine dair önemli ipuçları anlattılar.

Bu ifadelerden anlaşıldığına göre Cevheri Güven adı ön plana çıkıyordu.

Süleyman Özışık konuyu şöyle anlatmıştı mahkemede: 

6 Mayıs 2010’da sabah saatlerinde Cevheri Güven’in kendisine telefondan SMS atarak önemli bir video göndereceğini söylediğini belirtti.

Yaklaşık yarım saatlik bir videoydu.

Baykal’a kaset kumpasının ilk işaret fişeği atılmıştı.

Süleyman Özışık ifadesinde; 

“Görüntüleri yayınlamayacağımı, etik olmadığını söyledim.

Bana, ‘Bu görüntüler Varan 1, Varan 2 şeklinde devam edecek.

CHP karışacak.

Deniz Baykal ayrılmak zorunda kalacak” dedi.

Buraya dikkatinizi çekerim: “Deniz Baykal ayrılacak” cümlesini bir tarafa not edelim, çünkü, neden ayrılması gerektiğini daha sonra söylemeye çalışacağım.

Özışık devam ediyor: Cevheri Güven yıllardır tanıdığım bir insan. Ergenekon döneminde şüphelilerle ilgili birçok ses kaydı ve görüntü gönderdi.

Bunları sitemizde yayınlamıştık.”

Soruşturma dosyasına göre internethaber’den olumsuz yanıt alan Cevheri Güven görüntüleri yayınlatmak için bu sefer devreye habervaktim adlı siteyi soktu. Kaset kumpasıyla ilgili gözaltına alınan Yener Dönmez, o tarihte Akit gazetesinde ve habervaktim internet sitesinde köşe yazarlığı yaptığını ifade ederek, “Gece geç saatlerde, Cevheri Güven aradı. ‘Sizinkilere bir şeyler gitmiş haberin var mı’ dedi. Deniz Baykal ile ilgili görüntülerin internet ihbar hattına geldiğini öğrendim. Ali İhsan Karahasanoğlu’nu arayıp onay aldıktan sonra görüntüleri yayınladık” dedi. Yener Dönmez, tutuklandı.

Cevheri Güven ise 3 Kasım 2015’te Nokta dergisinin kapak haberi nedeniyle ‘Halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik’ suçlamasıyla tutuklandı. 29 Kasım 2015’te tahliye olan Güven, kayıplara karıştı. Kaset soruşturmasının asıl şüphelisi olan bu şahıs halen firarda.

Eğer bu kaset davası daha önce başlasaydı ya da Cevheri cezaevinde biraz daha uzun kalsaydı, kaset davasından dolayı ceza alacak, içeride olacaktı. Ama ne hikmetse bu işleri ayarlayanlar, planlı, milimetrik hesaplı yapıyorlar..!

(Devam Edecek)

 

Ferman Karaçam / Haber7

YouTube     : youtube.com/c/Ferman Karaçam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam  

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

Yorumlar7

  • Metin 1 hafta önce Şikayet Et
    CCC adlı okuyucu yanlış biliyorsunuz, sözkonusu vekiller SHP’den 1991 yılında, meclise girdiler ve SHP’nin başında Erdal İnönü vardı, Baykal değil
    Cevapla
  • Görüş 1 hafta önce Şikayet Et
    Kemal Kilictaroglu nun esas özelliği, Kürt alevi ve annesinin Ermeni olmasıdır. Kurgu sahipleri bu özellikleri kolay kolay bir araya getiremez. Kilictaroglu da hakkını verdi.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • MaKuS 1 hafta önce Şikayet Et
    İstanbul' koruyamayan , kollamayan ilgili ve yetkililere yazıklar olsun ! Cennetten çok uzaklar .. .. ..
    Cevapla
  • CCC 1 hafta önce Şikayet Et
    Sayın yazar Deniz Baykal CHP’nin başında olduğu sürece söz konusu iki partinin birlikte olması mümkün olmayacaktı diyorsun da başta Leyla Zana olmak üzere pkk'lı 6 milletvekili Deniz Baykal zamanında CHP listelerinden seçilerek meclise girdi hatırlatmak isterim.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Ahmet 1 hafta önce Şikayet Et
    Sayın ccc Senin dediğin dönem SHP dönemidir ve Erdal İnönü vardır CHP’nin başında. Baykal döneminde öyle bir şey yaşanmamıştır. Sayın yazara iftira atma, konuyu bilmiyorsan susacaksın. Hatta 7 vekilin CHP’den atılması konusunda da o zamanlar CHP genel sekreteri olan Deniz Baykal suçlanmıştı.
  • Salih 1 hafta önce Şikayet Et
    Hayır. Erdal İnönü döneminde SHP'den meclise girdiler. Senin yaşın biraz genç galiba. Olayı komple yanlış yazmışsın. Hadep'liler meclise girince ayrıldılar. CHP+SHP birleşti. %18lik SHP %4'lük CHPye katıldı. Çünkü CHPnin bankası vardı.
    Toplam 1 beğeni
  • İsmail 1 hafta önce Şikayet Et
    Helal olsun CCC,bu tür yazılar yazanların alayı TC laik-sosyal-Demokratik ve Hukuka Dayalı bir Cumhuriyet düşmanlarıdır... Kaldı ki Ben şahitim ki bir çok alevi çocuklarına Deniz isimi vermişlerdir
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat