Türkiye’nin doğa harikası turistik köyleri

Türkiye, coğrafi ve kültürel özellikleri gereği her bir köşesinde yemyeşil dağlarla bezenmiş, berrak denizlerle çevrelenmiş huzur dolu köylere ev sahipliği yapıyor. Bildiğimiz köylerden farklı olarak Türkiye’de yerli ve yabancı turistlerin dahi ziyaret ettiği, kültürlerini koruyabilmiş turistik köyler de var. Bu köyler, hem muhteşem doğaları hem de el emeği yöresel lezzetleri ve işleriyle alışılmış deniz, kum, güneş tatili anlayışından farklı bir deneyim yaşamanızı sağlıyor.

Anadolu, geçmişten günümüze pek çok medeniyete ev sahipliği yapması sayesinde çok çeşitli kültürleri yaşatmaya devam ediyor. Her bir köşesinde farklı hikayelere tanık olacağınız, efsanelerini dinlerken masal dinliyormuş gibi kendinizden geçeceğiniz tarihi köylerde dağların tepelerin arasında bir tatil yapmaya ne dersiniz? Sessiz sakin ve huzur dolu bir atmosfer yaşamanız için birbirinden zengin hikayeler, güzelliklerle dolu Türkiye’nin turistik köylerini sizler için derledik.

ŞİRİNCE-İZMİR

Şirince, İzmir’in Selçuk ilçesinde kendi halinde bir köy olmasına rağmen 2012 yılında yaşanan Mayaların kıyamet senaryoları nedeniyle bir anda tüm dünyanın gözlerini çevirdiği bir yer haline geldi. 2012 yılında turist patlaması yaşayan Şirince, popülasyonunu devam ettirdi ve Türkiye’nin gözde turizm merkezlerinden biri oldu. Bir günde bile her yerini gezebileceğiniz mis gibi çiçek kokulu bu köyün sakinliğinde sessiz bir tatil yapabilir hem de yerel halkın kendi halinde hafif telaşlı koşuşturmasını izlerken boğucu sessizliğin de dışına çıkmış olursunuz. Çoğunluğu butik otellerden oluşan köyde konaklamak için bu taş evlerden birini tercih edebilirsiniz.

Şirince

Şirince’de Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan dönemde eğitim tarihine ilişkin objelerin bulunduğu Taş Mektep’i ziyaret edebilirsiniz. Dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmayan Nesin Matematik Köyü’nü gezmeyi de unutmayın.

CUMALIKIZIK- BURSA

UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 2014 yılında alınan Cumalıkızık Köyü, Osmanlı yaşantısını tarihi, kültürel ve doğal değerlerini koruyarak günümüzde de yaşatmaya devam ediyor. Erken Osmanlı Dönemi mimari yapısına sahip köy, geleneksel taş döşeli yolları, ahşap ve kerpiçle kaplı evleriyle Osmanlı yaşam tarzını Türkiye’de en iyi gösteren örneklerden biri. Uludağ’ın eteklerinde yer alan köyde meydanda ilk olarak yöresel ürünlerin ve hediyelik eşyaların satıldığı tezgahlar, ziyaretçileri karşılıyor. Meydandan yukarı köy içine doğru geziye çıkıldığında ise Uludağ’dan köy sokaklarına akan sular, köyün o renkli sokaklarına farklı bir hava katmaktadır.

Cumalıkızık

Cumalıkızık’ta bazı evler turistlerin Osmanlı ev yaşamını görebilmesi için ziyarete açık. UNESCO tarafından Proje Uygulama Evi olarak sergilenen Küpeli Ev de bunlardan biri. 350 yıldır ayakta duran Küpeli Ev, köyde yaşayan yerli halkın kullandığı eşyaları ve eski zamanlardaki ev dekorasyonu sunuluyor ve otantik havasıyla misafirlerini 250 yıl öncesine götürüyor.

ADATEPE KÖYÜ- ÇANAKKALE

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan Adatepe Köyü, 1912 yılından beri aynı ismi taşımaktadır. Kazdağları eteklerindeki Adatepe Köyü, İsviçre Alpleri ile birlikte dünyanın oksijen oranı en yüksek yerlerinden biri olması nedeniyle dünyanın her yerinden turistlerin dikkatini çekiyor. Zeytin ve çınar ağaçları arasında taş evleriyle hem doğal yapısını hem de kültürel yapısını koruyan Adatepe’nin tarihi Antik çağlara dayanıyor.

Yunan mitolojisinden izler de taşıyan köyde Truva, Roma, Selçuklu ve Osmanlı’nın parmak izlerini görmek mümkün. Zeytin ağaçlarıyla meşhur olan Adatepe’de Zeytinyağı Müzesi’ni, Hüseyin Meral Zeytinyağı ve Sanat Evi’ni gezebilir zeytinin serüvenine şahit olabilirsiniz. Yunan mitolojisinden önemli bir yere sahip olan Adatepe’nin görmeniz gereken bir diğer yeri Zeus Altarı olmalı. Zeus’un Truva Savaşı’nı izlediği yer olarak anlatılan bu tepede Türkiye’nin en güzel manzaralarından biri olan Edremit Körfezi’nin uçsuz bucaksız açıklarını izleyebilirsiniz.

HAMSİKÖY- TRABZON

Turistik köy denince akıllara ilk olarak Ege köyleri gelir fakat Karadeniz’in oksijeni bol yayla köyleri de en iyi köy tatili deneyimini yaşatabilir. Trabzon Maçka’da bulunan Hamsiköy, Zigana Dağı eteklerine kurulmuş tepesi sislerle örtülü hem doğasıyla göze hem de enfes mutfağıyla damağınıza yaraşır bir yolculuk sağlıyor. Yamaçlara inşa edilmiş evlerin çevresinde bisiklet turu yapabilir, ormanlarda trekking yapabilirsiniz. Hamsiköy’ün artık marka haline gelen Hamsiköy sütlacından yemeden dönmeyin.

GÖLYAZI-BURSA

Bursa’da Ulubat Gölü üzerinde minicik bir ada olan Gölyazı, ince bir yol ile Bursa’ya bağlı. 1 saatte bile tamamını gezebileceğiniz Gölyazı’da taş binaları, Rumlardan kalma kiliseyi, diğer tarihi kalıntıları gezerek ya da leyleklerin yanınızdan uçarak geçtiği tekne turlarına katılarak keyifli bir gün geçirebilirsiniz.

Kadın erkek herkesin balıkçı olduğu köyde göl kenarında teknelerinin yamacına oturmuş ağ ören, yakaladığı balıkları evine götürmek için hazırlananları fotoğraflamak, Gölyazı’dan unutulmaz anılarla dönmenizi sağlayacaktır. Leylek köyü olarak da bilinen Gölyazı’da kafanızı çevirdiğiniz her köşede leylek yuvalarıyla karşılaşmaya hazır olun.

KAYAKÖY- MUĞLA

Muğla’nın Fethiye ilçesinde bulunan Kayaköy, Türkler ve Rumların uzun yıllar boyu beraber dostça yaşadıkları tarihi bir köy. Kimsenin yaşamadığı harabe halindeki köy, şimdilerde “Hayalet köy” olarak anılsa da sık sık ziyaret eden misafirleri köyü boş bırakmıyor. Kendinizi korku filmi içerisinde hissedeceğiniz köyde büyük ve küçük kilise, şapel, kütüphane ve zanaat atölyelerini görebilirsiniz. Kayaköy, aynı zamanda Başbakanlık Özel Çevre Koruma Kurulu tarafından 3. derece kentsel ve arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir.

Köyde tarihi taş evleri gezdikten sonra yorgunluğunuzu atmak için Soğuksu Koyu’nda denize girip diğer koylar arasında tekne turuna çıkabilir ve lezzetli deniz ürünlerinin tadına bakabilirsiniz. Tarihi gezinin yanı sıra deveye veya ata binip fotoğraf çektirebilirsiniz.

YÖRÜK KÖYÜ- KARABÜK

Osmanlı’nın parmak izi olarak bilinen ve tarihi ahşap konaklarıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Safranbolu, aynı zamanda geleneksel köyleriyle de dikkat çekiyor. Müze Köy olarak adlandırılan Yörük Köy, hem Safranbolu’nun küçük bir maketi hem de hem de gerçek bir Türk- Türkmen köyü olması nedeniyle koruma altına alınmıştır. Yörükler, konar göçer geleneklerinin aksine Safranbolu’ya yerleşerek düzenli biz köy oluşturarak bu mirası günümüze kadar korumuşlardır.

Yörük Köyü’nde tarihi konakları gezebilirsiniz bunlardan 300 yaşındaki Sipahioğlu Konağı, en bakımlı olanıdır. Konaklarda geleneksel Yörük evinin, bölümlerini, eşyaları görebilirsiniz.

LAVANTA KOKULU KÖY KUYUCAK- ISPARTA

Adını güller şehri olarak tüm dünyaya duyuran Isparta, son yıllarda lavanta turizmiyle turistleri cezbediyor. Lavanta kokulu köy unvanıyla mor turizmde yeni bir dönem başlatan Kuyucak köyü, doğal fotoğraf stüdyosu atmosferi, taş evleri ve lavantanın binbir çeşit ürünüyle mutlaka görmeniz gereken özel rotalardan biri.

Kuyucak’ta göz alabildiğine uzanan lavanta denizinde muhteşem fotoğraf karelerine şahit olabilir ve köyde yerel halkın ürettiği ürünlerden satın alabilirsiniz. Özellikle lavanta ve gül dondurmalarını denemeden dönmemelisiniz.

1 yorum
  1. Emeğinize sağlık bu tür haberler çok hoşuma gidiyor güzel ülkemin gidemediğim yerlerini tanıma fırsatı buluyorum. Ancak buraları tanıtınca da milletçe bir saldırıyoruz derken doğasını bozup beton yığınına çeviriyoruz ya bundan da korkuyorum açıkçası

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir