A. İhsan Karahasanoğlu
A. İhsan Karahasanoğlu
ALINTI YAZAR

Anayasa Mahkemesi’ndeki köstebek, niçin soruşturulmaz!

GİRİŞ 24.09.2020 GÜNCELLEME 24.09.2020 YAZARLAR

Anayasa Mahkemesi dün olduğu gibi, bugün de gündemde..

 

 

Dün diye tanımladığımız 15-20 yıllık süreçte çok daha fazla gündemde idi.

Ama bugün de gündemden çıkmış değil.

 

 

Bakmayın siz, “Tek adam devleti olduk. Anayasa Mahkemesi üyelerini tek kişi belirliyor” yalanlarına..

İşte görüyorsunuz, bütün üyelerini Tayyip Erdoğan’ın tek başına belirlediği iddia edilen Anayasa Mahkemesi’nin kararları..

Üyelerini belirleyen Erdoğan’ın uygulamalarına iptal üzerine iptal kararları veriyor..

İhlal üzerine ihlal kararı veriyor.

Bir de Tayyip Erdoğan’ın gerçekten tek başına belirlediği, zaten öyle de olması gereken bakanlara da cevap yetiştiriyorlar..

Hani haklı bir cevap yetiştiriyor olsalar..

Ben de onlarla birlikte olayım..

Cevap vermeden, cevap vermiş gibi yapıyorlar.

İçişleri Bakanı somut bir davette bulunuyor:

“Görevinize bisikletle gitsenize!”

Niçin söylüyor bunu?

Türkiye’de, makam sahipleri, hakimler, bürokratlar, yetkili makamda bulunanlar bisikletle göreve gidiyorlarmış gibi, Anayasa Mahkemesi kararları çıkıyor da onun için..

Genel kuraldır..

Bir ülkede güvenlik sağlanmış ise..

Terör sıfıra yakın bir noktaya getirilmiş ise..

Tabii ki özgürlükleri daha geniş şekilde düşünme ve uygulama aşamasına geçebilirsiniz.

Ama..

Haydutların arasında kaldı iseniz.

Çakalların biri saldırısını bitirmeden, diğeri saldırmaya başlıyorsa..

Sizin aleyhinize terör örgütleri, bedava verilen silahlarla donatılıyorsa..

Aynı çakal devletler, kendilerine yönelik bir tehdit oluşmadığı halde, şu devlete bu devlete, ekonomik yaptırımlar ilan edip, şu anki konumlarını kötüye kullanarak, kendilerinden daha güçsüz devletleri daha da güçsüz hale düşürmek için atak üstüne atak geliştiriyorlarsa.

Siz kalkıp da güvenlik tehdidi sıfıra yakın konumdaki devletlerin insan hakları ile yarıştıracak kararlar veremezsiniz..

Verirseniz..

İçişleri Bakanı da size sorar: “Bisikletle makama giden hakimlerin olduğu ülkenin standartlarında karar veriyorsanız, siz de o zaman, görevinize bisikletle gidiniz.”

Bakan bu uyarıyı yapar.

Ama cevap veremezsiniz..

30 yıl önce, kısa şortla sokakta dolaşırken bindiğiniz bisikletli fotoğrafınızı yayınlayarak, “Ahan işte bisikletim” dersiniz.

Ne yazık ki.. Tartışma dün de Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın açıklamaları ile devam etti..

Başkan, önce doğru bir tespit yaptı:

“Yargı kararları, özellikle AYM kararları kutsal metinler değildir. Eleştirilebilir, dahası eleştirilmelidir. Bundan en fazla kurumsal olarak kararları eleştirilen yargı kurumu faydalanır” dedi..

Ardından da..

“Bununla birlikte yargı kararlarına yönelik eleştirilerin faydalı olabilmesi için asgari iki hususun önemli olduğunu düşünüyorum. Birincisi herhangi bir metni eleştirmek için öncelikle onu okuyup anlamak gerekir. Bu yargı kararları için de geçerlidir. Daha kararın gerekçesi bile yayımlanmadan tamamen varsayımlar üzerinden yapılan veya yayımlandıktan sonra okunmadan yöneltilen eleştiriler kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve yönlendirme sonucunu doğurmaktadır” dedi.

İyi de başkan bey..

İçişleri Bakanı ile yüz yüze olmasa bile, medya üzerinden yaptığınız tartışmanın konusu belli.

1) Şehirlerarası yollarda gösteri yapma hakkı ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ileri sürülen karar..

2) Devletin güvenliğiyle ilgili gizli belgeleri açıklamak suçundan yargılanan, mahkum olan CHP milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verildiği ileri sürülen ihlal kararı..

Bir haftadır, iki konu hakkında da, onlarca kişi konuştu.

Siyasi parti genel başkanları demeçler verdi..

Hukukçular yorumlar yaptılar..

Ama.. Ortada Anayasa Mahkemesi’nin verdiğini iddia ettiği kararlar yok..

Kararların gerekçeleri ortada yok.

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararlarla ilgili iki satırlık açıklaması yok.

Medyada yapılan açıklamalarla ilgili olumlu olumsuz bir beyan da yok..

Affedersiniz, gerekçesini okumadan, Anayasa Mahkemesi kararlarını eleştirmek, tabii ki anlamsızdır..

Ama..

Anayasa’daki açık hükme rağmen.

Siz, namusunuz seviyesindeki kararlarınıza sahip çıkamayıp, piyasaya sızdırılmasına göz yumuyor, sonra da yapılan yorumları “Gerekçeyi okumadınız ki?” diye mahkum etmeye kalkıyorsanız..

“Siz, kamuoyu ile kafa mı buluyorsunuz” diye adama sorarlar..

Yoksa..

Hukuka aykırılığından emin olduğunuz kararlarınızı, sizler sonuç olarak önce sızdırıyor, sonra eleştirilere bakıyor, ona göre mi gerekçe yazıyorsunuz?

Böyle saçmalık olabilir mi?

Kararı verdi iseniz, gerekçeniz de hazır olmalı.

İş yoğunluğundan dolayı, gerekçeniz hazır değil ise.

Kararınızı verirsiniz.

Ama o kararı veren 15 hakime, iki tane de katibe, “Bakın bu kararın şekli medyada bir kişi tarafından gündeme getirilecek olursa, kendinizi kapının önünde bulursunuz” dersiniz..

Olur biter.

Bunu demiyorsanız.. Önce kararı verip...

Fillerin züccaciye dükkanına girip, her yeri altüst etmesi gibi, solcuların siyaseti ve siyasileri istedikleri gibi ezmelerine fırsat veriyorsanız..

Daha sonra gerekçenizi yazıp, belki de daha önce solcuların yaptıkları bazı yorumları da haksız bulduğunuzu deklare ediyorsanız..

Bu tavır, solcularla danışıklı organize edilen bir kamuoyu oluşturma operasyonu olmaz mı?

Şehirlerarası yolda gösteri hakkı ile ilgili iptalinizin gerekçesi açıklanmadan, şu ana kadar onlarca görüş serdedildi. Devletin yanlış yaptığı, hukuksuz davrandığı, zalimlik yaptığı ileri sürüldü.

Enis Berberoğlu ile ilgili olarak, yine, mahkumiyet kararını tümden hukuksuz olduğundan başlayın, milletvekilliğinin düşürülmesine varıncaya kadar her kafadan değişik sesler çıktı..

Ama, Anayasa Mahkemesi, gerçekten bu yönde bir karar verdi mi, vermedi mi, o bile belli değil..

Anayasa Mahkemesi, faraziyeler üzerinden kendisine destek verilmesi veya saldırılmasından zevk mi alıyor?

Anayasa ve kuruluş kanununa da aykırı şekilde, niçin gerekçesini yazmadığı kararları, sızdırıyor! Sızdırıldığında, niçin soruşturma açmıyor? 

Bir sitem de savcılıklara.. Anayasa Mahkemesi suç duyurusunda bulunmasa bile, savcılıklar, “Gerekçesi yazılmamış kararın sonucunu sızdıranlar kimler ise, soruşturmalı değil mi?

Ne bekliyorlar, niye bekliyorlar?!.

A. İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi

YORUMLAR 1
  • İbrahim Alkılıç 3 yıl önce Şikayet Et
    15 Temmuzda bu mahkemeden iki deyil daha fazla hakim atılmalıydı. Tren kaçtı.
    Cevapla