Prof. Dr. İsmail Şahin
Prof. Dr. İsmail Şahin
ALINTI YAZAR

Erdoğan’ın Kıbrıs müjdesi, semboller ve kulisler

GİRİŞ 23.07.2021 GÜNCELLEME 23.07.2021 YAZARLAR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47’nci yıldönümü vesilesiyle Kıbrıs’a yapacağı ziyaret oldukça merak uyandırıyordu. Bunun nedeni, Erdoğan’ın 19 Mayıs günü Millet Kütüphanesi’nde gençlerle bir araya geldiği bir söyleşide, 20 Temmuz’da sadece adayı değil tüm dünyayı ilgilendiren mesajlar vereceğini duyurmasıydı.

Erdoğan’ın açıklamasının ardından ulusal ve uluslararası kamuoyunda Cumhurbaşkanı’nın adada hangi mesajları verebileceği sorusu epeyce tartışıldı. Bu noktada birçok tahmin ortaya atıldı. Kimisi Azerbaycan ve Pakistan’ın KKTC’ni tanıyacağını ileri sürerken kimisi de doğalgaz keşfi veya Kapalı Maraş’ın sivil yönetime devredileceğini öne sürdü. Hatta Türkiye Kıbrıs’ı ilhak edecek şeklinde ucube fikirler dahi kamuoyunda yer buldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kıbrıs’a ilişkin açıklamasını Avrupa Birliği ve NATO zirveleri öncesi yapmıştı. Ayrıca bilindiği üzere NATO Zirvesi’nde Erdoğan-Biden buluşması gibi kritik bir görüşme söz konusuydu. AB ve ABD’nin Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’a ilişkin meselelerde kayıtsız şartsız Rum ve Yunan tarafından yana bir tavır sergilemeleri ve her defasında Rum yönetimi ve Yunanistan’la dayanışma içerisinde Türkiye aleyhine açıklama yapmaları, Ankara’da can sıkıcı bir durum olarak karşılanıyordu.

Bu nedenle Erdoğan’ın bu üç kritik görüşme öncesinde, “20 Temmuz’da sadece adayı değil tüm dünyayı ilgilendiren mesajlar vereceğini” açıklaması, Türkiye’nin elini daha da güçlendirebilmek adına oldukça önemliydi. Nitekim her üç görüşmede ikna edilmeye çalışılan taraf Türkiye oldu. Öyle ki Rum ve Yunan tarafı, Erdoğan’ın Kıbrıs’ta bir “çılgınlık” yapmasını engelleyebilmek adına ABD ve AB nezdinde çalmadık kapı bırakmadı. Kısacası diplomasinin gündemi Ankara’nın istediği alana kaydı. Erdoğan’ın 19 Mayıs tarihli açıklamasının Atina ve Lefkoşa’da büyük bir paniğe yol açtığını; ABD ve AB nezdinde ciddi bir tedirginlik yarattığını, konuyu yakından takip edenler çok iyi biliyor.

Dolayısıyla 19 Mayıs’tan 20 Temmuz’a kadar geçen sürede Erdoğan’la temas kuran ABD ve AB’li temsilciler Erdoğan’dan yeni bir krize mahal verebilecek açıklamalar yapmaktan kaçınması için ricada bulundular. Öyle görülüyor ki bu süre zarfında yapılan diplomatik pazarlıklar, Erdoğan’ın vereceği mesajı yumuşatmasında belirleyici oldu. Zaten olayların akışından bu durum rahatlıkla okunabiliyor.

Kulislere yansıyan bilgilere göre, Erdoğan sadece konuşmasını yumuşattı ve bir miktar değiştirdi ama dolaylı bir şekilde de olsa muhataplarına yol haritasını açıklamaktan geri durmadı. Bir kaynağın, “mesaj yerine ulaştı, anlayan anladı” açıklamasını yapması, bu bakımdan dikkat çekici. Ankara’nın iki devletli çözüm stratejisinde güçlü bir duruşla, KKTC’nin yanında yer alacağı ve bu konuda diplomatik hazırlıkların tamamlanma aşamasına geldiği artık çok açık.

Önemli bir kaynağın aktarımı aynen şöyle: “Öncelikle KKTC’de yapılması vaat edilen yeni Cumhurbaşkanı ve Meclis binalarıyla bir taraftan bağımsızlığın sembolik değerleri yüceltilecek. Eş zamanlı olarak da Kıbrıs Türklerinin egemen devlet statülerinin tanınması için yoğun bir diplomatik mesai seferber edilecek. Erdoğan örtülü bir şekilde bu mesainin işaretini verdi.”

Buna göre binaların açılışına kadar birçok dost ve kardeş ülkenin KKTC’yi tanıması, diplomatik açıdan hazırlanmış olacak. Benzer şekilde, Ankara bu süre zarfında, KKTC’nin altyapı yatırımlarını da büyük ölçüde tamamlamayı planlıyor.

Bazı diplomatik kaynaklar, Kıbrıs Türkünün refahı, kalkınması ve tanınması çalışmalarının Barış Harekatı’nın 50. yılında bitirileceği iddiasında. Aynı kaynaklar, Doğu Akdeniz’de yeni meydan okumaların yaşandığı, güç dengesinin yeniden kurulduğu ve hegemon güçler yerine bölgesel güçlerin önem kazandığı hassas bir ortamda, Türkiye ve KKTC’nin önünde tarihi bir fırsat olduğunu söylüyor.

DİRİLİŞ POSTASI

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL