Gaziantep'te "Zorunlu Göç'e Hayır" konferansı
Suriyeli muhalif ve aktivistler, Gaziantep'te, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin kuşatması altındaki göç dayatmasına dikkati çekmek için "Zorunlu Göç'e Hayır" adlı bir konferans düzenledi.
ABONE OLKonferansın organizatörlerinden Vasim Saduddin, konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en fazla Suriyeli muhaciri misafir eden kentlerinden Antep'te böyle bir konferans yaparak, Esed rejiminin, kuşatması altındaki farklı bölgelerde bulunanları göçe zorlamasına karşı olduklarını göstermek istediklerini söyledi.
Suriye'deki zorunlu tehcir olaylarını uluslararası toplumun gündemine sokmak istediklerini aktaran organizatörler, ülkede kuşatma ve askeri operasyonlar nedeniyle yaklaşık 6 milyon kişinin yerinden olduğunun altını çizdi.
Konuşmacılardan, Tuğgeneral Albay Muhammed Faris, Esed rejiminin, kendi halkını uluslararası hukukun yasakladığı silahlarla öldürdüğünü dile getirdi.
Dünyanın bunu sadece seyrettiğini ifade eden Faris, Suriye halkının toprağına çok bağlı olduğunu vurguladı.
Suriye'nin daha önce de çok defa işgal edilmeye çalışıldığını ama halkın ülkesini terk etmediğini hatırlatan Faris, "Moğol Hanı Hülagu bile bunu denedi ama başaramadı. Ama Suriye rejimi her türlü silahı kullanarak insanları zorunlu göçe mecbur etti." dedi.
Faris, "Suriye'deki mezhepsel projeler, halkın iradesiyle başarısız olacaktır ve yerinden olmuş Suriye halkı topraklarına dönecektir." ifadelerini kullandı.
Aktivist Halid Ebu Salah da dünyanın Suriye'de olanlara ses çıkarmayarak burada yaşananlara suç ortağı olduğunu kaydetti.
Ebu Salah, "Uluslararası toplum, Suriye'de yaşananlara susarak zorunlu göçe ortak oluyor, çünkü bunu durdurabilirler ama hiçbir şey yapmıyorlar." dedi.
Zorunlu göçün, kuşatma altındaki bölgeleri boşaltarak buralara yabancı milisleri yerleştirme politikasının bir parçası olduğunu vurgulayan Ebu Salah, "Rejim insanları göç ettirmek için 2 seçenek arasında tercih yapmaya zorluyor; ya aç kalacaksın ve bombardıman altında yaşayacaksın veya buradan çıkacaksın." diye konuştu.
Konferansın sonuç bildirisinde, Suriye'de kuşatma altındaki bütün ilçe ve beldelerden kuşatmanın kaldırılması, tüm zorunlu tehcirlerin durdurulması, Esed rejiminin insanları yerinden etmeyi hedefleyen sözde yerel mütarekelerine son verilmesi, tehcir edilenlerin evlerine geri dönmesi ve bu kişilere tazminat ödenmesi çağrısı yapıldı.
Suriye rejimi, uzun süredir kuşatma altında tuttuğu bölgelerde, muhalifleri ve bölge halkını yıldırarak zorunlu tehcir politikası izliyor. Rejim, Şam'ın güneyinde 4 yıldır kuşatma altında tuttuğu Dareyya'ya ilk defa geçen haziranda kısıtlı insani yardım girmesine izin vermişti. 4 yıl boyunca kesintisiz hava saldırılarına ve varil bombalarına maruz kalan ilçedeki binaların ve altyapının yüzde 90'ı hasar görmüş, halkın yüzde 80'i göç etmişti.
Yazın başında Dareyya'ya büyük saldırı başlatan rejim ve ortakları, ilçeyi art arda hava saldırılarıyla yıkıma uğratmış, "napalm bombası"yla vurulan ilçedeki tek hastane kullanılamaz hale gelmişti. Baskılara dayanamayan az sayıda Dareyya sakini ve muhalifler, ağustos ayının sonlarında kenti tahliye etmeyi kabul etmek zorunda kalmıştı.
Rejim, Humus'un Vaer bölgesinde de benzer politika izlemiş, 23 Eylül'de Esed güçlerinin kuşatması altındaki Vaer bölgesinden 350 muhalif ayrılmıştı. Suriye yönetimi, benzer uygulamalarla başkent Şam'ın Muaddamiyetü'ş-Şam ve El-Hame beldesi halkını da tehcir etmeye çalışıyor.