"Halı doktorları"ndan hayat veren dokunuşlar
SÜLEYMAN ELÇİN/BEKİR BEKTAŞ - Müzelerden ya da koleksiyonerlerden gönderilen 4-5 asırlık halıları orijinaline uygun şekilde tamir eden Ali ve Mustafa Canlı kardeşler, bir halıya verdikleri emek ile sabrın en güzel örneğini sergiliyor.
ABONE OLMotifleri, düğümleri, kök boyası ve desenleriyle Türk kültürünün vazgeçilmezleri arasında yer alan ve Yörük kadınlarının bahçelere kurduğu tezgahlarda ilmek ilmek dokunan halılar, çağımızda modern teknolojinin avantajları ile fabrikasyon bir ürün haline geldi.
Günümüzde sayısı oldukça azalan el yapımı tarihi halılara Antalya'nın tarihi Kaleiçi semtindeki küçük dükkanlarında iki kardeş sahip çıkıyor. Ali ve Mustafa Canlı kardeşler, müzelerden ya da koleksiyoner tarafından gönderilen, zaman zaman da Antalya ve Konya'nın köylerinde Yörük hayatı süren insanların evlerinden satın aldıkları eski halıların tamiratını yapıyor. Canlı kardeşler bazen bir halı veya kilim üzerinde aylarca çalışarak, orijinaline uygun hale getiriyor. Büyük sabır isteyen bu işi severek yapan iki kardeşin tek isteği ise kendilerinden sonra mesleklerinin kaybolup gitmemesi.
- "Halıları çocuk gibi görüyorum"
Evli ve bir çocuk babası 36 yaşındaki Ali Canlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailesine destek için 7 yaşında halı tamiratı yapmaya başladığını, annesinin evde sürekli halı dokuyarak aile bütçesine katkıda bulunduğunu ifade etti.
Halıyla uğraşan bir ailede büyüdüğü için işin tekniğini çok çabuk kaptığını belirten Canlı, 16 yaşındayken Aksaray'da ilk dükkanını açtığını dile getirdi. Sonrasında mesleğini bir süre Konya'da devam ettirdiğini anlatan Ali Canlı, son olarak da kardeşi Mustafa Canlı ile birlikte Antalya'ya geldiklerini ve tarihi halıları tamir etmeyi burada sürdürdüklerini kaydetti.
Ali Canlı, 400-500 yıllık halılara hayat verdiklerine değinerek, "Bu mesleğin belki de son neferleriyiz. Bu bir gönül işi. Mesleğin bitmesini istemiyorum, yaşatmaya çalışıyoruz. Meslek yaşasın diye Akdeniz Üniversitesinde ders veriyoruz. Daha önce de Konya ve Erzurum'daki üniversitelerde dersler verdik. Kapıdan bir çocuk girse 'Ben bu mesleği öğrenmek istiyorum' dese çok mutlu oluruz." ifadelerini kullandı.
Halıları çocuğu gibi gördüğünü anlatan Ali Canlı, "Bu halılar benim çocuğum, kardeşim, ailem. Bir insan nasıl çocuğuyla uğraşırken zevk alır, ben de halılar olmadan yaşayamam. Bana 'Dikiş Makinesi' diyen de var 'Halı Doktoru', 'Halı Profesörü' diyen de... Eşim, 'Ben bunun gibi işini seven görmedim' diyor. İşimi çok seviyorum. Halılara yaşam veriyorum. Halıların ilacı da doktoru da benim. Ben olmasam, yüzyıllık halılarla birlikte, onlarla ilgili hikayeler, yaşanmışlıklar da kaybolacak." dedi.
- "6 ay bir halıya baktım"
Mesleklerinin zevkli olduğunu ancak büyük sabır istediğini vurgulayan Mustafa Canlı ise ağabeyiyle birlikte, kaybolmaya yüz tutan mesleği yaşatmaya çalıştığını dile getirdi.
En büyük mutluluklarının bir halıyı bitirdikten sonra onu yere sermek ve ilk haline döndüğünü görmek olduğunu ifade eden Canlı, "6 ay bir halıya baktığımı biliyorum. Büyük emekler veriyoruz. Bir cerrah nasıl ameliyat yapıyorsa biz de kilimin, halının o şekilde onarımını yapıyoruz. Halıları orijinal haline getirmek için bazen söküp doğal iplerle tadilatını yapıyoruz. Orijinal halini bozmamaya gayret gösteriyoruz. Koleksiyoncuların getirdiği halıları titiz şekilde ortalama 2 ayda tadilattan geçiyoruz." diye konuştu.
Yeni neslin Türk el sanatları konusunda bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizen Canlı, "Yurt dışından bize tamirat için halılar gönderiliyor. İnsanlar çocuğu gibi, sevdiği bir insan gibi halılara değer veriyor. O halıya biçilen fiyatı gözardı etmiyor. Onu seviyor, sanatı seviyor ve saygı gösteriyor." dedi.