Göbekli Tepe ana tanrıça kültünü yıktı

Duayen arkeolog Prof. Dr. Refik Duru, insanlık tarihini baştan sona değiştiren Göbekli Tepe’nin ana tanrıça kültünü de yıktığını söylüyor.

ABONE OL
GİRİŞ 08.03.2015 14:09 GÜNCELLEME 08.03.2015 14:09 Arkeoloji
Göbekli Tepe ana tanrıça kültünü yıktı

Klaus Schmidt’in hayatının keşfi ve görevi olarak adlandırdığı Göbekli Tepe tapınakları, İngiltere’deki Stonehenge’den 7 bin yıl, Mısır Piramitlerinden 7 bin 500 yıl daha eski. 

Milattan sonra 21. yüzyıldayız. Bir yandan uzayda neslimizi sürdürecek kolonilerin temellerini atarken bir yandan da tarihe gömülmüş kolonilerimizin izlerini sürüyoruz.

İnsanlığın varoluş serüveni ne kadar geriye uzanıyor? Arkeolojik kazılar bir yandan bizi ilk insanlara yakınlaştırırken bir yandan da geçmişi bizden uzaklaştırıyor. Kazı sonucu ortaya çıkarılan her bulguyla birlikte insanlığın ve medeniyetin kökleri sürekli daha geriye çekiliyor. Şanlıurfa’da keşfedilen dünyanın en eski tapınaklarının olduğu Göbekli Tepe, bunun en tipik örneği. İnsanlık tarihini 12 bin yıl geriye çeken Göbekli Tepe tapınakları İngiltere’deki Stonehenge’den 7 bin yıl, Mısır Piramitlerinden 7 bin 500 yıl daha eski. Alman Arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt’in hayatının keşfi ve görevi olarak adlandırdığı Göbekli Tepe kazılarının yirminci yılı geride bırakılırken arkeolog Prof. Dr. Refik Duru ile kazıların tarihi açıdan önemini konuştuk. Duru, “Göbekli Tepe bize bilmediğimiz bir şeyi öğretti. Ön Asya’daki bir anormallik bu ve bizim bildiğimiz süreçten çok farklı bir süreç. Burası bir kült mahalli. Dinsel törenlerin yapıldığı yerler. Ta paleolitik devirlerden bir takım kanıtlardan en büyük ilahi yaratığın kadın olduğu düşünülüyordu. Burada baş tanrı ya da tanrılık kadın değil erkek. Ezber bozuldu” diyor.

İSTİSNA OLABİLİR

Duru’nun bu sözleri akıllara “Acaba ana tanrıçanın yanında belki kanıtları bize kadar gelmeyen bir erkek büyük tanrı var mıydı?” sorusunu getiriyor. Belki de vardı. Paleolitik dönem çok uzun bir dönem. Bu dönemde bildiğimiz ana tanrıça sayısının 3 veya dört olduğunu söyleyen Duru, insanlık tarihiyle ilgili Göbekli Tepe’nin ortaya çıkardığı gizemlerin ancak kazılar bittiğinde çözüleceğini ekliyor. Belki de bütün bildiklerimiz doğru. Göbekli Tepe sadece bir istisna. Baba tanrı inancının sadece buraya özgü olabileceğinin üzerinde duran Duru, Göbekli Tepe’nin çözülmeyi bekleyen her bulgusunun insanlık tarihini etkileyecek sürprizlerle dolu olduğunu belirtiyor. Göbekli Tepe’nin de onu keşfeden Schmidt’in de ne kadar şanslı olduğunu sözlerine ekleyerek…

İNSAN BETİMİ YOK

Göbekli Tepe, 8 tanesi kazıyla ortaya çıkarılmış, çapı 30 metreye ulaşan yuvarlak ya da oval planlı, sayısı 20yi bulan bugüne kadar benzerlerine rastlanmamış yapılardan oluşuyor. Karakteristik mimari yapısı bu şekilde. Diğer tapınaklar ise jeomanyetik ve georadar yöntemleriyle yapılan toprak üstü ölçümler sonucunda belirlenmiş. Göbekli Tepe’nin en ilginç bulguları bu yapıları oluşturan genelde üzeri hayvan betimlemeleriyle süslenmiş ‘T’ biçimli anıtsal dikilitaşlar. Ortadaki bir çift karşılıklı dikilitaşın çevresindeki dikilitaşlar yuvarlak veya oval biçimli kapalı mekanlar oluşturuyor. ‘T’ ve ‘ters L’ biçimli dikilitaşların insanları simgelediği düşünülüyor. Üzerinde her cins hayvanın betimlenmiş olmasına karşın hiç insan figürünün olmayışı da bu savı güçlendiriyor.

Eller göbek üstünde

Schmidt’in ‘Buzul çağının Roma’sı diye adlandırdığı Göbekli Tepe’de dünyanın en eski tapınakları yer alıyor. Ancak kazılar başlamadan, tapınaklar ortaya çıkarılmadan da önce yörede yaşayanlar orayı kutsal bir yer olarak kabul ediyordu. Tepede bulunan mezarların Müslüman ermişlere ait olduğuna inananlar yine tepede bulunan dilek ağacına çaput bağlıyorlardı. Yani Göbekli Tepe’yi bugüne taşıyan dinsel kimliği. Ancak 12 bin yıl önce burayı inşa edenlerin ve burayı dini amaçla ziyaret edenlerin neye inandıklarını henüz bilmiyoruz. Göbekli Tepe’de hiç insan kemiği bulunmadı ama birçok hayvan kemiği bulundu. Bulunan hayvan kemiklerininse tek bir yerleri eksik o da kafatasları. Tapınak var ama buradaki insanların yerleşik hayata geçip geçmedikleri konusu belirsiz. T şeklindeki taşlardan oluşan tapınma kültürü izlerinin sadece burada görülmesi, T şekilli insan sembollerinin ellerini göbek hizasında bağlamış olması ayrıca dikkat çekici.

KAYNAK : Yeni Şafak