Sağlık Bakanı Müezzinoğlu:
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Canlıdan aldığımız organ bağışıyla kadavradan, cenazeden aldığımız organ bağışı arasında ciddi bir çelişki yaşıyoruz. Canlıdan aldığımız organ bağışı yüzde 75'lerde, kadavradan aldığımız yüzde 25'lerde. Halbuki tam tersi olması lazım" dedi.
ABONE OLBakan Müezzinoğlu, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde (AKKM) Organ Bağışı Haftası kapsamında, İl Sağlık Müdürlüğünce düzenlenen "Hayat Verenlerle Hayata Tutunanlar" programında yaptığı konuşmada, yaklaşık 30 bin hastanın organ beklediğini belirtti.
Sağlıklı ve canlıyken organ bağışı yapabilmenin anlamlı ve değerli bir hareket olduğunu dile getiren Müezzinoğlu, "Sağlıklı bir insandan alabildiğiniz organ ne yazık ki çok sınırlı; karaciğerinin bir parçası veya böbreğinin biri ya da kemik iliği ama pankreas. Kalp ve diğer ihtiyacımız olan organlara sıra geldiğinde, elimiz kolumuz bağlanıyor. Esasında canlıdan organ bağışı konusundaki duyarlılığımızı, kadavradan organ bağışında sağlayabilsek sağlıklı bir insanın sağlığına müdahale ederek, organ bağışı yapmasını talep etme durumunda kalmayabiliriz" diye konuştu.
"İnanç değerlerimiz, bize ölümden ömür çıkarabilmek anlamında bir sorumluluk da yüklüyor" diyen Müezzinoğlu, inanç değerlerinin oturtulduğu zeminde, inancın tavsiyelerinin değil, kulaktan duyma ve herkesin kendine göre yaptığı yorumların olduğunu, bu yüzden milletçe tıkanma noktasına gelindiğini anlattı.
- "Günahı işleyen karaciğer, kalp, böbrek değil"
Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Zaman zaman 'Ben organlarımı bağışlamak istiyorum ama benim karaciğerim benden sonra ya alkol alan birine takılırsa?' sorusu ile karşılaşıyoruz. Kişi, sorduğu soruya kendince olumsuz bir cevap veriyor. İnancında alkol kullanmak, günah, haram. O açıdan bakınca, 'Benim böbreğim alkolü süzecek, karaciğerim alkolü temizleyecek' yorumunu yaparak, otomatikman defterini kapatıyor. Esasında günahı işleyen karaciğer, kalp, böbrek değil. Günahı işleyen, günahkarın iradesidir. Dolayısıyla günahkarın iradesini günahkara bırakacağız, o bizi ilgilendirmiyor. Günahkarın işleyeceği bir konuyu soru işareti olarak merkeze alırsak, birinin yaşamına destek vermekte çekimser kalırsak, bir annenin ölümü, bir evladın, babanın kaybedilmesine cimriliğimiz dolayısıyla vesile oluyorsak bunun hesabını yüce yaradan yarın bizim irademize sormayacak mı?"
"Benim karaciğerim, kalbim, böbreğim yoksa eksik organla mı dirileceğim, nasıl dirileceğim?" sorusuyla da çok sık karşılaştıklarını anlatan Müezzinoğlu, "Seni zaten yoktan var etme iradesinde olan, yarattı. Yoktan var etme iradesi olan, senin çürümüş karaciğerini, böbreğini, kemiğini merkeze almıyor, 'yaratıcı vasfı' burada önemli olan. İmanımız, onun 'yaratıcı vasfı'naysa diğer sorular, teferruat" ifadelerini kullandı.
Müezzinoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının organ bağışıyla ilgili toplumsal bilincin yükseltilmesi için destek verdiğini aktardı.
- "Her yıl bin 500 vatandaşımızı organ bulamadığımız için kaybediyoruz"
Organ bağışının candan cana bir sadaka olduğunu ifade eden Müezzinoğlu, "Her yıl bin 500 vatandaşımızı organ nakli yapamadığımız, organ bulamadığımız için kaybediyoruz" dedi.
Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Canlıdan aldığımız organ bağışıyla kadavradan, cenazeden aldığımız organ bağışı arasında ciddi bir çelişki yaşıyoruz. Canlıdan aldığımız organ bağışı yüzde 75'lerde, kadavradan aldığımız yüzde 25'lerde. Halbuki tam tersi olması lazım. Bunun tam tersini başarabilecek duyarlılığı özellikle gençlerle başarabiliriz. Bunu evlerimizde, arkadaşlarımızla konuşabilmeliyiz. Beyin ölümü gerçekleşen bir organ bağışçısının organını alamamamızın en büyük nedenlerinden biri, aile rızasının olmaması."
Bursa'da doktor ve hemşirelerin iknasıyla beyin ölümü gerçekleşen 183 kişiden 65'inin aile onayı alınarak organ bağışında bulunduğu bilgisini veren Müezzinoğlu, "Neredeyse üçte bir kayıp var. Rıza göstermeyen eş, evlat, yakın acaba babası ya da vefat eden adına hayırlı bir iş mi yaptı yoksa onun hayır hanesindeki defterinin sayfasını mı kapattı?" diye konuştu.
- "Algıyı yönetmemiz lazım"
Birilerini yaşatabilme duyarlılığının en üst noktaya taşınması gerektiğini vurgulayan Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye olarak önümüzdeki dönemde, bu kampanyalarımızı, bağışçı oranımızı, bağışçıların rızasına o an geldiğinde engel olmak yerine destek olabilecekleri bir algıyı yönetmemiz lazım. Aile ve yakın engeli olmasa biz, kadavradan veya cenazeden organ bağışında, bugünün dört mislini yakalayabileceğiz. Bunun adına hepimize önemli görevler düşüyor. Dünyanın en ileri nakil merkezleri ülkemizde, en başarılı nakil sonuçlarını tıbbi olarak alabilen bir ülkeyiz ama bu kadar bağışçının veya bu kadar organın bağışlanabileceği ortamı bu kadar olumsuz bir şekilde gündemimizden çıkarmak, elimizden kaçırmak kabul edilebilir olmaz."
Müezzinoğlu, her yıl organ bağışı listesine 4 bin kişinin ilave olduğunu ve yılda bin 500 kişinin, ailenin organ bağışını istememesi yüzünden kaybedildiğinin altını çizerek, "Elimizde beyin ölümü vakalarında istifade edebileceğimiz organ sorunu yok; o organların muhatabında rıza sorunu var. Rızayı, algıyı iyi yöneterek, toplumun bilincini 'benim evladım, eşim bu dünyadan göçtü ama bir başkasını yaşatması, değerlidir' noktasına yükseltmemiz lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Programa, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Abdullah Karadağ, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Doğan Ünal, Bursa İl Sağlık Müdürü Özcan Akan, Bursa Müftüsü Mehmet Emin Ay ve organ bağışıyla hayata tutunan vatandaşlar ile onların aileleri katıldı.