Kul euzu birabbil nas ne demek? Nas Suresi okunuşu ve Türkçe anlamı!

Nas Suresi İslam alemi için çok önemli bir suredir. Kuran'ı Kerim'in 114. ve son suresi olan Nas suresi Müslümanların ezberlemesi gereken surelerdendir. Müminlere farz olan 5 vakit namaz ibadetinde çok okunan surelerden biri olan Nas Suresi ayrıca kazadan beladan ve her türlü felaketten korunmak için de okunmasıyla biliniyor. Peki, kul euzu birabbil nas ne demek? İşte Nas Suresi okunuşu ve Türkçe anlamı!

ABONE OL
GİRİŞ 05.05.2021 15:23 GÜNCELLEME 05.05.2021 15:24 DİNİ BİLGİLER
Kul euzu birabbil nas ne demek? Nas Suresi okunuşu ve Türkçe anlamı!

Nas Suresi  Kuran'ı Kerim'in 114. ayetidir. Son sure olan ve müminler tarafından bilinmesinde fayda olan Nas Suresi kazadan beladan ve her türlü felaketten korunmak için de okunuyor. Müslümanların 5 vakit namaz ibadetinde en çok okuduğu surelerden biri olan Nas Suresinin ezberlenmesinde fayda var. Ayrıca bu sureye Allaha sığınma anlamına gelen ‘’muavvizeteyn’’ adı verilir. Müminler merak ediyor, kul euzu birabbil nas ne demek? İşte Nas Suresi okunuşu, Türkçe anlamı ve tefsiri!

Nas Suresi Türkçe Okunuşu

  • Bismillahirrahmânirrahîm.

  • Kul e'ûzü birabbinnâs

  • Melikinnâs

  • İlâhinnâs

  • Min şerrilvesvâsilhannâs

  • Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi

  • Minelcinneti vennâs

Nas Suresi Türkçe Anlamı

  • De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,

  • İnsanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine),

  • İnsanların İlâhına.

  • O sinsi vesvesenin şerrinden,

  • O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler)fısıldar.;

  • Gerek cinlerden,gerek insanlardan(olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah'a sığınırım!

Nas Suresi Tefsiri

Allah Teâlâ insanları yaratıp maddî ve mânevî nimetleriyle hem bedenen hem de ruhen beslediği, yetiştirdiği, eğittiği için kendi zâtını rab ismiyle anmıştır. Râgıb el-İsfahânî, “mâlik ve hâkim” diye çevirdiğimiz 2. âyetteki melik kelimesini özetle şöyle açıklar: Melik, emîr ve yasaklarla insan topluluğunu yöneten kişidir. Bu kelime özellikle akıllı varlıkları yöneten için kullanılır; meselâ “insanların meliki” denir, “eşyanın meliki” denmez (Müfredâtü’l-Kur’ân, “mlk” md.). Yönetilen bütün insanlar olunca kanunlarıyla, buyruk ve yasaklarıyla onların yöneticisi, mâlik ve hâkimi de Allah’tan başkası değildir. “Mâbud” diye çevirdiğimiz ilâhtan maksat da sadece kendisi ibadete lâyık olan Allah’tır (ilâh hakkında bilgi için bk. Bakara 2/163). Allah Teâlâ bütün mahlûkatın rabbi olduğu halde burada üç âyette de, “insanlar”ın tekrarlanarak vurgulanması, onların mahlûkatın en üstünü ve en şereflisi olduğuna işarettir. Ayrıca dünyada insanları yöneten hükümdarlar, krallar ve bunları tanrı sayıp tapan kavimler geçmişte görülmüştür, bugün de farklı boyut ve tezahürlerde görülebilmektedir. Bu sebeple sûrede insanların rablerinin de, hükümdarlarının da, ilâhlarının da sadece Allah olduğuna ve yalnızca O’na sığınmak, O’na tapmak, O’nun hükümranlığını tanımak gerektiğine dikkat çekilmiştir.

“Şeytan” diye çevirdiğimiz vesvâs kelimesi, vesveseden türemiş, aşırılık ifade eden bir sıfat olup “çokça vesvese veren” demektir. Vesvese “şüphe, tereddüt, kuruntu, gizli söz, kişinin içinden geçen düşünce” demektir; terim olarak, “zihinde irade dışı beliren ve kişiyi kötü ya da faydasız bir düşünce ve davranışa sürükleyen kaynağı belirsiz fikir, şüphe ve kuruntu” anlamına gelir. Bir kimseye böyle bir düşünceyi telkin etmeye de “vesvese vermek” denir. Vesvese genel olarak insanı kötü, din ve ahlâk dışı davranışlara yönelten bir iç itilme olarak hissedilir. Bu anlamdaki vesvesenin kaynağı şeytandır. Nitekim birçok âyette şeytanın insana vesvese verdiği ifade edilmiştir (meselâ bk. A‘râf 7/20; Tâhâ 20/120). Kötülük sembolü olan şeytan, gerçek bir varlığa sahip olmakla birlikte onun insan üzerindeki etkisini psikolojik yolla gerçekleştirdiği düşünülmektedir (geniş bilgi için bk. Hayati Hökelekli, “Vesvese”, İFAV Ans., IV, 458). Vesvesenin bir diğer kaynağı ise kişinin nefsidir; Kaf sûresinin 16. âyeti de bunu ifade etmektedir

Vesvâs kelimesi hem insanlara vesvese veren görünmez şeytanı hem de insanları yoldan çıkarmak ve onlara kötülük yaptırmak için gizlice tuzak kuran insan şeytanlarını, şeytan karakterli insanları ifade eder. “Sinsi” diye tercüme ettiğimiz hannâs kelimesi ise “gizli hareket eden ve geride kalmayı âdet haline getiren” anlamında bir sıfattır.

Nas Suresi Hakkında, Nuzül ve Konusu

Medine döneminde inmiştir. 6 âyettir. Nâs, insanlar demektir. Mushaftaki sıralamada yüz ondördüncü ve son, iniş sırasına göre yirmi birinci sûredir. Felak sûresinden sonra, İhlâs sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Felak sûresinin Medine’de indiğini söyleyenler Nâs sûresi için de aynı şeyi söylemişlerdir (bk. Şevkânî, V, 620; İbn Âşûr, XXX,631). 

Nas suresinde sinsice kötülüğe sürükleyen cinlerin ve insanların şerrinden Allah’a sığınılması öğütlenmektedir. Ukbe İbnu Amir rivayette der ki: "Resulullah (s.a.v.), bana, her namazın arkasından Muavvizeteyn'i (Nas suresi ve Felak suresi) okumamı emretti." (Tirmizi)

Nas süresini devamlı okumayı alışkanlık haline getirenler, devamlı sıhhat ve afiyette olur. Nazara karşı nas ı okuyan kişi şifa bulur. (M. Osman Sahib) Hz. Peygamber (s.a.v.), her insanın kendine ait bir cini (şeytanı) bulunduğunu bildirmiştir (Dârimi) Nas suresini yatağa girerken okuyan kimselerin, cin ve şeytan şerrinden kurtulup, vesvesesiz, korkusuz rahat bir uyku uyuyacağı söylenir.