Dinimizde zihin ve akıl arasındaki fark: Peygamberimize göre akıllı insan kimdir?

Dinin ilk şartı olan akıl, insanoğlunu diğer varlıklardan ayıran en temel vasıftır. İmandan sonraki en büyük nimet olan akıl, Allah'a (cc) şükretmenin en güzel vesilesidir. Peki, dinde akıl ve zeka arasındaki fark nedir? Akıl mı zeka mı önemli?

ABONE OL
GİRİŞ 26.08.2024 13:45 GÜNCELLEME 26.08.2024 13:45 DİNİ BİLGİLER
Dinimizde zihin ve akıl arasındaki fark: Peygamberimize göre akıllı insan kimdir?

Gerçek manada akıl edebilen insan Müslümanlığın getirdiği vazifelerden sorumlu olan insandır. Akıl ve zeka birbiriyle ilişkilendirilmiş iki kavram gibi dursa da bazı noktalarda birbirinden ayrılır. Akıllı olmak ile zeki olmak arasında bambaşka anlam boyutları mevcuttur. İşte, akıl ve zeka arasında bulunan tüm farklar ve dinimize göre akıllı, zeki insan kimdir? Peygamberimizin akıl ile ilgili hadisleri...

KUR’AN-I KERİM’DE AKIL VE ZEKA

Kur'an-ı Kerim'de buyurulduğuna göre insanı diğer varlıklardan ayıran ve ilahi hükümler karşısında insanın sorumluluk ve yükümlülük almasına sebebiyet veren şeye akıl denir.

Kur'an-ı Kerim’de akıl kelimesi biri geçmiş zaman olmak üzere diğerleri geniş zaman kipinde tam kırk dokuz yerde fiil şeklinde yer alıyor. Bu ayeti kerimelerde genellikle "akletme'nin yani aklı kullanarak doğru düşünmenin önemi üzerinde durulur. Kur'an terminolojisinde akıl "bilgi edinmeye yarayan bir güç" ve "bu güç ile elde edilen bilgi" seklinde tasvir edilmiştir.

SÖZLÜKTE AKIL VE ZEKANIN ANLAMI

Akıl kelimesi sözlükte; iyiyi kötüden, faydayı zarardan ayırt edebilme gücü; bilinç, idrak kabiliyeti; zeka, hafıza ve tefekkür edebilme yeteneği olarak açıklanır.

 Zeka kelimesi ise akıldan farklı olarak parlak ateş, parlaklık ve keskinlik anlamlarına tekabül eder. Aklın boyutlar arası işleyiş ve aktivitesine, güçlü hafızaya zeka denir. Zeki insan denilince aklını iyi kullanan, aklı kuvvetli olan, düşünceli, ince kavrayışlı ve sağlıklı muhakeme gücüne sahip kişiler kastedilir.

İSLAM ALİMLERİNE GÖRE DİNİMİZDE AKIL VE ZEKANIN MUKADDES YERİ

İslam düşüncesinde akıl ile ilgili müstakil eser veren ve aklın mahiyetini ile fonksiyonlarını ele alan ilk filozof, Kindi'dir. Kindi, akıl ile ilgili müstakil eser veren ve aklın mahiyeti ile fonksiyonlarını ele aldığı bir risâle yorumlamıştır.

Kindi, aklı "varlığın hakikatlerini kavrayan basit bir cevher" olarak tanımlar. Aklın, varlıklar arasındaki farkları ayırt etme, faydalı ve zararlı şeyleri ayırt etme, dost ve düşmanı tanıma gibi önemli işlevlere sahip olduğunu belirtir.

Haris el-Muhâsibî, Kindi ile aynı dönemde yaşayan bir düşünürdü ve Allah'ı bilmenin etkin bir unsurunu ve kulluk görevinin gerçekleştirilmesinin temel faktörünü vurgulamıştır. Aynı zamanda ilk sûfîlerden biri ve hadis, kelâm ve tefsir alanlarında da önemli çalışmalar yapmıştır. Haris el-Muhâsibî, Allah'ı bilmeyi ve kulluk görevini yerine getirmeyi akıl ile ilişkilendirir. Aklın, dinin anlamını kavramada ve doğru yolu bulmada temel bir faktör olduğunu vurgular.

Ebu'l-Huzeyl Allaf, aklı "insanın varlıklar arasındaki farkı ayırmasını sağlayan zaruri bilgi" veya "bilgi elde etme gücü" şeklinde tanımlamıştır. Bu nedenle İslam düşüncesinde genellikle iyiyi ve kötüyü ayırt etme kabiliyeti olarak görülür.

Mu'tezilî ekolünün kurucusudur ve Basra ekolünün önemli bir temsilcisi olan Ebu'l-Huzeyl Allaf, akıl kavramını "insanın varlıklar arasındaki farkı ayırmasını sağlayan zaruri bilgi" olarak açıklar. Bu açıdan aklın, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırt etme yeteneğini taşıdığını vurgular.

Farabi, İbn Sina, İbn Bâcce ve İbn Rüşd gibi İslam âlimleri, aklın mertebelerini farklı perspektiflerden yorumlamışlardır ve eserlerinde aklın rolünü farklı şekillerde ele almışlardır. Farabi, akıl üzerine detaylı eserler veren bir filozoftur. İnsan aklı ile faal akıl arasındaki ilişkiyi, güneşin ışık yaydığı gibi, faal akılın insanı bilgiye yönlendirmeden önce feyzini göndermesine benzetir. Ayrıca, aklın düşünmeyi, doğruyu yanlışı ayırt etmeyi ve insanın dünyadaki ve ahiretteki yolunu bulmasını sağlamada kritik bir rolü olduğunu belirtir.

İbn Bacce, aklın soyutlama yeteneği için dört farklı mertebesi olduğunu söyler. Bu mertebelerin, gözlem, deney, mantıksal çıkarım ve rasyonel sezgi gibi farklı yollarla bilgi edinmede önemli olduğunu savunur.

Mevlana, Divan-ı Kebir'inde akıl ile ilgili şu yorumu yapar: "Akıl bir bağdır, gönül hile-düzen, cansa örtü-perde." Bu şekilde akıl ve zeka arasındaki ilişkiyi sembolik bir ifadeyle açıklar.

İmam Mâtürîdî ise akıl ve zekanın önemine vurgu yaparak, gerçek bilginin akıl sayesinde elde edilebileceğini, dinin akıl vasıtasıyla öğrenilebileceğini ve vahiy anlamının da akıl ile anlaşılabileceğini belirtir.

ZEKA VE AKIL ARASINDA FARK

Zeka, insanın öğrenme yeteneği, eldeki bilgiyi kullanabilme becerisi, yeni durum ve sorunlara uyum sağlama ve yaratıcı çözüm yolları bulma yeteneğini ifade eder. Aynı zamanda genel zihinsel gücün en kapsamlı ifadesi olarak da düşünülebilir. Zeka, algılama, bellek, düşünme, mantık yürütme, öğrenme gibi çok çeşitli zihinsel işlevleri içerir. Zeka araştırmaları genellikle insanlar üzerine odaklansa da, hayvanların öğrenme, anlama ve diğer yetenekleri üzerine çalışmalar da yapılmaktadır.

İnsan, kendisini ve çevresini beş duyusuyla algılayarak anlamlandırır ve bu süreç zeka ile gerçekleşir. Yeni durum ve olaylara geçiş yapabilme, anlama, öğrenme, analiz ve sentez yapabilme yeteneği, beş duyuların ve sezginin etkili bir şekilde kullanılmasını gerektirir. Dikkat ve düşünceyi yoğunlaştırma, ayrıntılara odaklanma gibi yetenekler, zeka sayesinde geliştirilir.

Akıl, zekanın aksine, hikmet içindir. Akıl, düşünme, muhakeme etme ve hüküm çıkarma amacıyla kullanılır. Kabul veya reddetme, yani karar verme ve seçim yapma sürecinde akıl devreye girer. "Zeka" veya "deha" terimleri ise, akılın ileri derecede işlevselliğini, güçlü hafıza yeteneğini ve etkili muhakeme kabiliyetini ifade etmek için kullanılır. Bir zeki insan, iyi düşünen, aklını etkili bir şekilde kullanabilen, derinlemesine düşünen, basiret sahibi, feraseti olan, düşünceli, kavrayışlı ve sağlam muhakeme yeteneğine sahip olarak tanımlanabilir.

Zeka ve akıl arasındaki temel fark, mahiyet ve fonksiyonlarında yatar. Akıl, hikmete yönelik olarak kullanılır. Muhakeme etme, sonuç çıkarma ve karar verme gibi işlevlerle ilişkilidir. Zeka ise aklın işlevlerini gerçekleştirebilmesi için gerekli verileri toplar. Bilgileri beş duyu aracılığıyla algılar ve ardından aklın incelemesi için sunar. Akıl, bu bilgileri değerlendirerek karar verir ve tercih yapar. Böylece insan, akıl sayesinde düşünce süreçlerini yöneterek kararlarını belirler.

İslam düşünürleri, insanın zihinsel yeteneklerini en temel ve önemli imkan olarak kabul eder. Farabi'ye göre, insanın mutluluk idealine ulaşması, iyiyi kötüden ayırma yeteneği sayesinde gerçekleşir. Bu durum, duygularını ve davranışlarını iyi yönde şekillendirmesi anlamına gelir. İyiyi ve kötüyü ayırt etme yeteneği, insanın içinde doğuştan gelen zihin gücü sayesinde mümkün olur.

KAYNAK : Fikriyat Dergisi
Beyzanur Özbostan Haber7.com - SEO Editör
Haber 7 - Beyzanur Özbostan

Editör Hakkında

1998'de İstanbul'da doğdu. Çamlıca Kız Anadolu İmam Hatip Lisesini tamamladıktan sonra Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemlerinden derece ile mezun oldu. Ardından Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Medya ve Kültürel Çalışmaları bölümünde tam burslu olarak tezli yüksek lisansını yaptı. Üniversiteye devam ettiği yıllarda çeşitli kurs ve eğitimlerde lisans aldı. 2017'den 2022'ye kadar bir STK'da sosyal medya yöneticiliği görevini üstlendi. Günümüzde, haber7.com'da SEO haber editörü olarak görev yapmaktadır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR