Duhan Suresi oku! Duhan Suresi kaçıncı sayfada? Duhan Suresi Arapça!
Duhan suresi en faziletli surelerden biri. Allah'a inanmayanların hem dünya hayatında hem de ahirette çekeceği sıkıntıları, iman edenlerin ise ebedi mutluluğa ereceklerinden bahseden Duhan Suresi özellikle cuma geceleri okunuyor. Bundan yola çıkarak Duhan Suresi'nin Arapçaokunuşu, faziletleri ve sure hakkındaki tüm bilgileri derledik.
ABONE OLDuhan Suresi'ni okumak ve faziletlerine erişmek hem akıllı telefonlar hem de internet sayesinde çok daha kolay. İnternet kullanıcılarının birçoğu ise "Duhan ne demek" ve "Duhan suresi kaçıncı sayfada" sorularına yanıt arıyor.
Diğer yandan Kuranı- Kerim'in tüm sayfalarına da sitemiz üzerinden erişmeniz mümkün.
Duhan suresi Arapça okunuşu, meali ve sureye dair tüm bilgiler haberimizde...
DUHAN SURESİ
Duhan Suresi Kuran-ı Kerim'in 25. cüzüne yer almaktadır. Zuhruf Suresi'nden sonra gelen Duhan Suresi, Kuran'ın 44. suresidir ve 59 ayetten oluşmaktadır. 'Ha-mim' ile başlayan yenide surenin beşincisidir.
Duhan Suresi 3 sayfadan oluşmaktadır. 495'inci sayfada başlayıp 497'inci sayfanın sonunda sona ermektedir. Duhan kelimesi, 'duman' anlamına gelmektedir. Mekke'de inen bu sure, adını ilk 10 ayet-i kelimede geçen Duhan kelimesinden almaktadır.
DUHAN SURESİ OKUMANIN FAZİLETLERİ
Duhan Suresi'nin faziletlerine dair birçok bilgi bulunmaktadır. Bu sure ile ilgili Timizi'den nakledilen Hadis-i Şerifler de mevcuttur. İşte onlardan bazıları:
-
"Kim geceleyin Duhân sûresini okursa sabaha kadar yetmiş bin melek kendisi için istiğfarda bulunur"
-
"Kim cuma gecesi Duhân sûresini okursa günahları bağışlanır"
DUHAN SURESİ ARAPÇA
DUHAN SURESİ MEALİ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1. Hâ Mîm.
2,3. Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız.
4,5,6,7. Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
8. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.
9. Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar.
10. Göğün açık bir duman getireceği günü bekle.
11. (O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.
12. İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler.
13. Nerede onlarda öğüt almak?! Oysa kendilerine (gerçeği) açıklayan bir peygamber gelmişti.
14. Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler.
15. Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracağız, siz de yine eski hâlinize döneceksiniz.
16. Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alırız.
17. Andolsun, onlardan önce Firavun kavmini sınamıştık. Onlara değerli bir peygamber (Mûsâ) gelmişti.
18. O, şöyle demişti: “Allah’ın kullarını (esaret altındaki İsrailoğullarını) bana teslim edin. Çünkü ben güvenilir bir peygamberim.”
19. “Allah’a karşı ululuk taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil (mucize) getiriyorum.”
20. “Şüphesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığındım.”
21. “Bana inanmadınızsa benden uzak durun.”
22. Sonra Mûsâ, Rabbine, “Bunlar günahkâr bir toplumdur” diye seslendi.
23. Allah da şöyle dedi: “O hâlde kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz.”
24. “Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
25. Onlar geride nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar.
26. Nice ekinler, nice güzel konaklar!
27. Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler!
28. İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık.
29. Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.
30,31. Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi.
32. Andolsun, onları, bir bilgi üzerine (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık.
33. Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan mûcizeler verdik.
34,35. Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.”
36. “Eğer doğru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin.”
37. Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba’ kavmi ile onlardan öncekiler mi? Onları helâk ettik. Çünkü onlar suçlu kimselerdi.
38. Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık.
39. Biz onları ancak hak ve hikmete uygun olarak yarattık. Ama onların çoğu bilmiyorlar.
40. Şüphesiz, hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı zamandır.
41. O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Kendilerine yardım da edilmez.
42. Yalnız, Allah’ın yardım ettiği kimseler bunların dışındadır. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, çok merhamet edendir.
43,44. Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir.
45,46. O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.
47. (Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.”
48. “Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.”
49. (Deyin ki:) “Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?”
50. “İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir!”
51. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.
52. Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
53. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı otururlar.
54. İşte böylece onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
55. Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler.
56. Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah, onları cehennem azabından korumuştur.
57. Bunlar, Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte bu büyük başarıdır.
58. (Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.
59. Artık sen (onların başına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler