Enfeksiyon düşmanı D vitamini
Yapılan son araştırmalar; D vitamininin pek çok enfeksiyonu gelişme aşamasında engellediğini gösteriyor.
ABONE OLMedical Park Bahçelievler Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman; antibiyotik kullanımı konusunda dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı:
-Antibiyotikler, biyolojik organizmaya karşı doğada var olan maddelerdir. Antibiyotik, toplumsal etkileri olan tek tedavi aracı. Bir hastada fazladan kullandığımız antibiyotik, günün birinde başka bir hastada dirençli mikrop enfeksiyonunun gelişmesine ve hastanın tedavisiz kalmasına neden olabilir. Bu nedenle antibiyotiklerin toplumsal etkisi bulunuyor.
-En çok tüketilen ilaçlar listesine bakıldığında, Türkiye'de antibiyotikler hep ilk sırada geliyor. 2000'li yılların başından bu yana OECD ülkeleriyle karşılaştırdığımızda, Türkiye'de antibiyotikler hep ilk sıradadır. Gerçekten çok ciddi oranda tüketiyoruz. Bu kullanım oranlarıyla bizde de, tüm dünyada gördüğümüz direnç profillerini görmek söz konusu olacaktır. Ne kadar çok antibiyotik kullanılırsa, mikroplara karşı o kadar fazla direnç oluşur.
ALERJİYE NEDEN OLUR
Gereksiz antibiyotik kullanımı her yaş grubu için tehlikeli ama çocuklar ve yaşlılar en duyarlı hasta grubunu oluşturuyor. Antibiyotik kullanımı sırasında böbreğe ve karaciğere yükleniliyor. Ayrıca vücutta alerjik reaksiyonlar oluşabiliyor. Son araştırmalar; D vitamininin pek çok enfeksiyonu gelişme aşamasında engellediğini gösteriyor. Ayrıca D vitamini eksikliği, sık ve tekrarlayan enfeksiyonlara neden oluyor. Sık sık hastalanan bir yapınız varsa, güneşe çok çıkamıyorsanız; hekime başvurarak D vitamini takviyesine başlayabilirsiniz. Böylece enfeksiyona yakalanma riskinizi de düşürmüş olursunuz.
KISA SÜRELİ İLAÇ KULLANMAK ZARARLI
Antibiyotiği; doğru sürede, doğru hastalıkta kullanmak gerekiyor. Antibiyotiği kısa süreli kullandığımızda; mikrop, antibiyotikle tanışıp kendi savunmasını geliştiriyor. Mikrop yok oluyor ama aynı mikrop tekrar ortaya çıktığında, o antibiyotik etki gösteremeyebiliyor. Önerilenden kısa sürede antibiyotik tedavisinin kesilmesi, pek çok mikropta olduğu gibi zatürre mikrobunun da direnç geliştirmesine neden olabilir.
GENÇLER İÇİN ENDİŞE VERİCİ BİR TABLO VAR
İdrar yolu enfeksiyonları, eskiden bilinen bir antibiyotikle iyileşirdi. Ancak şimdi basit bir idrar yolu enfeksiyonunda, ölümcül sepsis vakasında kullandığımız antibiyotikleri kullanmak zorunda kalıyoruz. İlaç sanayinde araştırma ve geliştirmeye yeterli yatırım yapılmıyor. Bu yüzden yeni antibiyotikler gelişmiyor. Bu da gençler için endişe verici bir durum. Çünkü ileriki yıllarda mikroplara karşı direnç gösterecek antibiyotikler azalacak. Bu yüzden kaybettiğimiz hasta sayısı artacak.
SALYA SÜMÜK HASTALIKLARDA ANTİBİYOTİK KULLANMAYIN
Soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlar; viral enfeksiyonlardır. Bu nedenle antibiyotik kullanılmasına gerek yoktur. Özellikle salya sümük hastalıklarında antibiyotik kullanmak hem kişinin boğazındaki ve burnundaki mikroplarda direnç gelişmesine, hem de salyalarla dirençli mikropların toplumda yayılmasına neden oluyor.
Virütik hastalıklarda değil, bakteriyel hastalıklarda antibiyotik kullanılması gerekiyor. Yani bazı sinüzitlerde, bazı bademcik iltihaplarında ve zatürrede antibiyotik kullanılmalı. Ancak grip ve nezle gibi virütik hastalıklarda antibiyotik kullanmamaya özen göstermek gerekiyor.
BOĞAZI PASTİL VE BAL İLE RAHATLATIN
Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre; bademcik iltihabı hastalığının sadece yüzde 30'u bakteriyel. Bademcik ve grip gibi hastalıklarda, gereksiz antibiyotik kullanmak yerine çocuğun boğazını rahatlatacak pastil, limon, ıhlamur ve bal gibi basit çözümlere başvurabilirsiniz. Rinit denilen nezle tablosu daima viraldir, bakteriyel bir durum değildir; antibiyotikten etkilenmez. Ateşi düşürmek için de antibiyotik kullanılmaz.