Cezayir'den seçim sonrası Libya atağı
Bir süredir kendi iç meseleleriyle meşgul olan Cezayir, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından başta Libya krizi olmak üzere yeniden dış politikada aktif hale gelmeye çalışıyor.
ABONE OLGeçmiş yıllarda Libya krizindeki taraflar arasında ara buluculuk yapan Cezayir, eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın yönetimi bırakmak zorunda kalmasıyla sonuçlanan içerde yaşadığı çalkantılı süreç nedeniyle bir süredir komşu ülkelerde yaşananlar konusunda etkili bir rol üstlenemiyordu. Ancak 19 Aralık 2019'da yeni Cumhurbaşkanının seçilmesi ve ülkedeki siyasi belirsizlik perdesinin kalkmasının ardından önünü daha iyi görme fırsatı yakalayan Cezayir, yeniden dış politikasını şekillendirmek için harekete geçti.
Yemin töreninde yaptığı konuşmasında Libya'nın dış politikadaki öncelikleri arasında yer aldığını belirten yeni Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebun, komşusundaki krizi ve yaşanan gelişmeleri yakından takip etmeye başladı.
Libya konusundaki duyarlılığını yüksek sesle dile getiren Tebun, yine de bu ülkenin iç işlerine karışmaktan imtina eden bir yaklaşım sergiledi.
Cezayir, Libya hassasiyetinin bir göstergesi olarak bu ülkedeki krizin çözümüne yönelik içeriğini açıklamadığı bazı girişimler başlatacağını duyurdu. Yine bu çabalar kapsamında Cezayir, dün, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz Serrac ile Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu ağırladı.
Öte yandan Cezayir Cumhurbaşkanlığı Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından Libya'daki krizin sona erdirilmesi için yapılması planlanan Berlin Konferansı'na davet edildiklerini açıkladı.
- "Yenilikçi girişimler" başlatmak isteği
Konuyla ilgili görüşlerini AA muhabiriyle paylaşan Cezayirli uzman Abdulkadir Duraydi, ülkesinin komşu devlet olarak, Libya kriziyle ilgili bir tutum edinmek zorunda olduğunu, ancak bu tutumu edinirken de Libya konusuyla ilgilenen uluslararası taraflarla birlikte çıkarlarını koruması gerektiğini ifade etti.
Cezayir Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum'un, Libya'daki darbeci General Halife Hafter'in başkent Trablus'a saldırılarını "kabul edilemez" diyerek kınamasına işaret eden Duraydi, Cezayir'in bu tutumunun, ülkesinin kendisini tanımladığı diplomatik sabitelere uygun olduğunu dile getirdi.
Duraydi, ülkesinin Libya krizi için bazı girişimlerde bulunacağına yönelik açıklamasını ise "Cezayir Dışişleri Bakanlığı, barışçıl girişimler önerisinin, uygulanamaz olduğunun farkında. Cezayir artık krizin karmaşık uluslararası boyutlarını da dikkate alarak yenilikçi girişimler başlatmak istiyor." şeklinde değerlendirdi.
Cezayirli uzman ayrıca, Libya'nın komşu ülkelerinin başlattığı girişimlerle ülke içi girişimlerin daha önce başarılı olamadığını hatırlattı. .
Güvenlik ve strateji uzmanı Bin Ömer bin Cana da Libya ile Cezayir'in güvenliğinin birbirine bağlı olduğunu ve göreceli de olsa bu konunun yansımaları olacağını söyledi.
Bin Cana, "Libya'daki güvenlik durumunun kötüleşmesi ve çatışmaların şiddetlenmesi Cezayir'i operasyonel hazırlıklarını artırmaya sevk edecektir. İki ülkenin, tamamı açık çöl olan yaklaşık 980 kilometrelik bir sınırı paylaştığını unutmamak gerekiyor." dedi.
Cezayir'in sadece güvenlik hesapları yaparak Libya konusunda tutum belirleyemeyeceğini kaydeden Bin Cana, ortak tarih ve medeniyetin Cezayir'e Libyalıların yanında durması gerektirdiğini belirtti.